Ümit Özdağ seninki şişelik değil, fıçılık herhalde?

Ümit Özdağ seninki şişelik değil, fıçılık herhalde?

Ümit Özdağ seninki şişelik değil, fıçılık herhalde?

(Yıldıray ÇİÇEK)

          Daha önce de belirtmiştim, kendisinin bana “Türkiye’nin en iyi polemik yazarısın, senin Türkiye genelinde daha çok okunman lazım” diyerek, Ortadoğu gazetesinden Yeniçağ gazetesine transfer teklifi olmuştu.

Ben, kendisi için de çok polemik ve maske düşüren yazılar yazdım. Hatta o yazıları toplasam bir kitap çıkacak boyuta gelmiştir. Ben de kendisine bir tarif yapayım.

          “Ümit Özdağ, sen Türkiye’nin en iyi ‘cambaza bak cambaza’ oynayanı, manipülasyoncusu, vefasızı, nankörü, karanlık odaların politika planlayıcısı, siyasetin en sinsi adamısın…” dersem, tarifi az ama net yapmış olurum. Tarifini az yaptık ama bu kişinin adı Ümit Özdağ desek, siz daha fazla tarifler yaparsınız. Ajandasındaki yol haritasını kim veriyor tam olarak bilmiyoruz. Ama deşifre edilmesi gereken yönleri olduğuna kesinlikle inanıyoruz.

2003-2004 yılları arasında MHP ve Ülkücü Hareket’te fiziken görünür olmaya başladı. Tam da “Acele işe şeytan karışır” atasözündeki gibi, görünür görünmez hemen MHP Genel Başkan adayı olmak için kapalı kapılar ardında planlara, sinsi propagandalara başladı.

Ergenekon davasında yargılanan ve tutuklanan Veli Küçük’ün ortaya çıkan telefon görüşmelerinde yapılan tüm planların, Ümit Özdağ’ın MHP Genel Başkanı yapılması üzerine olduğunu göreceksiniz.

Veli Küçük mahkemede verdiği ifadesinde “Ümit Özdağ’ın aile dostu olduğunu, Ümit Özdağ’ın daha önceden MHP içerisinde bir faaliyeti olmadığını, 2004 yılındaki görüşmenin yapıldığı tarihlerde Ümit Özdağ’ı siyasi arenada iyi bir yerde görmek istediklerini, bu nedenle Ümit Özdağ’ın Milliyetçi Hareket Partisi içinde etkin olmasını arzuladığını, bu konuda telefon görüşmesinde isimleri geçen tüm gazetecilerle görüşerek destek olmalarını istediğini, Ümit Özdağ’ın MHP’nin genel başkanı olması için çalışmasının tek sebebinin Ümit Özdağ’ın yönetime girmesini arzulaması” olduğunu beyan etmiştir.

Veli Küçük bir telefon görüşmesinde aynen “BEN DEVLET BAHÇELİ’NİN YERİNE ÜMİT’İ GETİRCEM DİYE ŞEY YAPIYORUM ÜMİT’TE HEVESLİ BU İŞE”  cümlesini kuruyordu. İlginçtir, Veli Küçük ve onunla oturan- kalkan herkes Ergenekon davasından hapis yatarken, bu Ümit Özdağ bunlarla her toplantıda başköşede iken, onlarla her plan içindeyken ona dokunan olmamıştır. Oysa emekli komutan Veli Küçük “Ben evet dedim mi, Ümit hayır demez yani…” diyerek Ümit Özdağ’ın kendisinin adeta hizmet eri olduğunu ifade ediyordu. Ümit Özdağ’ın Veli Küçük’le başlattığı MHP üzerindeki hesapları hiç bitmedi. MHP kendisine parti içinde hizmet etme alanı açmış olsa da hep nankör davranmış ve hançerleyen olmuştu. Akrebin doğası dedikleri karakter, Ümit Özdağ’da hayat buluyordu. MHP’de MYK üyesi, milletvekili, genel başkan yardımcısı görevlerine dahi getirilse de o hep gizli ajandasına göre hareket etti. MHP temkinli ama komplekssiz  bir şekilde ona alan açsa da, o hep hançeri nasıl saplayacağını hesap etmiştir. Son hançeri de MHP’deki görevlerinden istifa ederek sözde muhaliflerin arasına katılmış ve daha sonra da Meral Akşener’in kurduğu İP isimli partide kurucu üye, genel başkan yardımcısı, milletvekili olmuştur.

MHP’den ayrılırken, AKP ile yakınlaşmayı bir suçlama olarak gösteren Ümit Özdağ’ın, kendi gittiği yeni oluşumun CHP-HDP yakınlığından çok mutlu olduğu görülmektedir. Barajı aşamayan partisi, CHP sayesinde milletvekili çıkarmıştır. Ümit Özdağ da onlardan biridir.

MHP’den ihraç edildikten sonra ve İP isimli parti kurulmadan önce de CHP Genel Merkezi’ne adeta kamp kurmuştu. Sürekli Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüşmeler yapıyordu. Sürekli MHP’nin AKP ile olan yakınlaşmasını sorgulayan Ümit Özdağ’ın, CHP’nin PKK ve HDP ile yakınlaşmasına dair hiç sorgulama yaptığını gören ve duyan var mı?

Alın işte son yerel seçimlerde CHP-HDP ve Ümit Özdağ’ın partisi İP, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de, Adana’da ve birçok yerde ittifak yaptı. Ümit Özdağ bir gün rahatsız oldu mu? Asla olmadı.

Hatta İstanbul’da PKK-HDP sevdalısı Canan Kaftancıoğlu ile “omuz omuza yoldaş” misali, CHP’ye oy toplama programlarına katılıyordu. Manevi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, resmi lideri Meral Akşener’in, yoldaşı Canan Kaftancıoğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’nun, Tunç Soyer’in gayrimilli eylem ve söylemlerine bir gün olsun eleştiri getirememiş bu adamın tek derdi, AKP ve MHP’dir.

İP’ini tutanlardan mı, gizli ajandasından mı, görevlendirilmiş halinden mi bilinmez, Türk devletinin yaptığı çeşitli operasyonlarda ortaya çıkıp, sürekli tarifindeki gibi “hileli yönlendirme” yapıyor, “cambaza bak oynuyor ve atılan adımları “sulandırmaya” çalışıyor.

Bunu Türk devletinin yaptığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonu’nda çok denedi.

Fırat Kalkanı Harekâtı’nda “Türk askerleri Suriye sınırları içinde aç, susuz haldeler, giymeye giyecek, yemeye yiyecek, banyo yapmaya yer bulamıyorlar” diyerek, Türk ordusunu adeta düşmanları karşısında aciz göstermeye çalışmıştı. TSK o günlerde “Bir kısım çok da iyi niyet taşımayan ferdi girişimleri dikkate alarak yapılan haberler, bizden önce halkımızı üzmektedir. Devlet bütün gücünü o bölgeye cömertçe seferber etmektedir” açıklaması yaparak adeta Ümit Özdağ’ı fırçalamıştı.

Sonra, Zeytin Dalı Operasyonu’nda ortaya çıkmış ve “Afrin’i almak için ne verdiniz sorusunun sorulması gerekiyor” kara propagandasını yapmıştı. 4600 YPG’li teröristin öldürüldüğü ve Afrin’e huzur getiren operasyonda kime, ne verilmiş oldu? 4600 YPG’li terörist öldürülerek sadece CHP’ye üzüntü verilmiştir. CHP, HDP ve partisi İP, bu operasyona karşıydı ve aklınca onların düşüncelerini böyle propagandalarla güçlendirmeye çalışıyordu. Çok böyükkkkk Türk milliyetçisi olduğu söylenen Ümit Özdağ, Türk ordusunun operasyonunu sulandırıyordu ama terör örgütü YPG ve PYD’ye de aşk derecesinde sahip çıkan CHP’ye çıtını çıkaramıyordu.

Geçen günlerde de, İdlib meselesini sulandırmak için ekranlardaydı. Bu durumu fark eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın sosyal medyadan bu haline suçüstü yapmış ve “İdlib’de Türk askeri büyük bir beka mücadelesi ve şehitler verirken televizyon ekranlarına çıkıp provokasyon yapan, toplumu kaos ve infiale sevk etmeye, Türkiye düşmanlarının lehine algı operasyonu düzenlemeye yeltenen Ümit Özdağ’ın gerçek yüzünü gösterme zamanı geldi” paylaşımını yapmış ve Ümit Özdağ’ın ilişkilerine yönelik oldukça çarpıcı şeyler söylemişti. Onun ABD-İsrail ilişkilerine, kripto FETÖ destekçisi olduğuna, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olabileceğine dair iddiaları herkesin hafızasında sorgulama alanı açabilecek iddialar olmuştur. FETÖ’cü Emre Uslu’ya çıkardığı dergide yazı yazdıracak kadar olan yakınlığı ve Mümtazer Türköne’nin evindeki kapının arkasına görünmemek için saklanmaya çalışması bu şüpheleri hep canlı tutmuştur.

MHP’de genel başkan yardımcısı iken şahitlerin huzurunda bana “ Devlet Bey 2004 yılında bana bir oda, bir makam verse muhalif olmazdım” demesi ve 15 dakika sonra “Türkiye’de farklı şeyler oluyor, olacak” demesi ve bu diyalogdan 2 hafta sonra MHP’den istifa ederek arkasına bakmadan çekip gitmesi, 15 Temmuz’u bunlar sayesinde biliyor muydu şüphesini bende de doğurmuştur. Çünkü en büyük makamı ve odayı almış bir adam, neden yeniden muhalif olmuş ve MHP’de hep büyük hesaplar yaparken, niye arkasına bakmadan kaçıp gitmiştir? Ve Fethullah Gülen’e büyük sevgisiyle bilinen Meral Akşener’in kurduğu partide görev almıştır? MHP’ye yönelik yaptığı eleştirilerin hepsi şimdi kendi partisinde yaşanırken, Polyannacılık oynaması bir tesadüf müdür?

Partisinin HDP ittifakına susan, genel başkanı Meral Akşener’in “HDP, Kürt siyasal hareketinin temsilcisidir” sözüne bön bön bakan, ittifak ortakları CHP’nin PKK’nın siyasi kampı haline gelmesi karşısında üç maymunu oynayan Ümit Özdağ tamamen açığa düşmüştür.

Fakat ya kendinin farkında değil, ya da rolünü İYİ oynamak adına hâlâ artistlik peşindedir. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın ciddi suçlama ve tespitlerinin o gün canlı yayında kendine sorulmasına “İçki şişede durduğu gibi durmuyor” diyerek hem iftirayla, hem saygısızca cevap vermiştir. Biz Ümit Özdağ’ın özel hayatı hakkında söylenenler üzerinden yaptıklarını değerlendirecek olsaydık, Ümit Özdağ evinin yolunu bulamazdı. O yüzden olayın ciddiyetini kavramalı ve iftiralı içki şişesi muhabbetini dilinden düşürmelidir. Ümit Özdağ’ın bu üslubunu kullanan 2-3 müptezel daha vardır. Ne zaman köşeye sıkışsa aynı gevşekliği göstermektedirler. Ne oluyor bu cümleyi kurunca, gerçekler ortadan mı kalkıyor? İçki sizin midelerinize girince şişede durduğu gibi mi duruyor?

Yoksa siz içmeden sarhoş olduğunuz için mi HDP ile ittifaka ses çıkarmadınız? Yoksa içtiniz de şişede durduğu gibi durmadığından dolayı mı HDP ile yol yürüyorsunuz?

HDP’yi “Kürtlerin siyasi temsilcisi” yaptığınıza göre sadece şişelik değil sizdeki hadise!

Ümit Özdağ seçimlerden sonra “Galiplerden birisi de hiç şüphesiz Selahattin Demirtaş’tır. Selahattin Demirtaş, Öcalan’ı yendi” diyerek, zaten sadece şişelik olmadığını göstermişti.

          “Batıda CHP ve İYİ Parti adaylarını destekleyeceğiz”, “Bugün için, Sn. İmamoğlu’nun söyleminin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü biz birlikte güzeliz.” ve “Sn. Öcalan’ın demokratikleşme ve barış için alacağı her türlü inisiyatifin yanında olacağımdan, başarısı için samimi çaba sarf edeceğimden kimsenin kuşkusu olmasın“ diyen terörist Demirtaş kazandıysa, terör örgütü PKK ve siyasi yaltakçısı HDP kazanmış olmuyor mu?

Senin ki, şişe değil, büyük bir fıçı herhalde Ümit Özdağ?

Ümit Özdağ her yönüyle şüpheli bir şahıstır. Gizli ajandasını hangi güçler yazıp eline veriyorsa ortaya çıkarılmalıdır. Böylelikle Türkiye’de şeytani plan ve propaganda yapanların bir sacayağı çökertilecektir. Hem Ergenekoncu denilenlerle, hem FETÖ’cülerle aynı anda iyi olan, PKK’nın partisi HDP ile de aynı hedeflere hizmet etmek için buluşan birinin mutlaka gizli bir ajandası vardır. MHP kurtuldu, Türkiye’nin de bu adamdan kurtulması gerekiyor.

 

 

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ