GÜNDEMİMİZ FİYAT ARTIŞLARI

Sıtkı Şeremetli

GÜNDEMİMİZ
FİYAT ARTIŞLARI
(Ramazan KARACA)
Şu anlarda kiminle konuşursan konuş, hangi kanalı açarsan aç, haber bültenlerini dinle; konu hep aynı: hayat pahalılığı… Onun için ben de bu konudaki izlenimlerimi, gözlemlerimi ve düşüncelerimi aktarmak istedim. Çünkü hem siyasilerin hem de vatandaşların gündemi bu…
Bizler tabii yaş itibarıyla ülkenin son 50 yılındaki bütün gelişmeleri yakından hatırlayabilecek durumdayız. Dolayısıyla gençler hiç hoşlaşmıyor ama yine de zaman zaman eskileri de hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum.
Birincisi, geçmiş yıllardaki hayat pahalılığının mı etkisi daha büyük oluyordu, örneğin 40 yıl öncesi; yoksa bugün mü etkisi daha fazla oluyor? Bu soruya hiç düşünmeden elbette ki bugün diye cevap verebilirim. Çünkü 40 yıl önce yaşanan fiyat artışlarında, yani hiper enflasyonlarda insanların etki alanları sınırlıydı. Şöyle ki; örneğin temel geçim alanlarındaki ihtiyaçları bu kadar etkilenmezdi. Biraz açayım; bir ailenin eskiden pahalılıktan etkilendiği kalem üçse, bugün on üç… Dolayısıyla sıkıntısı da o oranda artmış oluyor. Ayrıca çok eski yıllarda ihtiyaçlarımızın veya para harcadığımız maddelerin yurtdışından gelen sayısı bu kadar değildi. Hatırlayın yine böylesi döviz artışlarından dolayı gelen enflasyona dayalı fiyat artışları temel ihtiyaçlarımızı bu kadar etkilemiyordu. Örneğin o yıllarda çoğu evde otomobil başta olmak üzere, cep telefonu, internet vb. gibi tamamen dışa bağımlı bir alış veriş skalamız yoktu. Bugün sayısız kalemde dışa bağımlı ve dövize endeksli bir alış veriş listemiz var. Bu dövizin belli düzeylerde tutulduğu dönemlerde problem değildi. Ancak bugün gelinen noktada bunu söylemek mümkün değil.
Peki, bunun nedeni nedir? Burada insanlar başta ekonomistlerin ve de daha çok da siyasilerin açıklamalarını dinlemek zorunda kalıyor. Öyle çok detaylı ve de sistemsel açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Toplumun ücretli çalışan çok çok büyük bölümü bu fiyat artışları nedeniyle eriyen paralarıyla nasıl geçineceklerinin endişesini yaşıyor.
Siyasilerin bir bölümü bu durumun sebebinin tamamen şu andaki mevcut yönetimin eseri olduğunu savunurken, diğer bölümü de bunun ülke üzerine oynanan oyunlar neticesinde gerçekleştiğini ve bir ekonomik saldırı içerisinde olduğumuzu vurguluyor. Nasrettin Hoca gibi iki tarafta haklı gibi bir izlenim olarak algılanmasın ama böylesi bir durum da yok diyemeyiz. Evet, öncelikle belirtelim ki bizim Türkiye olarak güçlü olmamızı dünyada isteyen ülke sayısı çok az. Bunun bir tezahürü olabilir. Ama yönetim de zaman zaman belirtildiği gibi yanlış bir takım politikalar uygulamış olabilir. Ama bizler toplumun çok büyük bir kesimi bu durumun sıkıntısını çok fazla çekiyoruz. Zaten her zaman böyle olmuştur. Hemen yerelden bile başlayarak bir düşünelim isterseniz, hep sıkıntılar en fazla dar gelirlileri etkilememiş midir? Şimdi de böyledir ve bu da insanlarımızın bu anlamda bir mücadelesidir.
İşte burada yapılması gereken bu krizde toplumun en sıkıntılı olan kesiminin derdine öncelikli olarak çare olunmalıdır. Yukarıda bahsettiğim gibi, ücretliler başta olmak üzere devletin elinden gelen her şeyi yapması elzemdir. Yani fiyatlar artıyorsa, bu artışlarla ezilmesi muhtemel kesimlere öncelikli iyileştirmeler yapılmalıdır. Kısa vadedeki en etkili müdahale de bana göre budur…
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ