YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Türkiye özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra temizlenmiş ve yenilenmiş hücreleriyle, terör mikrobuna karşı hem sınır içinde hem sınır ötesinde başarılı bir mücadele verdi ve halen de bu mücadele aralıksız devam etmektedir… Bu mücadelede, emperyalist devletlerin yönettiği ve yönlendirdiği PKK/YPG/DEAŞ gibi terör örgütlerine bugüne kadar büyük darbeler vuruldu.

Türkiye’deki ve Irak sınırındaki dağların terörden temizlendiği, Şırnak ve Hakkâri dağlarında yıllar sonra gerçekleştirilen festivallerden anlaşılıyor. Terör örgütlerinden temizlediğimiz Suriye sınırları içinde başta Afrin olmak üzere birçok bölge, Türkiye’nin kontrolündedir. Türk devleti, akılcı davranarak akıcı hamleleriyle terör örgütlerini bataklığında kurutmaktadır. Eğer sınırlarımızı 30-40 km öteden tutmasaydık, ABD’den tonlarca silah yardımı alan PKK, terör eylemlerini direkt Türkiye üzerinde hayata geçirmeye devam edecekti. 12 ve 9 şehit verdiğimiz terör saldırılarının Irak’ın kuzeyindeki üslerimizde gerçekleşmesinin bir diğer acı sebebi de budur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. İnşallah bu yazın Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi, kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız. Suriye sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde güvenlik koridoru oluşturma irademiz bakidir. Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuracağı bir ‘teröristan’ ile dize getireceğini düşünenlere yeni kabuslar yaşatacak hazırlıklarımız var.” kararlılığını vurgulamasından kısa bir süre sonra, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın; Millî Savunma Bakanlığı’nda bir araya gelmesi mücadeleden taviz verilmeyeceğinin bir mesajıdır.

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, medyanın Ankara temsilcileriyle toplantı düzenleyip “Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi, sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde güvenlik koridoru oluşturma kararlılığımız tam.” mesajıyla birlikte “Ülkemizin güvenliği söz konusu olduğunda hiç kimseye bir şey sormuyoruz ve gereğini yapıyoruz. Kimse aklından çıkarmasın ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Kimseden icazet almadık, almayız” sözleri bağımsız bir ülke olmanın ölçülerini yansıtmıştır. Son olarak da 2’nci Ordu Komutanı Korgeneral Metin Tokel ve beraberindeki heyetin, Iraklı yerel yetkililer ile sınır güvenliği toplantısı “Geliyor gelmekte olan” dedirtmiştir.

Irak ve Suriye sınırı çok önemlidir. ABD’nin buradaki terör örgütlerini silahla beslemesinin hedefinde Türkiye’de vardır. Bu sebeple ABD’nin maşalarını ortadan kaldırmak hem Türkiye’nin güvenliği hem de bölgenin huzuru açısından gereklidir.

Türkiye uzun zamandır Irak merkezi hükümeti ve Irak’ın kuzeyini kontrolünü elinde bulunduran Barzanilerle görüşmektedir. Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Irak ziyaretleri, terörle mücadele kararlılığını ve bu kararlılığın muhataplarına gösterilmesi amacı taşımaktadır. Barzani’lere tam manasıyla güven olmasa da Barzani ve PKK arasındaki kavganın Türkiye’nin kararlı duruşundan kaynaklandığı çok nettir. Irak merkezi hükümeti de terör örgütü PKK konusunda bir ileri, iki geri taktiğini kullansa da Türkiye’nin kararlı tutumu sayesinde Irak hükümeti ve Barzani’ler bir kıvama gelmiş görünmektedir. Yoksa PKK’nın kendileri için baş ağrısı olacağını çok iyi biliyorlar. Zaten bu yönde açıklamaları var.

Türk devleti, Irak ve Suriye’de kararlı bir duruş sergilemeye devam ederse bu sonuç almaya yönelik hazırlıklarımız, amacına mutlaka ulaşacaktır.