YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Menfaatlerine göre vicdansız olabilen ve öyle davranan insanların tarifi için “Çıkar konuşunca, vicdan susar.” derler… Ekonomik girdap içinde bulunduğumuz bugünlerde maalesef vicdanını kaybetmiş insanların varlığına daha çok şahidiz. Ekonomik kriz içinde en çok konuşulan bir mesele de biliyorsunuz ev kiralarında fahiş fiyat artışları olmuştur.

Bu gündem ekonomik bir mesele olduğu kadar günden güne toplumsal ve adli olay olma yönünde ilerliyor. Çocukluğu ailece yoksulluk içinde ve kiralık evlerde geçen biri olmanın empatisiyle üzüldüğüm üç tane olayın arka arka gerçekleşmesiyle bu durum beni toplum adına çok tedirgin etti.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da kira artışı nedeniyle ev sahibi ile kiracısı arasında telefonda başlayan tartışmanın cinayetle sonuçlanması çok büyük bir acının bir örneğidir. Eşini kanser hastalığından kaybetmiş 15 yıllık kiracısını küçük çocuğunun gözü önünde kira artışı için öldürmek nasıl bir vicdansızlıktır?

Piyasanın şartlarına bakarak kira artışı yapmak isteyebilirsin, kiracıyı, şartlarına uymadığı için evden çıkarmak isteyebilirsin ama çocuğunun gözü önünde bir babayı öldürmek nasıl bir gözü dönmüşlüktür? Evin kirasını cezaevinde mi yiyeceksin şimdi? Değdi mi dünya malı için katil olmaya, değdi mi zaten annesini kaybetmiş çocuğu babasız bırakmaya

Yine aynı hafta İstanbul’dan bir trajediye şahit olduk.

Vefat eden eşinin emekli maaşıyla geçinmeye çalışan yaşlı bir kadının, 3 bin lira olan kirasını 10 bin liraya çıkarmak isteyen ev sahibine itiraz edince evden çıkartılması sonucu intihara teşebbüs etmesi yürekleri dağladı.

“Ölümümden ev sahibi sorumludur. Beni eşimin yanına gömün. Lütfen.” Yazılı bir mektup bırakarak, ilaç içip, bileklerini kesip ve doğal gazı da açıp intihara kalkışması bir kez daha gösterdi ki, bu konu büyük bir çaresizlik medyana getirmektedir.

Ev sahibi-kiracı ilişkisine örnek bir trajedi haber de geçtiğimiz günlerde Antalya’dan gelmişti.

%66 engelli bir kadın kira artışını karşılayamayınca ev sahibi tarafından eşyalarıyla kapının önüne konulmuş ve şu an sokakta kendi eşyaları üzerinde yatmaya ve yaşamaya çalışıyor.

Bu üç örnek son 1 haftanın örnekleri… Fahiş kira artışları başladığı günden bu yana, buna benzer Türkiye’nin birçok ilinde dramatik olaylar yaşanmıştır.

Türk devleti ve hükümetinin bir an önce Türkiye’deki barınma problemini çözmesi gerekiyor. Görüldüğü gibi olay artık büyük trajedi olma yolundadır. Daha kim bilir medyaya yansımayan nice ev sahibi-kiracı gerginliği vardır. Hükümetin sosyal konut projeleri artırılarak devam etmelidir. Bu durum fahiş kira fiyatlarını ve yapılan vicdansızlıkları bir ölçüde frenleyecektir.

Ev sahipleri ekonomik kriz içinde makul fiyat artışlarında haklıdır ama her kim kiraya zam konusunu vicdansızlık boyutuna taşırsa, o kişinin evi, dünyadaki cehennemden başka bir mekân olmaz.

Türkiye’nin ekonomik olarak toparlanması adına yaptığı mali planlamaların ve başka ülkelerle yapılan ekonomi temelli diyalogların verimli bir sonuç vermesi en büyük temennimizdir. Çünkü toplumsal huzurun, refahın ana kaynağını besleyen faktörlerden birisi de ekonomik düzendir. Aksi taktirde sosyal buhrana, davetiye çıkmış olur.