YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Türkiye’de emperyalizm adına terör faaliyeti sürdüren örgütler, son günlerde mensuplarına moral için sürekli “Diriliş” mesajları veriyor. Teröristbaşı Fethullah Gülen yayınlandığı videosunda “Çok umutsuz hale geldiler. Böyle bir dirilişi yeniden yaşamak çok çok önemli yani küçümsememek gerek. Kendimizi bilmek gerek.” mesajını verirken, terör örgütü PKK’nın yayın organı ise “Dirilişin ayak izinde” manşetiyle çıktı. Her iki terör örgütünün kontrolü ve yönlendirmesi ABD’nin elindedir.

Her iki terör örgütü Türk devletinden büyük darbeler yedi ama arkasına büyük emperyalist devletleri aldıkları için halen varlıklarını sürdürmekteler.

Bu terör örgütleri, başta ABD olmak üzere diğer ipini tutan ülkelerin Türkiye üzerindeki hesaplarını gerçekleştirmek için elinden gelen her türlü melaneti sergilemeye devam edeceği aşikar… Çünkü onlar için darbe almanın, çok ölmenin bir önemi yoktur. Yeter ki, tasmasını tutanlara sadakatlerini kanıtlasınlar.

Onların yaratmaya çalıştığı kaos, kargaşa, istikrarsızlık ile kendilerine alan açacak siyasi bir iktidarın varlığını oluşturmaktır. Her eylem ve söylemleri bunun içindir.

PKK ve FETÖ, ikiz terör örgütü gibidir. Dikkat edin Türkiye’de hangi mesele olursa anında her iki terör örgütü aynı propagandayı yapmakta… “Diriliş” mesajları da buna örnektir.

Türkiye’de FETÖ yapılanması kripto damar üzerinden varlığını sürdürüyor. FETÖ’nün siyasi ayağı da ortaya çıkarılmadığı için en büyük dayanağını buradan alıyorlar.

“FETÖ’yü bunlar uydurdular. FETÖ, terör örgütü falan değil. Kendimizi de vatandaşı da kandırmayalım.” diyen Can Ataklı gibi sözde gazeteciler hala ülkede cirit atıyor. Bu damarı gören ve bilen Fethullah Gülen de diriliş mesajları vermeye başladı. Diriliş mesajları yanında “14 asır evvel, yine bir böyle geceydi, kumdan, ayın on dördü, bir Öksüz çıkıverdi!” şeklinde şifreli mesajlar vererek çeşitli melanetlere hazırlık yaptığı da konuşulmaktadır. FETÖ’nün istihbarat sayfası Fuat Avni ise mavi tık alarak resmiyete bürünecek kadar cesaret yüklendi.

Geçtiğimiz aylarda Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 6 yılda şifrelerini kırdığı ‘Garson’ kod adlı mahrem sorumluya ait SD kartlarla ilgili FETÖ’den herhangi bir işlem görmemiş yaklaşık 3 bin kripto emniyet personelinin deşifre olması böyle bir tehlikenin hala devam ettiğini kanıtlar niteliktedir. Bu çabalar Türk devletinin mücadelesini gösterdiği gibi, bir de son günlerde tartışılan FETÖ’den ihraç edilmiş 450 yargı mensubunun tekrar göreve getirilmiş olması da Türk devleti içindeki koza tehlikesinin devam ettiğini ispatlıyor.

450 yargı mensubu FETÖ’den ihraç edildiyse, bunlar tekrar nasıl aklandı? İhraç ederken mi titiz davranılmadı yoksa tekrar aklayıp göreve getirirken mi titiz davranılmıyor? Bize karşı açılan her tazminat davasında PKK ve FETÖ’ye yakın kişilerin mahkemelerde kazanan olması bu yapılanmanın bir yansıması mı? Maalesef bundan artık hiç şüphemiz kalmadı. Yargı da ilginç bir yapılanma başladı. Kazandığımız davalar bozuluyor ve aleyhimize dönüştürülüyor, verilen tazminat cezaları beğenilmiyor kat kat artırılıyor. Bir el bunları organize etmese tüm bunlar Cumhur ittifakının birlikteliğine rağmen yargıda mümkün mü?

15 Temmuz hain darbe girişimini yaşamış Türkiye, her konuda dikkatli olmalıdır.

Terör örgütlerinin “Diriliş” mesajları melanet habercisidir. Ama şunu hiç unutmasınlar Türk milleti hep diridir.