Yeni dünya düzenine hızlı adapte olmalıyız

Yeni dünya düzenine hızlı adapte olmalıyız

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan: Yeni dünya düzenine hızlı adapte olmalıyız

Gazetemiz TÜRKGÜN’ün sorularını cevaplandıran MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, insanlığı tehdit eden Kovid-19 salgınının yeni dünya düzenini de gerekli kıldığını söyledi. Ayhan, “Ticaret savaşları ile başlayan yerelleşme akımı pandemi ile yeni boyut kazandı. Yeni dünya düzenine çok hızlı adapte olmamız gerekiyor” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan: Yeni dünya düzenine hızlı adapte olmalıyız

Sercan Sözeri / TÜRKGÜN

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, “İş dünyasının ve çalışma hayatının değiştirilmek istenen alışkanlıklarına ilişkin süreçler Kovid-19 ile hızlandı. Geleceğe ilişkin yapılan planlamalar 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl gibi sürelerle öne çekildi. Ticaret savaşları ile başlayan yerelleşme akımı pandemi ile yeni boyut kazandı. Yeni dünya düzenine çok hızlı adapte olmamız gerekiyor” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, Gazetemiz TÜRKGÜN’ün sorularını cevaplandırdı.

-Yeni dünya düzeninde önemi hiç değişmeyen unsur sizce ne olacak?

Hiç şüphesiz insan kaynağı derim. Önemi daha da artacak. Bu konuya şimdiden çok ciddi yatırım yapılması gerekiyor. Ciddi değişimler yaşanacak. Sonuçta dış ticaret “Küresel İş Kavramının” merkezinde yer alıyor. Küresel iş kavramı beraberinde “Küresel İstihdam” kavramını getiriyor.

Yani işin özü insan. Küresel istihdamın bir parçası olan küresel iş yapma yeteneğine sahip insan kaynağına eskisinden daha fazla ihtiyacımız olacak.

Kovid-19’un etkisi ne olacak sorusunun cevabını da görüyoruz aslında. Dijital dünyadaki hizmetlere veya bilgilere erişebilen, küresel uygulamaları derinlemesine analiz edebilen, dijital beceriler ile donanmış beyaz yakalılar bir başka ifade ile ileri yakalılar dış ticaretin insan kaynağını oluşturacak.

Mesele biz nasıl hazırlanacağız. Artık, insan kaynağına çalışan ve yöneten perspektifinden bakmayı bırakmamızın gerektiği bir döneme giriyoruz. Önümüzdeki bir iki yıl içinde insan kaynağı atılımı yapmamıza sağlayacak bir yapı düşünmeliyiz.

Yeni bir dış ticaret iklimi oluşturmalıyız. Bu iklimin esasını yeni dünya düzeninin dış ticaret vizyonuna hakim kamu politikaları ile desteklenmiş, işletmeler, işletmeciler ile çalışanlar oluşturmalı. Bu bir nevi takım ruhu. Bu takımın her bireyi bilgi ile donanmalı. Dış ticaret açısından bilgi odaklı bir iklim oluşturmalıyız.

Pandemi dönemi sonrası bölgeselleşme ve yerelleşme dinamikleri çerçevesinde politika analizleri, rekabet gücü analizleri yapabilecek, ticaretin yeni pazarlarını, yatırımın en avantajlı bölgelerini, yeni işbirliği alanlarını belirleyebilecek ve geleceğe yönelik planlama yapabilecek, uygulamayı küresel istihdamın bir parçası olarak gerçekleştirebilecek insan kaynağı ihtiyacı net bir şekilde görülmektedir.

İNSAN KAYNAĞI ATILIMI YAPILMALI

Artık, insan kaynağına çalışan ve yöneten perspektifinden bakmayı bırakmamızın gerektiği bir döneme giriyoruz. bir iki yıl içinde insan kaynağı atılımı yapmamıza sağlayacak bir yapı düşünmeliyiz.

KARGO BAŞARISI DEVAM ETTİRİLMELİ

Havayolu şirketlerinin kargo uçaklarına ilave olarak yolcu uçaklarını kargo uçağı olarak kullandığı bir dönemi hep birlikte yaşadık. THY Kargo’nun başarısının devam ettirilmesinin önemi ortaya çıktı.

 

İNSAN İHTİYACI MİNİMUMA İNİYOR

Eğitim, bu iklimi oluşturmanın en etkili aracı. Ancak, dış ticaret açısından bu iklimi oluşturacak bir sistem mevcut değil. Dış ticaret özel eğitim gerektiren bir alan. “Dış Ticaret Akademisi” benzeri bir yapı düşünülmeli. Dış ticaretin tüm tarafları ciddi bir bilgi ile dönüşüm sürecine girmeli ki yeni dünya düzeninin gereklerini yerine getirebilelim.

-Yeni dünya düzenin belirleyici unsurları neler olacak?

Kovid-19, dünyanın ticaret alt yapısını değiştiriyor ve dönüştürüyor.

İleri teknoloji ve dijitalleşme ile desteklenmiş süreç yönetimleri. Sürücüsüz araçlar, dijital gümrükler, dijital bankacılık gibi gelişmeleri çok hızlı yaşayacağız. Çok hızlı adapte olmamız gerekiyor.

Kovid-19 dijitalleşmeye nereden başlayacağımızı gösterdi. İş dünyasının ve çalışma hayatının değiştirilmek istenen alışkanlıklarına ilişkin süreçler Kovid-19 ile hızlandı. Geleceğe ilişkin yapılan planlamaları 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl gibi sürelerle öne çekti.

Tedarik zinciri yönetiminde bölgeselleşme, yerelleşme ve milliyetçilik kavramları çok iyi okunması gereken kavramlar. Ticaret savaşları ile başlayan yerelleşme akımı pandemi ile yeni boyut kazandı. Stratejik ürünlerin küresel tedarik zincirlerine sıkı sıkıya bağlı olmasının dezavantajları görüldü. Mümkün olması halinde stratejik ürünlerin ülke içinde üretilmesi politikasına geri dönüşün başlayacağı yeni bir döneme girildi.

Lojistik, teknoloji ve dijitalleşme ile birleşerek yeni bir boyut kazanıyor. Sürdürülebilir lojistik için gümrüklerde dijitalleşme şart oldu. Temassız lojistik gündeme oturdu. İnsan ihtiyacını minimuma indirecek çözümler aranıyor. Sürücüsüz araçlarla taşımacılık çalışılıyor. Temassız ticarete imkan sağlaması nedeniyle demiryoluna geçiş alışkanlığı Kovid ile hızlandı. Lojistik merkezler elektronik ticaretin vazgeçilmezi olacak.

Değişen ve gelişen iş süreçleri var karşımızda. Elektronik ticaret buna en çarpıcı örnek oldu.

ÇOK İYİ SEKTÖREL ANALİZLER YAPMAMIZ LAZIM

-Yeni pazarlar arayacak mıyız?

Ben buna iki açıdan bakıyorum. İş modellerine bağlı olarak yeni pazarlar oluşuyor ve mevcut pazarlarımızda yeni politikalar belirlememiz gerekiyor.

Ticaret savaşları yerelleşme yanına bölgeselleşme akımını da eklemişti. Pandemi yerelleşme ve bölgeselleşme akımlarını hızlandırdı. Kovid-19 ile birlikte Bölgesel anlaşmaların süreçleri hızlandı ve Covid-19 ile başka bir anlam da kazanıyor. Bir örnekle açıklayalım. Ticaret savaşlarını başlatan ABD ile Kanada ve Meksika arasındaki NAFTA anlaşması NAFTA 2.0 olarak revize edildi. Meksika, Çin’e alternatif üretim üssü olarak yapılanıyor, burada çok iyi sektörel analizler yapmamız lazım. ABD pazarına girişi önümüzdeki dönemde bu açıdan değerlendirmemiz gerekiyor.

Yeni pazarlardan ziyade yeni işbirlikleri gündeme geliyor. Mesela, RCEP anlaşması bölgesel bir anlaşma ve içinde üretim, yatırım ticaret var. Çin, Japonya, ASEAN ülkelerini kapsayan bu bölgede yatırım ve işbirliği analizleri yapmamız gerekiyor.

LOJİSTİK ÇOK ÖNEMLİ

Tedarik zincirlerinin kırılması farklı üretim merkezlerinde konumlanmanın önemini gösterdi.

Şimdi şirket satın alma, şirket birleşmeleri ve ortak yatırım modelleri üzerine yapılanmalar gelişiyor. Üretimde ve ticarette yeni bir entegrasyon süreci var karşımızda.

-Tedarik zincirlerindeki kırılmanın en önemli nedenlerinden birisi de lojistik oldu, yeni dünya düzeninde lojistik nasıl şekillenecek?

Lojistik denince yaşadığımız birkaç çarpıcı örnekten bahsederek konuya gireyim.

Hepimiz biliyoruz, karantina nedeniyle karayolunda mal taşıyacak şoför bulunamadı. Türkiye gümrüğünü geçmekle iş bitmedi. Diğer ülke gümrüklerinde de kilometrelerce kuyruklar oluştu. Karayollarında transit süreler arttı ve bunun sonucu artan maliyetler ihracat maliyetini artırdı.

Konteynırlar limanlarda bekledi, maliyetler arttı, başlangıçta ithalat düşünce boş konteyner bulunamadı, halen bulunamıyor. Konteyner üretmeye karar verdik. Karayolundaki sıkıntılar gemilere talebi artırdı, navlun ücretleri arttı.

Havayolu şirketlerinin kargo uçaklarına ilave olarak yolcu uçaklarını kargo uçağı olarak kullandığı bir dönemi hep birlikte yaşadık. THY Kargo’nun başarısının devam ettirilmesinin önemi ortaya çıktı.

Pandemi döneminde gündeme gelen demiryolu taşımacılığı uçaktan ucuz, denizyolundan hızlı. Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin önemli bir bileşeni. Çin, birisi ülkemiz diğeri Kazakistan ve Rusya olmak üzere iki ana hat üzerinden Avrupa’ya ulaşıyor. Ülkemizin bu avantajlı konumunu iyi değerlendirilmesi gereken bir dönem başlıyor.

Edindiğimiz bu tecrübeler ihracatın sürdürülebilirliği açısından sürdürülebilir lojistiğin önümüzdeki dönemin en önemli konusu olacağını gösteriyor. Bu konuya ilişkin politika araçlarının geliştirilmesi çalışmalarına hızla devam edilmesi, alt yapı imkanlarına ilişkin çalışmaların yürütülmesi gerekiyor.

İnter modal taşımacılık çok önemli ve bu güne kadar bu konuya yatırım yapılmadığını da gördük. Demiryolu en düşük emisyon hacmi ile çevreci ve ucuz taşıma sistemi olarak geleceğin taşıma sistemleri içinde yerini alacak. İnter modal taşıma sistemlerinin önemli bir parçası olacak. Mümkün olan güzergahlarda inter modal taşımacılık sistemlerinin kullanımı teşvik edilmeli ve daha yaygın kullanımı için mevcut yapıların geliştirilmesi ve yeni yatırımların gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara hız verilmelidir.

Sürdürülebilir lojistiğin en önemli unsuru olan “Temassız Lojistik” altyapısı geliştirilmeli. Dijitalleşme gümrüklerin en önemli aracı olarak yapılandırılmalı; gümrüklerdeki dijitalleşme oranı artırılmalı ve dünya ile ve özellikle AB ile entegrasyon en üst düzeyde sağlanmalıdır.

Lojistik merkezler pazara giriş hızı ve e-ihracat açısından stratejik öneme sahip bir altyapı hizmeti ve pandemi sonrasında rekabet gücü belirleme unsurları arasındaki önemi daha da artacak.

Yurtdışı Lojistik Merkezlerinin desteklenmesi hakkındaki Cumhurbaşkanlığı kararının bu açıdan önemli katkısı olacağını değerlendiriyorum.

Özetle, dijitalleşmiş birbirine entegre, lojistik merkezlerle desteklenmiş alternatif taşıma sistemleri geleceğin lojistiği olarak şekillenecek.

Ülkemizin bu yeni sisteme entegrasyonu açısından gerekli çalışmalara hızla başlanması gerekiyor. Navlun maliyetlerini düşürecek ve hızın sağlanacağı modellere kayış yaşanacağı bir döneme giriliyor.

YENİ İŞ MODELLERİNİN DESTEKLENMESİ GEREKİYOR

Pandemi sonrasına hazırlık açısından ilk yapılacaklardan birisi ne olmalı? sorusunu MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, şu şekilde cevapladı:

Yerelleşme ve bölgeselleşme yeni iş modellerini ortaya çıkarıyor. Yeni iş modellerinin desteklenmesi gerekiyor.

Tedarik zincirlerindeki kırılmaları fırsata dönüştürmek istiyorsak yeni entegrasyonları hedeflememiz gerekiyor. Bölgesel entegrasyonları iyi okumalı ve bu entegrasyonlara uygun iş modellerini desteklemeliyiz.

Bu çerçevede, Devlet destekleri pandemi sonrası yeni dünya düzeni dinamikleri göz önünde bulundurularak yeniden şekillendirilmeli.

Pandemi döneminde yaşanan daralmanın ihracat ile aşılabileceği konusu gündemdeki en önemli konulardan birisi oldu. Bu kapsamda, aktif ihracatçıların yanı sıra potansiyel ihracatçı firmaların da ihracata yönlendirilmesi için “İlk Adım Destekleri” verilmesi önemli olacaktır.

2011 yılında uygulamaya konulmuş ve yaklaşık 10 yıldır uygulamada olan mevcut devlet yardımlarının Kovid öncesi revize edilmesi ihtiyacı varken bu revizyon Kovid ile birlikte aciliyet kazanmıştır.

Bölgeselleşmenin odağında sektörler yer alıyor, buradan hareketle, sektör odaklı planlamaların yapılması gerekiyor.

Yeni normalde talep modelleri değişiyor. Değerler üzerinden ilişkilerin tesis edileceği fiyatın belirleyiciliğinin azalacağı bir dönem başlıyor. Değerlere dayanan işbirlikleri ortaya çıkacak. Hazırlanmamız lazım.

Öncelikle, e-ticaret açısından iki farklı destek mekanizması uygulanması gerektiğini düşünüyorum. e-İhracat açısından lojistik merkezler destekli yeni iş modelleri desteklenmesinin gerektiğini görüyoruz.

Yeni pazarlara ve potansiyel iş ortaklarına ulaşmak içinse işletmeler arası ticaretin geliştirilmesine katkı sağlayan B2B Platform modelinin ayrıca ele alınarak desteklenmesini önemli görüyorum.

Yeni dönemde desteklerin hibrid faaliyetlere entegre olması ve dış ticaretin dijital iş yapma yöntemlerini benimseyeceği odağına alması çok önemli.

Özetle, yeni desteklerin iş modelleri üzerine kurgulanması yeni dünya düzenine adaptasyon açısından önemli olacak.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ