TÜRK ÇAĞI

TÜRK ÇAĞI

TÜRK ÇAĞI

 

“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”

Mustafa Kemal Atatürk’ü kadına verdiği önem yüzünden sevmezler…

Atatürk, ülkenin yükselmesini, ailenin temeli olan “Kadın”a bağlamış ve geleceğin, bilgili, kültürlü annelerin yetiştireceği nesillerle şekillenmesini istemiştir…

*

Bizim her alanda güçlenmemizin önünü açan Atatürk‘ün istediğini yaptık mı?

Ona olan borcumuzu ödedik mi peki?

Biz kadınlar Atatürk‘ü topluma sevdirmek için ne yaptık?

Kadın olarak üzerimize düşeni tam manasıyla yerine getirdik mi?

Her şeyi hazır bulup tüketmeye yönelik gelişen karakterimizle Atatürk‘ü her işimize gelen yerde kullandık ama onun fikirlerini uygulayıp üzerine koyucu yeni bir şey geliştiremedik…

*

Çocuklar 0-6 yaş arası, sonrada okul destekli 12 yaşına kadar temel eğitimlerini evde alırlar…

Psikologların açıklamalarına bakarsak temel eğitimin hayat boyu karakter oluşumunda en önemli etken olduğunu biliyoruz…

Peki bu kadar yobaz, karaktersiz, katil, hırsız, dolandırıcı, toplumu her alanda sömüren tipler hangi annelerin elinde eğitim gördü…

Türk toplumu, Türk geleneklerinden, özünden koptu…

Ahilik geleneği kalmadı…

Kadının Türk kültüründe olan saygılı, ahlaklı evde çocuk yetiştirme usulleri modern hayatın (Amerikan kültürünün) çarklarında öğütüldü…

Nesiller teknolojik ilerlemenin karşısında donanımsız kaldı…

Çünkü Anneler, Cumhuriyet ile bulduğu kazanımlar ile şahsiyetini yoğurmak ve geliştirmek yerine çay partilerine, kadın günlerine, televizyonlara, sokaklara, kafeteryalara, AVM’lere kendini attı…

Bir kısmı da pompalanan yeni dünya gereklerine ulaşmak için uzun saatler çalışmak zorunda kaldı…

*

0-6 yaş arası anne bakımında olmayan çocuklardan ne bekleyebilirdik?

Ya, kendini yetiştiremeyen annelerin elinde yetişen çocuklardan ne bekleyecektik?

Cumhuriyeti sadece kıyafet ve özgür yaşamak anlamına indirgeyen CHP’ li kadınların karşısında kemikleşen ve eve kapatılan, erkek egemen baskı altında sadece kocasının, abisinin eğitim tedrisatından geçen iki kutup arasında kendini cahil bırakmış kadınlar…

Çağdaş kent yaşamına ayak uyduramayan Anadolu’dan, Doğu’dan gelen kadın eve kapandı/kapatıldı…

Bu ebeveynler kent yaşamının ürkütücülüğünden tarikatlara girerek korunacaklarını zannettiler…

Çocuklar kentli oldu, nesil arasında uçurum açıldı…

Bir kısım yoksul aile bakamayacağı kadar çocuk yaptığı için evlerine kadar gelen sahtekar din bezirganlarına çocuklarını emanet etti…

*

Atatürk 57 yaşında, savaşlar yeni bitmişken, tam Türk Milletinin gelişmesine yön vereceği olgunluğunun en verimli çağında hayatını kaybetti…

15 yılda, savaştan çıkmış yoksul bir milletten, kendi kendine yeten bir halka bizi dönüştürdü…

Çok yoğun çalışmanın ürünü olabilecek eserler bırakarak 10 Kasım sabahı 9.05’de ebediyete göçtü…

Oysa hepimizin aklından geçen, “Bir 30 sene daha sağlıklı olabilseydi şu anda Dünya’da gelişmişlik açısından acaba nerede olurduk? “ Değil mi?

Onu kötüleyenlerin hayalinde bile kuramayacağı devrimleri gerçekleştirdi…

Gram beyni olmayanların iftiralarına bizler çok uzun yıllar sessiz kaldık, görmedik, uyuduk, uyutulduk…

Sinsi bir şekilde her yere sızan cehalet ürünü merdiven altı din öğretileriyle, Atatürk’e duyduğumuz saygı ve sevgiyi yıllarca putlaştırmak şeklinde lanse ettiler…

1938’den sonra eğitimin içine sızan Masonlar Türk halkına ne verebilirdi?

Atatürk’ten soğutmak için herşey yapıldı…

Bizim gibi bilinçli olanların çelik gibi iradesi vardı ama ya diğerleri…

Atatürkçülük CHP’ nin tekeline bırakıldı…

CHP eliyle Atatürkçü’ lük diye soslanarak  yılda bir kaç  kez düzenlenen anma töreninden başka Türk gençliğine ne öğretildi?

Bilinçli yürütülen yanlı politikalar ile cahil bırakılmış bir kesim, din taciri tarikatlara yönlendirildi…

Atatürk‘ü doğru anlamasını nasıl bunlardan bekleyemezseniz, sadece şekilcilikle Atatürk‘çü olacağını zanneden zihniyetten de bir şey bekleyemeyiz…

Bugün geldiğimiz durum ortada…

Biz milliyetçiler, cahil yobazlarla modern yobazların arasına sıkışmış, Atatürk‘ün kurduğu “Cumhuriyet felsefesi”nin katledilişini izliyoruz…

*

Atatürkçü’lük, CHP sultasından çıkartılmalı…

Hükümet, anma günlerinin saygı duruşu ve gösteriş olarak bir yerlere çelenk bırakmanın ötesinde olduğunu ilkokullarda daha aşılamaya başlamalı…

Okullarda, gruplar halinde zorunlu her öğrenciyi mutlaka bir kez ücretsiz Anıtkabir’e götürmeliler…

İlkokuldan itibaren, Atatürk’ün hayatını, gençlerden ne beklediğini yani “Cumhuriyetin Felsefesini” anlatacak profosyonel kişiler okula davet edilip ayda bir sınıflara misafir edilmeli…

Matematik gibi ciddi derslerin yoğunluğu son sınıflara bırakılmalı, iyi insan olmanın gerekleri olan ahlak ve üretime dayalı proje geliştirmeye yönelik sosyal dersler temel olmalı…

Din o yaşlarda ailelerin özelinde yaşanmalı, ağır din derslerinden çok güzel ahlak üzerine yoğunlaşmalı…

Din dersine geçildiğinde Ahmet Yasevi, Maturidik, Ahilik, Türk’ün İslam’ı yüceltici bakış açısıyla vahabiliğin sebep olduğu İslam’da korkutuculuk terkedilerek dini eğitimler verilmeli…

Zaman çok hızlı, çağ fikrimizi ortaya koyacağımız “Türk Çağı”…

Uzayı, Atatürk 20.yüzyılda Türk Milletine hedef göstermişti. 21.yüzyılda bugün kaç arpa boyu yol gittik, herkes şapkayı önüne koysun ve artık sorumluluk alsın…

Hiç bir millet tembellikle, bananecilikle atılımlar yapamaz…

Atatürk’e yakışacak nesil olmak için tek yol var…

Çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız…

Zekanın başarı için yeterli olmadığını, çalışmanın sıradan zekada bir insanı bile başarıya götüreceğini gençlere anlatmalıyız…

Her gencin bir ülküsü, ideali olmalı…

“Ya devlet ülkücüleşecek, ya ülkücüler devletleşecek.“

Bıçak kemiğe dayandı…

Başaracağız, başaracağız, başaracağız…

Cennet mekan Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhu şad olsun…

 

LEYLA DÜZEL

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ