Suriyeliler için güvenli bölge ve YPG’ci muhalefet

Sıtkı Şeremetli

Suriyeliler için güvenli bölge ve YPG’ci muhalefet

Suriyeliler ve Afganlar meselesi şu an Türkiye’de en çok tartışılan konu… Televizyonlardaki tartışma programları, gazete haberleri ve köşe yazıları, sosyal medya paylaşımları, siyasilerin değerlendirmeleri genellikle bu konu üzerine yoğunlaşmış durumdadır.

Suriyeliler ve Afganlar konusu bir mesele mi? Evet mesele…

Bunun çözümünü de elbette hükümet bulacaktır. Bu konu gerçekten toplumsal ve sosyal olarak Türkiye’yi her türlü provokasyona hazır hale getirilmiştir. Bazı mahallelerde Gettolaşan Suriyelilerin ve Afganların başıboşluluğu, dengesizliği birçok adli olaya sebebiyet vermekte, bunun karşılığında toplumsal tepki gösterilmektedir. Ama araya anında provokatörler dadanmaktadır. Altındağ’da yaşananlar buna çok büyük örnek olmuştur. Çünkü provokatörlerin en sevdiği ortam böyle bir ortamdır. Altındağ’da yaşananlar olaylarda 76 kişi gözaltına alınıyor, bunun 38’i sabıkalı çıkıyor. Aynı akşam o olaylar esnasında yaşanan yağma ve hırsızlık olayları da konunun değişik boyutudur. Suriyelilerin evladımız Emirhan Yalçın’ı öldürmesi bir alçaklık olduğu gibi, sözde bu olaya tepki için çıkarılan olaylarda 5-6 yaşlarındaki küçük Suriyeli çocuklara saldırılması da ayrı bir alçaklık olmuştur. Masuma ve mazluma saldırmak Türk’ün karakterinde olan bir davranış değildir. Suriyeliler konusuna bir çözüm bulunması hususunda ilk günden beri dikkat çeken bir köşe yazarıyım. Ama çözüm bu şekilde olmaz. Irkçı duygularla Suriyelilere saldıran varsa, onlar da unutmamalıdır ki, Suriyeliler için ülkemize gelen birçok Türkmen aile vardır. Kaldı ki, mazlumun, masumun ırkı, etnik kökeni de olmaz.

Türkiye, Suriye’de güvenli bölge oluşturduğu yerlere Suriyelileri taşıyarak toplumsal rahatlatmayı gerçekleştirmelidir. Bu süre içinde de Türkiye’nin neresinde olursa olsun vatandaşlarımıza sosyal rahatsızlık veren Suriyeli, Afganlı kim olursa olsun anında sınır dışı edilmelidir.

Ben, bugün Suriye’de güvenli bölge konusuna ve Türkiye’deki tuhaf siyaset duruşuna değinmek istiyorum. Gerçi bu konuya geçtiğimiz hafta değinmiştim. Ama bu konuya yoğunlaşmakta fayda vardır.

Biliyorsunuz ABD Suriye’de bir Kürdistan parçasını oluşturmak için yıllardır her türlü mücadeleyi veriyor. Suriye’ye müdahale edip, iç karışıklık çıkardığı günden bu yana bu konuda hedeflerine uygun ete-kemiğe bürünür bir manzara çıkarmıştır. ABD bu konuya “devlet politikası” olarak bakmaktadır. Yıllardır hangi başkan gelirse gelsin Irak’tan, İran’dan, Suriye’den ve Türkiye’den toprak parçası alıp sözde büyük Kürdistan’ı kurmak ABD’nin Ortadoğu Bölgesi’ndeki en büyük hedefidir. Kendisine bu bölgede ileri karakol oluşturma peşindedir. Irak işgali sonrası Irak’ın kuzeyinde sözde “Kürdistan Bölge Yönetimi” oluşturarak resmiyet kazandırdı. Türkiye, İran ve Suriye üzerinde de çalışmalarına devam ediyor.

Geçmişte AKP iktidarının da bu konuda bazı doğru olmayan uygulamaları olmuştur. Özellikle Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık süreçlerindeki “Stratejik Derinlik” rezaletlerine bakın bunu çok rahat görürsünüz. Ahmet Davutoğlu’nun AKP ve Başbakanlıktan şutlanmasından sonra Foreign Policy dergisi tarafından “Amerika Ankara’daki adamını kaybetti” sözleriyle yorumlanmasını da “Stratejik Derinlik” rezaletinin tıkanması olarak değerlendirebilirsiniz. Ahmet Davutoğlu’nun Suriye konusunda çok yanlışı ve yanlış yönlendirmesi olmuştur. Bazıları ben bunu dediğim zaman “Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan habersiz mi yaptı Suriye politikasını” diyor. Gelinen noktada terör örgütü PYD ve YPG ile tavizsiz mücadele eden bir Cumhurbaşkanı Erdoğan var ve Ahmet Davutoğlu ise hala aynı yerde duruyor.

Ahmet Davutoğlu ne diyordu: PYD’yi meşru görüyoruz. Meşru gördüğü PYD’nin tüzüğündeki bir madde şudur: “18 yaşını dolduran kişi Önder Apo’nun demokratik uygarlık çizgisine, parti programına ve yönetmeliğine inanır ve yaşamına uygular.”

Ahmet Davutoğlu 2 yıl önce Barzani’nin Bağımsız Kürdistan referandumu için de ne yorum yapmıştı: “Irak’ta eğer Kürtler böyle bir şeye gitmişse yapacağımız yol şuydu; oturup konuşmak, yani dışlamak değil. Türkiye’nin Kürdistan referandumuna karşı söylemi yanlıştı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani’nin referandumunu da engelleyen olmuştu. Yanlıştan dönenle, yanlışında ısrar eden bir olur mu?

Şimdi o Ahmet Davutoğlu Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in has adamı durumunda. Meral Akşener “Ahmet Davutoğlu milletvekili istesin benden, istediği kadar göndereyim” modunda…

Türkiye’deki Suriyeliler konusunu en çok kaşıyan, istismar eden ve provokasyonları tetikleyen partilerin başında da CHP ve İP gelmektedir.

Bu iki partinin en büyük özelliği Suriyeliler konusunda “hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin” duruşunu sergilemesidir. Bunlar hem “Suriyeliler gönderilsin” diyorlar, hem de Türk devletinin Suriye sınır bölgemizde güvenli bölge oluşturma mücadelesine karşı çıkıyorlar.

Türk devleti YPG’lileri bölgeden temizlemese güvenli bölge nasıl oluşacak?

Fırat Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bunun için yapılmadı mı?

CHP hepsinde Türk Ordusu’nun bu operasyonlarına karşı çıkmadı mı?

Özellikle Zeytin Dalı Operasyonuna CHP ve İP HDP’den bile önce şiddetle karşı çıkmadı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu “Afrin’e girilmesine kesinlikle karşıyım” demedi mi?

İP’in o dönem sözcüsü ve Genel Sekreteri Aytun Çıray “Tek adam rejimini kalıcı kılmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyecek ve beka sorunu yaratabilecek Afrin savaş senaryolarına tamamen karşı” açıklamasını yapmadı mı?

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm avanesi “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.” gözüyle terör örgütünü savunup, korurken CHP’nin Suriyeliler konusunda bu kadar provokatörlük içinde olması tuhaf değil mi?

Hadi güvenlik bölgesi oluşturulsun Suriyelileri gönderelim de, sınır bölgesinde hala büyük birçok kenti elinde tutan terör örgütü YPG’ye karşı Türk devletinin yaptığı operasyonlara niye karşı çıkıp, Türk Ordusu karşısında niçin YPG’nin tarafını tutuyorsunuz? YPG’nin silahlarını ABD verdiği için mi? Demek ki artık BOP’un yeni sürüngenleri sizsiniz?

HD(P)KK’nın son 6 yıldır ittifak ortağı siz olduğunuza göre ABD’nin dört parçalı Kürdistan hayali sizin gibi çakma devrimcilere, sahte milliyetçilere kaldı desenize?

CHP ve onun menfaat esiri İP’in Suriyeliler konusunda yaptığı provokasyonlara bu gözle bakarsanız bölgedeki gelişmeleri daha iyi anlarsınız. Suriyeliler konusunda bir başka ilginç konu ise CHP ve İP’in dostu HDP’nin daha sessiz kalması ve hatta Suriyelilerin gönderilmesi konusunda fazla yorum yapmamasıdır. Burada da şöyle bir şüphe oluşuyor. Bu gelen milyonlarca Suriyeli içinde acaba PYD-YPG mensubu kaç kişi vardır? HDP Türkiye içinde onları mı korumaya çalışmaktadır? Çünkü HDP’nin kanlı misyonu Türkiye’de etnik temelli bir fitne yaratarak iç savaş çıkarmak olduğu için daha temkinli davranarak, bir taraftan Türk Ordusu’nun Suriye’de YPG temizliği yapmasına CHP, İP ile beraber karşı çıkıp, diğer yandan Türkiye’deki uyuyan hücrelerini mi korumaya çalışmaktadır? MİT’in bu konuda çok uyanıp ve dikkatli olması gerekmektedir.

Suriye’de güvenli bölge oluşturma mücadelesi veren Türk devletinin, Suriyeliler konusunda Türkiye’deki sosyal ve toplumsal hareketliliği de özenle takip etmesi ve toplumu rahatlatacak çözüm bulması elzemdir.

Provokasyonlara, provokatörlere dikkat edeceğimiz gibi, Suriyeliler ve Afganlar konusunda samimi ve gerçekçi kaygısı olan toplumun hassasiyetleri de dikkate alınmalıdır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ