Boraltan Köprüsünün Hikayesi (Göktuğ ŞEREMETLİ)

Sıtkı Şeremetli

Boraltan Köprüsünün Hikayesi
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
Boraltan, Aras nehri üzerinde o dönemin Sovyet sınır kapısına yakın bir yerde bulunan bir köprüdür.
Yıl 1944….
İkinci cihan harbi zamanları…
Sovyetlerin Asya ve Kafkaslarda nehirleri kana buladığı yıllar… Komünist bir rejimi dayatan bolşeviklerin başta Türkler olmak üzere,milyonlarca insanı acımasızca katlettiği dönem…
Bolşevik katliamından kaçan mülteciler çevre ülkelere yayılmışlar adeta..
Tabi Türkiye de bu yayılmadan nasibini almış..
Öldürülme korkusuyla ”kardeş” diye tanımlarıkları Anadoluya kaçan tam 146 Azeri aydın Boraltanı geçerek Türkiyeye sığınıyor…
Tabi Rus istihbaratı haberi alıyor ve Stalin, Milli Şefimizden mültecilerin iade edilmesini istiyor…
İsmet Paşa da kırmıyor kadim dostunu ve bir iddiaya göre ”Türkiye dışında Türk yoktur” diyerek iade emrini veriyor…
Emir karakola geldiğinde memur gözlerine inanamıyor..
Ne Azeriler nede onları bağırlarına basan köylüler böyle bir karar beklemiyorlar tabiki.. Memur defalarca teyit ettiriyor emri… Fakat karar kesindir! Durumu anlayan Azeri aydınlar ”bizi iade etmeyin, gerekirse siz kurşuna dizin. Kendi toprağımızda ölelim” diyorlar ama nafile..
Karar verilmiştir bir kere…
Trenle sınıra nakledilen Azeriler üzerlerinde bulunan değerli eşyaları ” zaten öleceğiz” düşüncesiyle köylü kardeşlerine atıyorlar…
Derken bir grup sınır dışı edilerek Ruslara teslim ediliyor ve hemen köprünün dibinde elleri bağlanarak infaz ediliyor…
Durumu rapor ediyor memur..
Ne bilsin köşkteki zihniyetin ne olduğunu…
Emir sert ve açıktır.
Eğer derhal bütün mülteciler iade edilmezse teğmen vatana ihanetten yargılanacaktır…
Çaresiz ikinci grupta aynı kaderi paylaşıyor…
Karakol komutanının akıl sağlığını yitirdiği ve intihar ettiği söyleniyor…
Sonuçta 146 Azeri hunharca kurşuna diziliyor ve öldürülmeden önce tutsakların dilinden şu ağıt dökülüyor:
” Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı, Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası. Karası, karası, merhamet fukarası Karası, karası, merhamet fukarası Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine, Beni siz vursaydınız şu gavurun yerine.”(Alıntı)
××x
Bir 1 kişi, oturuyor ve iç mekan görseli olabilir
                                                                                                     
Fotoğraf açıklaması yok.
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ