YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Atatürk’e düşmanlık bu ülkede hiç eksilmiyor. Ne kadar kansız ve soysuz varsa kendini yıllardır bu düşmanlıkla tatmin ediyor. Bir şey dikkatimi çekiyor, bu sizin de mutlaka dikkatinizi çekmiştir. İsrail, Gazze’de vahşete başladığı günden bugüne kadar sistemli bir şekilde Atatürk’e saldırı başlattılar. Yurt dışında ve içimizde uzantısı olan sosyal medya hesapları din maskesiyle sanki İsrail’in gerçekleştirdiği vahşetinin sorumlusu Atatürk gibi sürekli onun üzerinden durmadan kara propaganda yapıyorlar. Bu odaklar, İsrail’i ve ona destek veren Batılı ülkeleri bıraktılar ömrü emperyalizme karşı mücadeleyle geçmiş Atatürk’ü hedef alıyorlar. Bu sıradan bir ruh hastalığı olarak görülemez. Düşmanlık duygularıyla, sistemli bir tartışma ve saldırganlıkla beraber Türkiye’de hem kutuplaşma yaratılıyor hem de milli tarihi ve şuuru törpüleyecek bir süreç hedefleniyor. İsrail’in saldırılarının başlamasıyla Türkiye’de tam böyle bir atmosfer yaratılmışken, Cuma namazlarından çıkan bazı provokatörlerin Atatürk’e hakaretleri, Tuzla Piyade Okulunda bazı teğmenlerin yakalarına Atatürk rozeti takmamasıyla ilgili başlayan ve halen süren tartışmaları, Türkiye Cumhuriyeti’ne bölücü isyan başlattıkları için Atatürk döneminde idam edilen Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi vatan hainlerinin kahraman muamelesi yapılması, Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü için basılan ve dolaşıma giren 5 liralık hatıra paralardaki resmin Atatürk’ten ziyade göz torbalarından dolayı daha çok teröristbaşı Fethullah Gülen’in ebleh suratına benzetildiğine dair tartışmalar, kutuplaşmaları ve tartışmaları derinleştirmektedir.

Tüm bu tartışmalar ve olaylar, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşmanlarının iştahını kabartmaktadır. Sistematik bir şekilde saldırılar sürerken bu tür olay ve tartışmalar, bu odakların ekmeğine yağ sürmektedir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi kurucu önderine bu kadar düşmanlık yapılan böyle bir atmosfer yoktur. Dört yanı işgal edilmiş bir vatanı emperyalizm güçlerinden temizleyeceksin sonra bu vatanı bağımsız bir ülke olarak miras bırakacaksın ama soysuzlar, kansızlar çıkacak sana hakaretler edecek… Akıl alacak gibi değil…

Bölücü isyanları İngiltere kontrolünde olan ve isyanlarının sonuçları onlara yarayan Şeyh Sait ve Seyit Rıza isimli vatan hainlerine sahip çıkıp, Atatürk’e düşmanlığı yapan kansızlar, soysuzlar aynı toprakların insanı olan Dersimli Diyap Ağa’yı niçin bir gün rahmetle anmazlar? Dersimli Diyap Ağa Osmanlı’dan ve Cumhuriyet’ten yana olmuş, aşiretiyle birlikte milli mücadelede yer almıştır. Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi isyan edip Türk askerini, kaymakamını şehit etmediği için anamıyorsunuz değil mi?

Tuncelili Diyap Ağa Şeyh Sait için “Hain Şeyh Said’i Dersim’e Sokmadık! Şeyh Sait’in isyan ettiğini duyduk, Elazığ’a gelerek hükümeti basmış. Vallahi şaşırdık. Gökten mi indi, yerden mi çıktı bu hain dedik. Bir kısmımız tepelerde bekledik, Dersim’e sokmadık.” dediği için bu kansız ve soysuzlar onu hiç anar mı?

İngiliz desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek isteyen o günlerin Öcalan’larını din adına savunanlar, madem bu kadar din konusunda hassaslar niçin bir gün olsun Atatürk’ün isteği ile 9 ciltlik HAK DİNİ KURAN DİLİ adlı Kuran tefsirini hazırlayan Elmalılı Hamdi Yazır gibi din âlimini anmazlar. Milli mücadele içinde yer almış ve İslam dinine büyük hizmetler sunmuş Cumhuriyetimizin ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi’yi niçin bir gün anmazlar? Çünkü dertlerini din değil, hiçbir zamanda öyle dertleri olmadı. Dikkat, aklın aynası derler. Dikkatli olursanız bölücü kansız ve soysuzları hemen tanırsınız.