ÖNCE “SAĞLIK”TAN; ÖNCE “GEÇİM”E

Sıtkı Şeremetli

ÖNCE “SAĞLIK”TAN;
ÖNCE “GEÇİM”E
(Ramazan KARACA)
Atalarımız ne demiş: ”Her işin başı sağlık…” Yani önce sağlık diyelim biz buna. Hele hele günümüzde artık bu daha fazla önemli bir hale geldi. Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizin de şu anda en önemli meselelerinden birisi sağlık konusudur. Ama özellikle de son dönemde artık, neredeyse önce geçim demeye başladık…
Elbette diyeceksiniz ki; “Kardeşim sağlıklı olmadan, geçimini nasıl sağlayacaksın ki?” Doğrudur, ancak geçimini sağlamak için sağlığını bozuyorsan o zaman hangisi önce gelecektir, diye de bir soru işareti oluşmaz mı insanın kafasında..?
İşte bu günlerde insanları en çok zorlayan ikilem bu oldu. Geçimini sağlamak için sağlıklı olmak zorundasın; bu sağlık hem fiziksel hem de ruhsal anlamda olmalıdır. Çünkü geçinebilmek veya bir iş kolunda ayakta kalabilmek için mutlaka insanın ruhsal durumunun da iyi olması gerekir. Allah korusun işlerinin iyi gitmemesi veya geçimini sağlayacak bir işinin olmaması sonrası bunalıma girenlerin nasıl durumlara düştüğünü, bazılarının hayatlarına bile son verdiklerini okuyoruz, duyuyoruz ve de yakınlarda olanları gözlerimizle görüyoruz.
Hal böyle olunca bu iki konuda hemen hemen her kesimden şikâyetler gelmekte sorunlar dile getirilmektedir. Bundan önce de bu konuda birkaç defa düşüncelerimi aktarmıştım.
‘Hemen hemen her kesimden’ derken bunu biraz açmak gerekir diye düşünüyorum. Zengin-fakir, makam- mevki, küçük-büyük, genç-yaşlı vb. her anlamda demek istiyorum. Artık sağlık sorunu öyle bir hal aldı ki, sağlık kurum ve kuruluşlarında yoğunluk o kadar fazlalaştı ki, yukarıda belirttiğim her kesim mutlak surette olumsuz olarak etkileniyor. Özellikle son iki senedir bu pandemi günlerinde bütün bu saydıklarım zaten son derece daha da arttı.
Şu anki mevcut sistemde Devlet bize sağlık hizmeti sunuyor; biz de sağlık hizmeti alıyoruz. Sosyal güvencemize göre ücretsiz veya özellerde; bir kısmı devletten bir kısmı bizden ücretli olarak bu hizmetleri alıyoruz. Burada önemli olan nitelikli ve de kaliteli bir sağlık hizmeti alıp almamak… Yıllardır hep söylemler nedir? Kaliteli bir sağlık hizmeti vermek. Öyle değil mi? Peki verilebiliyor mu? Evet, verilebiliyor dersem ne kadar doğruyu söylemiş olurum. Tabii ki verilemiyor. Ama bunun sorumlusu kimdir? İşte orada cevap tek ve net olamıyor. Madalyon meselesi hemen öne sürülür burada. Sağlık hizmeti verenler tarafından da bakmak gerekir bu aşamada. Yani biraz empati yapmamız gerekir. Ya da arkada onlarca sırada bekleyen hasta varken, hekimin sana gerekli zamanı ayıramamasının izahını yapmak… “Ben hastayım ve doktor bana en kaliteli bir şekilde bakmalıdır” cümlesinde vatandaş ne kadar haklıysa; “sırada bu kadar hasta varken sana bundan daha fazla zaman ayıramam” sözleri de gerçeği yansıtan bir cümle değil midir? O zaman devlet daha fazla doktor atasın, demek de ne kadar doğru olur düşünmek lazım. Ben iki tarafı da biraz gözlemlemeye çalışan bir kişi olarak bu tespitlerde bulunuyorum.
İşte böylesi bir durumda sağlıkçıların son günlerdeki ücretlerle ilgili yaptıkları hem açıklamaları hem de iş bırakma da dahil eylemleri gündemin tam ortasında. Bu konuda belirlenecek olan ücretlerle ilgili yeniden bir değerlendirmeye gidileceği açıklandı. Yani önce sağlık dediğimiz bir durumda; bu sağlığı bize sağlayacak olanların, şu anda önce geçim derdinde olduklarını görüyoruz.
Yine toplumun en sıkıntılı kesiminde olan asgari ücretlilerin yeni ücretlerinin belirlenmesi durumu da piyasanın bir türlü istikrara kavuşmaması yüzünden netleşemiyor.
İş dünyası bir taraftan ithale dayalı üretimi nedeniyle bunalmış ve bu işin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünüyor.
Bu örnekleri daha da sıralayabilirim ama fazla moral bozmadan tamamlamak istiyorum.
İşte bu örneklerden sonra yine yazımın başına dönmek istiyorum. İnsanlar böylesi bir durumdayken; geçimlerini, sağlığın önüne almazlar mı..?
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ