ÇANAKKALE ŞEHİDİ ÜÇPINARLI ALİ (Göktuğ ŞEREMETLİ)

Sıtkı Şeremetli

ÇANAKKALE ŞEHİDİ ÜÇPINARLI ALİ
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
Hattat oğlu Mustafa Efendi anlattı:
Bir gün bizim birliğe takviye Balıkesir’den gönüllüler geldi denildi. Gittim.
120 kişiydiler hemen hemen hepsi tanıdıktı.
Balıkesir Hapishanesinde cinayetten hükümlü mahkûmlar; “Döktüğümüz kanların bedelini Çanakkale’de kanımızla ödeyelim.” Diyerek af istemişlerdi. 13 Haziran 1915de Balıkesir Cezaevinde yatan cinayetle hükümlü 264 mahkûm af edilerek muharebeye yollanmıştı.
Sarıldık, hasret giderdik. Başlarında da o zamanların Balıkesir’in ünlü kabadayısı Üçpınarlı Ali vardı.
Ali sancaktar olmuş. Tüfeği çapraz asmış, sancağın üzerine de sırma ile “ Karesi Gönüllüleri” yazdırmıştı. Kabadayılığı gene elden bırakmamış, askerlikte pek hoş olmamasına rağmen belinde kamasını sallandırmıştı.
Beni görür görmez yanıma geldi gözlerini belerterek: “Kumandan Efendi. Biz buraya beklemeye gelmedik. Hadi düşmanı basalım …”
– Burada her şey emirle olur. Hücuma sadece biz geçersek kendimizi gereksiz kırdırırız. Her şeyin zamanı var. Bak, karşıda düşman makinelisi karayılan gibi bizi bekliyor.
– Peki öyleyse hücuma geçmeden yarım saat önce bize söyle de şu sırt çantalarını emniyetli bir yere koyalım. Söyle rahat rahat, doyasıya dövüşelim…
Ali haklıydı. Sırt çantaları askerin en kıymetli şeylerini taşırdı. Çamaşırları, paraları, mektupları, usturası, sigarası, tütünü hep sırt çantalarında olurdu. Çantaları kaybolduğunda asker sıkıntı çekerdi. Çok hareketli zamanlarda bile çanta sırtta muharebeye girilirdi.
Hücuma yarım saat kala Ali’ye haber verdim. Balıkesirlileri aldı, siperlerin gerisinde bir vadide kayboldular …
Hemen gelirler sandım. Beklerim gelmezler, beklerim gelmezler. Bir çavuşa “ Şu bizim hemşerilere bir bak bakalım” dedim. Gitti.
Biraz sonra önde Üçpınarlı Ali arkada arkadaşları çıktılar geldiler. Şaşırdım hepsi süslenmişler, hanımlarının, nişanlıların verdikleri ayrılık mendillerini kimi boynuna dolamış, kimi alnına çatmış, kimi bileğine dolamıştı. Çoğu yakalarına artık kurumuş gül veya karanfil takmıştı.
Aliye sordum “ Neden geç kaldınız…?”
– Komutan Bey, biraz sonra Cenabı Rabbül Alemin’in huzuruna çıkacağız… Temiz çıkalım dedik. Ola ki bir pislik bulaşmıştır diye çamaşırlarımızı değiştirdik. Abdest aldık. Biz buraya oynamaya değil, düğüne geldik, bayrama geldik.
Bugün bizim bayram günümüz, onun için süslendik. Ayrılık hediyelerini taktık.
Birazdan bayramımız var. Aman sen bize hücumdan beş dakika önce gene haber ver…”
Sonra büyük bir sessizlik oldu… Herkes kendi dünyasına dönmüş dua ediyordu. Gözler yumulu, avuçlar açılmış, sadece dudaklar kıpırdıyordu.
Saatime baktım. Ali’ye beş dakika kaldığını bildirdim. Birden bire ortalık kaynayıverdi. Hepsi birbirlerine sarılıyor, öpüşüyor, helalleşiyorlardı.
“Dendi ha…”
“Utandırmayın ha…”
“İyi dövüşün ha…”
“Gün bugündür…”
“Anamız bizi bugün için doğurdu…”
“Hakkınızı helal edin…”
“Sağ kalanlarımız olur da memlekete dönerse analarımıza: “Oğlun aslanlar gibi döğüşe döğüşe şehit oldu” desiniz..
Kısa süre sonra, dişler kenetli, süngülerini takmış, tüfeklerinin dipçiklerine parmaklarını geçirircesine yapışmış bölük hücuma hazırdı. Ölüme hazırdı.
“Hücum” deyince sanki siper sarsılıverdi.
Hepsi “ Allah… Allah” diye düşmanın içine bir hançer gibi daldılar…
Dövüştük… Dövüştük …
Akşama doğru savaş durdu. Ateş kesildi. Her iki taraf yaralı ve cesetleri topluyordu.
Yanıma birisi geldi. “ Komutan Efendi, Üçpınarlı Ali sancağı vermiyor…” dedi.
Gittim baktım. Balıkesir’den gelen o yüz yirmi kişiden o gün on üç kişi sağ kalmış. Ali de şehitler arasında idi.
Ama sancağı öyle bir kavramış ki parmakları kenetlenmişti. Çekeyim dedim olmadı.
Orada, Anafartalar’da tepenin hemen arkasında üç top çam ağacı vardır. O gün şehit olanları o ağaçların arasına gömdük.
Gömülen şehitlerin en üzerine de Ali’yi o elinden alamadığımız sancağına sararak yatırdım…
Orada, Anafartalar’da, çam ağaçlarının altında nice memleket evladı, koç yiğitler yatıyor…”
(Aydın AYHAN Alıntı)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ