Teminatımız kendi gücümüzdür (Orhan KARATAŞ)

Sıtkı Şeremetli

Teminatımız kendi gücümüzdür

(Orhan KARATAŞ)

Diplomasinin değişmez bir kuralı vardır. Masada elinizin güçlü olabilmesi için arkanızda mutlaka caydırıcı bir gücünüzün olması gerekir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin göz bebeğidir ve tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de gerektiğinde neler yapabileceğini dosta-düşmana çok net şekilde göstermiştir. Rusya ile varılan Soçi mutabakatının da, ABD’nin kıvırmalarının da altında Barış Pınarı Harekâtı’nda elde edilen üstün başarılar vardır. Türk milletinin sabrının tükendiğini, Türk ordusunun şakasının olmadığını, varlığımız ve geleceğimiz için neler yapabileceğimizi net şekilde ortaya koyduk. Buna bir de hükümetin kararlılığı, doğru ve isabetli diplomasi eklenince gerisi kendiliğinden geldi.

PKK BİR PROJEDİR

PKK denilen ihanet çetesi, bir projedir. Türkiye’nin enerjisini tüketmek, angaje tutmak ve kirli hesapları hayata geçirmek için yıllardır bu kanlı örgütü kullanıyorlar. İçeride yapılan yanlışların da buna eklenmesi ile birlikte uzun yıllardır bu bela ile uğraşmak zorunda kaldık. Yıllar önce neyi savunduysak, bugün de aynı noktayız. Her zaman kim ne söylediğine bakmadan, terörle kararlı ve tavizsiz bir mücadele verilmesi gerektiğini, bunun yapılması durumunda kısa zamanda bu katil sürüsünün yok edileceğini yazdık ve söyledik. Sonunda bu noktaya gelindi. Dağlardaki ve şehirlerdeki katiller bulundukları yerlerden sökülüp atılırken, siyasi uzantılarına da en küçük bir taviz verilmedi. Bugün çok şükür içerideki terörü bitme noktasına getirdik.

BÖYLE DEVAM EDEMEZDİK

Terörün dışarıdaki uzantıları için de aynı kararlılığın gösterilmesi gerekiyordu. Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesine bağlı olarak, dünyada en ağır bedeli ödeyen ülke olmak zorunda kaldık. Esad ve terör örgütlerinin zulmünden kaçıp gelen mültecilerin ağır yükünü yıllardır taşıyoruz. Böyle devam edemezdik. Yapılacak olan belliydi. Bizi tehdit eden, meydan okuyan, sınırlarımızda bir terör devleti kurmaya yeltenen, her kim olursa olsun mutlaka anasından doğduğuna pişman edilmeliydi. Bu katil sürüsünün arkasında duran, kullanan, silahlandıran ve üzerimize salanlara da, artık daha fazla sessiz kalamazdık.

KAHRAMAN ORDUMUZ GEREĞİNİ YAPTI

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ne yapabileceğimizi bütün dünyaya göstermiştik. Önemli olan bunun devam ettirilmesiydi. Fırat’ın doğusunda da aynı temizliğin yapılması gerekiyordu. ABD’nin oyalamaları ile çok vakit kaybettik, ama sonunda harekete geçtik. Bütün dünya karşımızdaydı, ama bunların fayda etmeyeceğini biliyorduk. “Haklı olan, uluslararası hukuka uyan taraf Türkiye’dir ve bu şartlarda itiraz edenlerin bize karşı yapabileceği hiçbir şeyin olmadığını” haftalarca anlattık. Eninde sonunda bizim şartlarımızı kabul etmek zorunda kalacaklarını iddia ettik. Kahraman ordumuz, kısa zamanda girilmez denilen yerlere girdi, aşılmaz denilen engelleri aştı ve güvenli bölge tesis etmekte ne kadar kararlı olduğumuzu bütün dünyaya açık şekilde gösterdi.

ŞARTLARIMIZI KABUL ETTİLER

Barış Pınarı Harekâtı’nın başlaması ile birlikte bizden harekâtın durdurulması, diplomasinin kullanılması istendi. İşte işin en kritik noktası burasıdır. Biz de şehit vermek istemeyiz, ancak şartları biz belirleriz. Masaya kendi taleplerimizi kabul ettirmek için oturduk. Güvenli bölge dışında hiçbir şarta ve plana onay vermeyeceğimizi bilerek karşımıza geçtiler. Nitekim, ABD ile yapılan görüşmelerde PKK ve diğer unsurları olan YPG ve PYD’nin terör örgütleri olduğu kabul edilmiş, Türkiye’nin güvenli bölge şartlarına uyulmuş ve gereğinin yapılacağına söz verilmiştir. Soçi’de Rusya ile yapılan görüşmeden sonra da aynı şartlar kabul edilmiştir. Bu iki anlaşmada da istediğimizi masada almış durumdayız. Ancak, elbette her şey bitmiş değildir. Verilen sözlerin ne kadar tutulacağı hayati önemdedir. Türkiye, bu konuda haklı ve çok doğru olarak kapıyı açık bırakmış, mutabakata uyulmaması, 444 kilometre uzunluğunda, 32 kilometre derinliğindeki Suriye sınırımızdan terör unsurları tamamen çekilmezse, harekâtın kaldığı yerden, daha da güçlü bir şekilde devam edeceğini kabul ettirmiştir.

NEREDE ANLAŞTIK?

Ayrıntılar için çok şey söylenebilir. Ancak, kesin olan şudur: PKK ve PYD-YPG’nin aynı terör örgütü olduğunu artık herkes kabul etmiştir. “Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlıyoruz” gibi göstermelik lafların altının mutlaka doldurulması gerektiği anlaşılmış ve onaylanmıştır. Suriye sınırımızda terör unsurlarına hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimiz, teminat altına alınmıştır. Güvenli bölgede kontrol bizdedir. Bütün bunlara bağlı olarak Suriye’nin toprak bütünlüğü öne çıkmıştır. Misafirimiz olan Suriyelilerin geri dönüşleri için bir alan açılmış, büyük bir imkân doğmuştur. Çok daha önemlisi, sınırlarımızın hemen dibinde bir terör devleti kurma hayalleri tamamen yok edilirken, bölücü terör unsurlarına hiçbir şart altında hayat hakkı tanımayacağımızı hem bütün dünyaya gösterdik, hem gereğini yaptık, hem de onayını aldık.

SABIRLA BEKLEYECEĞİZ

Şimdi yapılacak olan bellidir ve Sayın Cumhurbaşkanı ve diğer hükümet üyeleri de haklı ve doğru olarak aynı şeyi söylüyorlar: Verilen sözlerin hayata geçirilmesini büyük bir sabır ve dikkatle bekleyeceğiz. Ancak, hem ABD, hem de Rusya ile varılan mutabakata uyulmaması durumunda ne yapacağımızı artık herkes çok iyi biliyor. Teminatımız ne muhataplarımızın verdikleri sözler, ne de varılan mutabakatlardır. Teminatımız kendi gücümüz ve kararlılığımızdır ki, bundan zerre kadar bir taviz verilemez.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ