YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

İhanet söylemlerinde; Yavru ile Kâtip, Laurel ile Hardy, Edi ile Büdü, Nokta ile Virgül gibi uyum içindeydiler. Kimden mi bahsediyorum? Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisinden… Her iki isim, Türk devletinin büyük talihsizliği olarak geçmişte emniyetin içinde İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve çeşitli alanlarda görevler yapmıştı. Biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda bu iki ismin, HD(P)KK’lı Selahattin Demirtaş’a ve Canan Kaftancıoğlu’na sahip çıkan propagandalar yapmalarından dolayı rütbeleri sökülmüş, silahlarına el konulmuş ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait binalara girişleri yasaklanmıştı. Geçtiğimiz gün Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisine idari mahkeme müjde olarak rütbelerini ve beylik silahlarını verip ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait binalara giriş haklarını geri iade etmiş… Yani terörist Demirtaş’a ve teröristlere “komutanım” çeken Canan Kaftancıoğlu’na âşık bu ikiliye iadeiitibar yapılmış…

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde “Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’nın rütbelerin iade edeceğiz.” sözünü vermişti. Kemal Kılıçdaroğlu şimdi çıkıp “Ben seçimi kaybetsem de fikrim iktidar” derse kim ne diyebilir?

CHP merkezli medyada adeta bayram havası yaşanıyor. Zafer kazanmış gibiler çünkü kendi zihniyetlerine çalışan Sabri Uzun’a ve Hanefi Avcı’ya iadeiitibar yapıldı. Yani kendilerinin ihanet söylemleri, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisi üzerinden ödüllendirildi. Nasıl sevinmesinler ki?

Biliyorsunuz terörist Demirtaş ve Canan Kaftancıoğlu zihniyetleri aynı olan, kadeh ve eğlence arkadaşıdır. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisi, tekrar kazandıkları Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait binalara giriş haklarını, etraflarına toplanan polislere PKK’lı Demirtaş’ın, Canan Kaftancıoğlu’nun nasıl kaliteli insanlar(!) olduğunu anlatarak kutlayabilirler.

Terörist Demirtaş’ın, “Hendek kazanların alnından değil, ellerinden öpüyorum” ve “Şanlı direniş gösteriyoruz. Bu direniş kazanacaktır. Böyle hendek, çukur diyerek küçümsemeye çalışanlar da dönüp tarihe baksınlar.” sözleriyle PKK’lı teröristleri azmettirerek 793 askerimizin, polisimizin Hendek-Çukur olaylarında şehit edilmesindeki üstün başarısını ve onun adına niçin özgürlük istediklerini ve onun nasıl bir demokrasi kahramanı(!) olduğunu, o kahraman şehitlerin silah arkadaşı olan polislere anlatabilirler. Bunlar polis kimliği taşıdıkları halde polisimizi şehit edenlere sahip çıkmaktan utanmıyor. Bazıları da bunlara “iadeiitibar verildi” diye mutluluktan sırıtıyor. Bu manzarayı görünce Mehmet Akif Ersoy’un “Irzımızdır çiğnenenevladımızdır doğranan… Hey sıkılmazağlamazsan, bari gülmekten utan!” dizeleri aklıma geldi.

Bu iadeiitibar kararı, bölücülere sahip çıkanları cesaretlendirecektir. Hele ki, Türk devleti içinde böyle hayati görev yapanların ihanet söylemlerinin ödüllendirilmesi, devlet içindeki kanserli hücreyi tetikleyecektir. Bu karar kripto PKK’lılar ve FETÖ’cüler için motivasyon kaynağı olmuştur.

Bu ülkede polis kimliği taşıyanlar, yüzlerce polisin, askerin azmettirici katili olan PKK’lı teröristleri, vatan hainlerini övemez ve onlara özgürlük isteyemez. Yapıyorsa elbette rütbesi sökülür, beylik silahları ellerinden alınır ve Emniyet Müdürlüğü’ndeki tüm haklarından mahrum edilir. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ikilisine, olması gerekenler yapılmışken şimdi idari yargının verdiği karar işgüzarlık değil de nedir?

Yargıda FETÖ’cülere, PKK’lılara sahip çıkan el kimin elidir? Türk devleti terörle mücadele ederken, terörist övücüleri ödüllendirmek kime yol açmaktır? Hem de bu kadar şehidi, gazisi olan emniyet içinde…