YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Şair “Öyle bir ölsem
Öyle bir ölsem çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa”
 diye haykırıyordu ya hani…

Yüreğimiz şimdi Gazze’deki mazlum çocuklar için bu duyguyu yaşıyor. Dün de Suriye’de, Irak’ta, Karabağ’da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve dünyanın birçok yerinde mazlum çocuklar için yaşadığımız duygu gibi…

Ruh hastası İsrail, Gazze’de 1756 çocuğu bomba yağmurunda öldürdü. Öldürmeye de devam ediyor.

Üzerlerine atılan bombadan parçalanarak ölen, kolu, bacağı, eli kopan, bomba sesinden ve enkaz altında kalmaktan şok geçiren, anne ve babasını kaybeden, korkudan aralıksız ağlayan, aç, susuz, ilaçsız bırakılan, hastanesi bombayla yıkılan ve her an öldürülmeyi, ölümü bekleyen çocuklar…

İki haftadır yüreğimizi yakan manzara maalesef bu şekilde yansıdı. ABD’nin azdırdığı İsrail, hiçbir uyarıyı, çağrıyı, uluslararası hukuku ve kuralı tanımadan, insanlığa aykırı her şeyi sergileyerek resmen soykırım yapıyor. İnanç ve vicdan sapkını bir avuç İsrailli, adeta dünyaya kafa tutarak sivilleri hedef almaktadır. Bu kadar kısa zamanda, yüzlerce çocuk öldürmede katil olan başka bir işgalci devlet yoktur.

Bir savaşta çocuk, öldürülüyorsa çocuklar, zulme uğruyorsa zaten orada kıyamet kopmuş demektir. Sadece savaşta değil doğal felaketlerde, kazalarda, hastalıklarda çocukların ölümü vicdan, merhamet sahibi herkesi derinden üzüntüye gark eder.

Türkiye, Kahramanmaraş/Pazarcık merkezli asrın depremi yaşandıktan sonra o üzüntülü günlerimizde yine bu köşeden “Giden canlar, kalan canlar” başlıklı başyazımda şunları kaleme almıştım.

“Öyle bir üzüntü hâliydi ki hayatını kaybeden insanlarımızı, o enkazdan çıkarılan çocukların hâlini gördükçe “Allah’ım tüm insanlarımız ve o çocuklar yaşasın sadece benim canımı al” diye günlerce dua yakarışında bulundum. Üzüntümüz bu derece yüksekti. Ama kaza ve kader imanında elimizden gelen başka bir durum olmadı. Dualarımız birbiriyle yarıştı, gözyaşlarımız sel oldu. Bir insanımız enkaz altından kurtarıldığında âdeta on binlerce kişi kurtulmuş sevincini yaşadık. Hele o çocukların günler sonra enkaz altından kurtarılması yok mu âdeta dünyalar bizim oluyordu…”

Dün kendi coğrafyamızda yaşanan doğal afette, kendi çocuklarımız için bu üzüntüleri yaşadık. Dibimizdeki ölüm kusan savaşlarda da şimdi yine çocuklar için büyük üzüntüler yaşıyoruz. Gazze’deki masum çocukların, elinde oyuncakları olması gereken çocukların tepesine tonlarca bomba bırakılıyor. O çocukların ölümüne, çaresizliğine üzülmeyen hangi dinden, ırktan olursa olsun inanın insan değildir. İsrail’in öldürdüğü Gazzeli mazlum çocuklara günlerdir büyük üzüntü duyan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi” haline getirme çağrısı da bu yaşadığı duygunun bir yansımasıdır. Bu aynı zamanda Gazze’de “Size hiç ölüm kalmasa” arayışı ve çağrısıdır.

Dedim ya vicdan/merhamet sahibi herkes dünyanın neresinde olursa olsun çocukların öldürülmesine büyük üzüntü duyar. Ama maalesef ülkemizde Gazze’deki masum çocuklar/insanlar öldürülürken “Filistin bizim meselemiz değil”, “Ben açken Gazze’yi mi düşüneceğim?” “Ben Arapları sevmiyorum, ölen ölür. Bize ne?” gibi vicdansız, duyarsız, kalpsiz propagandalara şahit oluyoruz. Bu düşünce her kötülükte figüranlığı kapar, her kötülüğe kapı açar. Türkiye’de bebek katili PKK ile ittifak yapanların, bebek katili İsrail’e propaganda desteği de böyle oluyor sanırım.

Allah sizi ve vicdanınızı ıslah etsin!