DAVACI EVLAT İLE YAŞLI ANNE  (Göktuğ ŞEREMETLİ)

Sıtkı Şeremetli

DAVACI EVLAT İLE YAŞLI ANNE
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
Amerika da adaletiyle ün yapmış bir hakim, kasım ayına denk gelen ilginç bulduğu bir duruşmaya girer. Genç bir adam annesine dava açmıştır. Ve duruşma salonunda hazır beklemektedir sinirli çehresiyle.
Yaşı yetmişlerde, bembeyaz saçları, ürkek tavırları, titreyen elleriyle içeriye ağlamaklı bir kadın girer dakikalar sonra. Ve davalı koltuğuna oturur.
Genç adam hal ve haraketleriyle duruşma salonundaki herkese ne kadar paragöz bir evlat olduğunu belli etmiştir dakikalar içinde.
-“Milyon dolarlık evimi şu kadının dikkatsizliğine kurban verdim.Biz evde yokken yangın çıkarmış evde. Herşey yanıp kül oldu. Ne kadar zarara uğradığımı düşünebiliyor musun sayın yargıç? Ben ona iyilik yapıp evime aldım.Beni düşürdüğü şu duruma bakın. Davacıyım. Kenarda köşede illaki birikmişi vardır diye düşünüyorum.Ya paramı öder.Yada hapislerde çürür-“dediğinde yaşlı kadın ağlamaya başlamıştır sessizce.
Hakim adil davranmalıdır.Ve,yaşlı kadına dönüp,
-” Terazinin bir kefesinde oğlunun milyondolarlık evi var.Belki bir dikkatsizlikle yanmasına sebep oldun. Ama oğlun haklı bu duruma göre. Terazinin diğer kefesine öyle birşey koy ki terazi dengede dursun bayan Emily…Sahip olduğun böyle birşey varmı?-“diye sorar ama yaşlı kadının pejmürde kıyafetlerinden yoksulluğunu da anlamıştır. Asla milyon dolarlık evin parasını ödeyemecektir düşüncesine göre. O an yaşlı kadın kırış kırış ellerini çantasına atar. Ve bastonuna dayanarak zorlukla merdivenleri adımlayıp hakimin yanına kadar çıkar. Ve kürsüsüne yarım kavanoz su bırakır.
-“Sayın yargıç. Bu kavanoz daha ağır basacaktır-” deyince, genç adam, yaşlı annesinin bunadığını, yada kendisiyle dalga geçtiğini düşünüp sinirlenir.Salondaki herkes dikkatle olanları izlemektedir.
-“Sayın yargıç yarım kavanoz suyla borcunu ödemek ne demek? Bu kadın bunamış-” deyince hakim yaşlı kadına açıkmala hakkı verir. Tüm salondakiler sus pus olmuş yaşlı kadının ne diyeceğine, dudaklarından çıkacak cümlelere odaklanırlar. O an yaşlı kadın mahçup bir tavırla ve titreyen sesiyle,
-“O kavanozdaki su değil gözyaşlarımdır hakim bey. Şimdi bana dava açan oğlumu büyütürken, sevincinde, hüznünde, hastalığında, ilk adımını attığında, ilk cümlelerinde, doğum günlerinde, sokakta düşüp dizi kanadığında, yani onu bu yaşına getirene kadar döktüğüm gözyaşlarından bir kısmıdır. Hele bir gün kaza geçirdiğinde sabaha kadar, o kendine gelene kadar döktüğüm gözyaşını hesap etmedim bile. Birgün, belki doğum gününde, belki çok mesut bir anında, belkide son nefesimde ona hediye etmeyi düşünüyordum. Kısmet böyleymiş” dediğinde hakim ayağa kalkar ve tokmağını kürsüsüne vurur nemli gözlerle…Ve ağlamaklı bir sesle salonu gözyaşlarına boğacak şu cevabı verir:
-” Annenin kefesi okadar ağır bastı ki genç adam. O şu kavanozla sana olan tüm borcunu ödeyebilir ama,sen ne yaparsan yap ona olan borcunu ödeyemezsin. Anne babaların hakkı ödenmez. Dava düşmüştür. Bayan Emily serbestsiniz-“
Anne baba hakkı asla ödenmez. Ne yaparsak yapalım onların kefesi ağır basacaktır.Ve onların fedakarlıklarının yanında bizimki hep eksik kalacaktır.
(Alıntı:S.G)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ