TÜRKALİ KÖYÜNDEN MEHMET ONBAŞI (Göktuğ ŞEREMETLİ)

Sıtkı Şeremetli

TÜRKALİ KÖYÜNDEN MEHMET ONBAŞI
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
Türkali Köyü Balıkesir’e bağlı yiğitlikleriyle ve yetiştirdiği pek çok bilim adamı, tahsilli aydın insanlarıyla ünlü Türkmen köylerindendir.
Bu köyden on beş genç Çanakkale savaşlarına katılmış beşi orda şehit düşmüş, diğerlerinin bir kısmı harp bitince bir kısmı da esaret sona erince geri dönmüşlerdir. Geri dönenlerden Mehmet, İngilizlere esir düşmüş gittiğinde pehlivan yapılı, aslanlar gibi bir delikanlı iken, yıllar sonra kambur, başı omuzlarının arasına batmış gibi iki büklüm köyüne çıkıp gelmiştir.
Yakın köylerden olan Beşpınar köyünden Yusuf oğlu Ali(aileye bugün Yusuf dayıoğulları denir)esir düşünce İngilizler tarafından Aden’e götürülür, on iki sene sonra döner. Beşpınar köyünde Çanakkale’ye 17 kişi gitmiş iki kişi geri dönebilmiştir. Tanıdığımda seksen yaşının hayli üzerindeydi. Bana Türkali Köylü Mehmed’i o anlattı.
Türkali Köyünde Mehmet esir düşünce, Mısır’a götürülür. Burada bütün Türk esirlerle beraber çok kötü muamelelerle karşılaşır.
Döndükten sonra ise pek çok eski asker gibi, adeta artık unutmak istermiş gibi orada yaşadıklarını, çektiklerinden pek anlatmaz, bir şey sorduklarında da boş boş bakarmış.
Bir kaçma teşebbüsünde, bir gurup Türk esir, bir İngiliz görevliyi yaralamışlar. Yakalanmışlar. İngilizler bunları öldürmemiş. Ama ceza olsun diye hepsini tek kişilik öyle dar ve bir masa altı gibi basık hücrelere atmışlar ki, oralara atılanların çoğu çıldırarak ölmüş.
O hücrelerde yaşayabilenler, eziyetlere dayanabilenlerle birlikte Türkali Köylü Mehmet de, iki sene sonra çıkarıldığında artık hayatı boyunca bükülmüş dizlerle boynu üzerinde bir şey varmış gibi yere eğik yaşamıştı. Benim gençliğimde o, ayni şekilde kambur ve boyunu eğik, Şoför Evleri civarında bağlama tamiri yaparak geçinirdi.
Biz onun kıymetini bilemedik. Ayni kaderi paylaşan ve o dar hücrelerde delirerek ölenleri unuttuk, hatırlamıyoruz bile.
Türkali Köylüleri; ısrarla Mehmet Çavuş’un esarette değil eşkıyalar tarafında bağlandığı için kambur kaldığını söylüyorlar. Ama birkaç saat bağlı kalmanın insanı ömür boyu kambur bırakabileceğini sanmıyorum. Ben yukarıdaki olayı, onun beraber döndüğü esaret arkadaşından duydum.
Şimdi sizden bir isteğim var. Eğer yeriniz ve vaktiniz müsaitse, eğilmiş bir şekilde bir masa altına girin ve yatamadan orada ne kadar süre kalabileceğinize bakın. İnsanlarımızın, çektiği esaret şartlarını daha iyi anlarsınız.
(AYDIN AYHAN’DAN ALINTIDIR)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ