Süper güç değil, süper terörist

Sıtkı Şeremetli

Süper güç değil, süper terörist

Neredeyse 35 yıldır başımızdaki en büyük bela terördür. Terörün ülkemize ve milletimize maliyetini rakamlarla ortaya koyduğumuz zaman gördüğümüz şudur: Asker ve polis, 8 bin 500 güvenlik mensubumuzu şehit verdik. 6 bin de sivil şehidimiz var. Buna karşılık 44 bin terörist yok edilmiştir. Maddi kaybımız 2 trilyon doları buluyor. Bu belayla uğraşmıyor olsaydık, her durumda bugünden çok daha iyi bir noktada olacağımız muhakkaktı. Sadece bu ölçü bile terörün neden başımıza musallat edildiğini anlamaya da, anlatmaya da yeterlidir. Kaldı ki, bölücü terörün asıl hedefi ülkemizin varlığı ve birliğidir.

BU CÜRETİ NEREDEN BULUYORLAR?

Çok şükür bugüne kadar bu kanlı ve karanlık emellere geçit vermedik. Her ne pahasına olursa olsun, bölünmez bütünlüğümüzü koruyoruz ve bundan asla bir taviz verilemez. Kaldı ki, bu kanlı belayı defetmek konusunda büyük mesafe alınmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimiz güzel ülkemizin her yerinde huzuru sağlamış, bu kanlı katillere nerede olurlarsa olsunlar akıbetlerinin inlerine gömülmek olduğunu göstermişlerdir. Cevap arayan soru şudur: Karşımızdaki çapulcu sürüsü bu cüreti nereden buluyor? Bu kadar kayıp vermesine rağmen bu kanlı örgüt nasıl varlığını sürdürebiliyor? Bu soruların cevabı aslında herkes tarafından biliniyor. Bugün dünyanın herhangi bir yerindeki istikrarsızlığın da, ülkemizi hedef alan PKK ve FETÖ başta olmak üzere bütün terör örgütlerinin de bu kadar ileri gidebilmesinin ve hayatiyetini sürdürebilmesinin sebebi önce ABD’dir. Bu kanlı düzenden beslenen diğer Batı ülkelerini de ABD’ye dâhil etmek gerekiyor.

SÜPER TERÖR ÜRETİCİSİ

ABD, soğuk savaş döneminden sonra da dünyanın jandarması olma iddiasını sürdürmek istemektedir. Gelinen noktada ne kadar süper güç olduğu tartışılır ama süper bir terör destekçisi ve üreticisi olduğu kesindir. Bugün dünyada, ABD istihbaratının kontrolü dışında hiçbir terör örgütü yoktur. DEAŞ’ı üreten ve piyasaya salan da ABD’dir, PKK’yı başımıza musallat eden de aynı adrestir. FETÖ net olarak bir Amerikan projesi olarak tedavüle sokulmuştur. PYD’si, YPG’si, El Nusra’sı El Kaide’si, aklınıza gelen ne kadar terör örgütü varsa, istisnasız tamamı ABD mamulüdür. Planlayan, örgütleyen, silah veren, piyasaya süren, eylem yaptıran hep aynı adrestir. Kaldı ki, bunu artık gizleme gereği bile duymuyorlar. PKK, Suriye’deki uzantıları ile birlikte açık ve net şekilde ABD’nin arka bahçesine dönüşmüştür. Bu kanlı örgüt üzerinden bir terör devletçiği kurdurma çabası içinde olduklarını saklamıyorlar. DEAŞ’ı sahaya sürdüler, kullandılar, işleri bitince de otobüslere doldurup götürdüler ve geri çekip yedeğe aldılar. FETÖ bugün hâlâ varlığını sürdürebiliyorsa, bunun sebebi ABD’ye yuvalanmış olmasıdır.

BİZİM DE BİR HESABIMIZ VAR

Zulüm ile abat olanın, akıbeti berbat olurmuş. ABD bir zulüm ve terör devletidir. Er ya da geç akıbetinin berbat olması kaçınılmazdır. Kan ve gözyaşı üzerine kurulmuş bir yapının kalıcı olması, uzun süre ayakta kalması mümkün değildir. En azından dileğimiz, beklentimiz, hatta duamız bu yöndedir. Ancak, elbette ki kenara çekilip ABD’nin akıbetini veya insafını beklemeyeceğiz. Onların bir hesabı varsa, bizim de bu kanlı hesabı bozmak gibi bir kararlılığımız var. Nitekim, gereğini yapıyoruz. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtları ABD ve diğer kan emicilere rağmen yapıldı. İtirazları işe yaramayınca iş birliğine giriyormuş gibi göründüler fakat verdikleri hiçbir sözü tutmayarak, kalleşliklerine yeni halkalar eklediler.

ZİLLET, TERÖRÜN HAMİSİ

Ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Türkiye başına musallat edilen terör belasını büyük ölçüde söküp atmıştır. Eli silahlı katillerin yanında, boynu kravatlı teröristleri de hukuk önüne çıkarmakta kararlıdır. HDP için açılan kapatma davası bir dönüm noktasıdır. Burada önemli olan ve asıl üzerinde durulması gereken nokta, zilleti oluşturanların tutarsızlığı ve ikiyüzlülüğüdür. Ne acıdır ki, bugün Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinin sahibi ABD ve diğer Batı ülkeleri ise içerideki hamisi de zilleti oluşturan partilerdir. Milletten alamadıkları iktidarı sokaklarda, terörde, salgın hastalıklarda, doğal felaketlerde ve dışarıdaki ağababalarında arayan bir anlayıştan söz ediyoruz.

AŞILMAZ BARİYER

Bu tablo aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın önemini ve anlamını da daha net ortaya koyuyor. Hiçbir pazarlığa, hiçbir menfaate dayalı olmayan, tamamen ülkenin varlığını ve birliğini önceliğine alan Cumhur İttifakı, bu ülkenin büyük şansı, en büyük teminatıdır. Sadece Türk ve Türkiye düşmanlarının değil, aynı zamanda zilletin önünü kesmek için planlanmış ve hayata geçirilmiş büyük ve aşılmaz bir bariyerdir. Onun için Cumhur İttifakı’ndan bu kadar çok rahatsız oluyor, bu kadar çok saldırıyorlar. Sonuçta herkes varlık sebebinin gereğini yerine getiriyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ