Seçimlerin yapılacağı tarihin 14 Mayıs olarak netleşmesine rağmen 6+1’li masa 12. toplantısında da henüz bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde anlaşamadı. Adaylık tar- tışmalarında son kozların oynandığı masada Kılıçdaroğlu ve Akşener atışması ipleri gerdi. Meral Akşener’in “Bazen gerçek komutan olmak için apoletlerden vazgeçmek gerekir” sözleri, Kılıçdaroğlu’nun geri adım atmasını istediği şeklinde yorumlandı.

Türkiye siyasi tarihinin en önemli seçimlerinden birine hazırlanırken 6+1’li masa etrafında bir araya gelen parti genel başkanlarının adaylık yarışı tartışmaları nedeniyle bir sonuca ulaşılamadı. 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılmasına kesin gözüyle bakılan seçimlerde bir ismin üzerinde uzlaşamayan 6+1’li masa daha şimdiden kriz üretmesiyle gündemi aşındırmaya başladı.

Yavaş ismi masaya geldi

12. kez bir araya gelen ve ortak cumhurbaşkanı adaylarının açıklanacağı söylenen toplantıda gergin anlar yaşandığı kaydedildi. “Kazanacak aday” tartışmasının masanın gündemine gelmesiyle birlikte masada tartışma çıktı.

Her liderin bir isim öne sürdüğü toplantıda Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sadece iki partinin destek verdiği öğrenildi. Abdullah Gül, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş isimleri de masada tartışılan isimler arasında yer aldı. Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde yapılan toplantıdan yine bir sonuç çıkmadı. İkili görüşmelere bırakılan aday belirleme sürecinden uzlaşı ıkmaması hâlinde “çoklu aday” alternatifinin gündeme geleceği belirtildi.

Adaylık ısrarı sürüyor

Meral Akşener, adayın belirleneceği toplantı öncesi partisinin grup kürsüsünden, “Buradan, önümüzdeki bu ateşten imtihanı parti içi mesele ya da yazıhane muhabbeti olarak görenlere seslenmek istiyorum. Bunu herkes üzerine alsın ve çok iyi düşünsün ve kimse unutmasın, bazen gerçek komutan olmak için apoletlerden vazgeçmek gerekir. Sahici bir mücadele için önce kendinle barışmak gerekir.

Bizim seçimimiz dün de belliydi, bugün de belli. Bizim yolumuz dün de aynıydı, bugün de aynı. Karşımıza

kim dikilirse dikilsin, önümüze ne çıkarsa çıksın bizim itirazımız, bizim mücadelemiz dün de aynıydı bugün de aynı” sözleriyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık ısrarından vazgeçmesini istemişti. Kazanacak aday ile seçimlere girilmesini isteyen Akşener’in masanın insicamını bozduğu ve Kılıçdaroğlu’na rağmen CHP’li başka adayları gündeme getirerek hizip yaptığı belirtildi. Akşener, son olarak Saraçhane’deki süreci CHP’li kurmayların yönetemediğini söylemiş, “Ahmaklık, geri zekâlılık, beceriksizlik” gibi ifadeler kullanmıştı. “Kurmay zekânız olsa beni arardınız, ben de kendi telefonumdan sizi halka gösterirdim” diyerek sözlerini daha da ileri götürmüş ancak bu sözlere CHP’den herhangi bir cevap gelmemişti.

Cumhurbaşkanı adayı gündemiyle bir araya gelen 6+1’li masada toplantısı öncesinde Mansur Yavaş’tan gelen açıklamanın toplantıya yönelik bir mesaj olduğu ifade edildi. Bir TV kanalında konuşan ABB Başkanı Mansur Yavaş, altılı masanın kendisini aday gösterip göstermeyeceğine yönelik soruya ‘’Altılı masa beni aday gösterirse benim için görevdir” diyerek yanıt verdi. Bu sözlere ilk tepki de masanın belirleyici ortağı HDP’den geldi. Mansur Yavaş’ın adaylık açıklamasına HDP’den sert tepki geldi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan HDP’li Hasip Kaplan, ABB Başkanı’nın adaylığına karşı çıktıklarını ifade ederek “Mansur Yavaş hayal görmesin. Kürtler haddini bildirir” diyerek adaylığına karşı çıktı. Daha önce de DP’den yapılan açıklamada Mansur Yavaş’ın adaylığının istenmediği belirtilmişti.

İNGILIZLERDEN 6+1’LI MASAYA DESTEK

Reuters haber ajansı, seçim atmosferine girilen Türkiye’de altı partinin bir araya gelerek oluşturduğu illet İttifakı için Batı ile ilişkilerde yol haritası niteliğinde bir analize imza attı. Altılı Masa yönetimindeki Türkiye’nin, mali kriz yaşanması durumunda kredi için Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvuruda bulunabileceği belirtildi. Söz konusu masadan “altı partili koalisyon” şeklinde söz edilen yazıda, Millet İttifakı’nın ekstra ekonomik güvenilirlik kazanmak için bu yönde sinyaller vermesi gerektiği ifade edildi. “Sadakat testleri” başlıklı bölümde, yeni hükümetin hem Avrupa Birliği (AB) hem de ABD ile daha yakın ilişkiler kurmak için “iyi bir konumda” olacağı savunuldu.