RÜMEYSA VE NEFSİ MÜDAFAA (Ramazan KARACA)

Sıtkı Şeremetli

GÜNLERİN GETİRDİĞİ
RÜMEYSA VE
NEFSİ MÜDAFAA
(Ramazan KARACA)
Gündem o kadar yoğun ki geçtiğimiz hafta içinde yer alan bir haber ve çok acı bir hikâyesi olan Rümüysa’nın dramı üzerinde yeteri kadar durulamadı. Evet, bütün yerel ve yaygın basın haberi yaptı ve yaşanan acı hikâyeyi herkes öğrendi ama bence bu dramın üzerinde daha da durmak gerekiyor.
Çünkü böylesi toplum vicdanını yaralayan olaylar kolay kolay unutulmamalı ve kamuoyu bu konuda duyarlılığını devam ettirmeli…
Yaşanan dram hiçbir annenin-babanın evladında yaşamasını istemeyeceği kadar üzücü…Hiçbir kadın da böylesi bir acıyı, zulmü ve hatta işkenceyi yaşamak zorunda kalmamalı. Normal düşünen, Allah korkusu olan, vicdanı olan, kısacası insan olan bir erkeğin yapamayacağı kadar üzücü ve bir o kadar da düşündürücü bir olay…
İnsanın aklı almıyor ve bir an empati yaptığında bile Allah korusun denebilecek bir olayda gelinen nokta maalesef; şizofren olduğu tahmin edilen bir kocanın adım adım uyguladığı suçlar zincirinin tezahürü, yani neticesi…
O gün son ana gelinceye kadar yaşadıkları, birikimleri ve kocası Murat Aydın’ın pompalı tüfekle eşi Rümeysa Aydın tarafından öldürülmesi haberi gündeme bomba gibi düşüyor…
“Karesi ilçesinin kırsal Ziyaretli Mahallesi’nde oturan 2 çocuk annesi Rümeysa Aydın, kendisine sürekli şiddet uyguladığını ve cinsel istismarda bulunarak, ölümle tehdit ettiğini ileri sürdüğü eşi Murat Aydın’ı, 13 Ağustos günü yaşanan tartışmada av tüfeğiyle vurarak öldürdü.”
Eşinden fiziki ve psikolojik şiddet gördüğünü söyleyen Rümeysa Aydın, çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderiliyor. Murat Aydın’ın cenazesi Ziyaretli Mahallesi’nde defnedilirken, çiftin 2 çocuğu Balıkesir Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ekiplerince korumaya alınıyor.
Ama biz esas dramı ve Rümeysa’nın yaşadıklarını Avukat Neslihan Çallıoğlu’nun açıklamalarından öğreniyoruz. Öğrendiklerimiz karşısında da içimiz yanıyor.
Rümeysa Aydın’ın, eşi tarafından 2 gün boyunca eve hapsedildiğini ve şiddete maruz kaldığını belirten Avukat Neslihan Çallıoğlu, “Tanık ifadelerinden öğrendiğimiz kadarıyla, maktulün arkadaşı, olaydan önce maktulün uyuşturucu kullandığını ve kendisine; akşam mahallede bir düğün olduğunu söyleyerek, ‘Bu düğünde Rümeysa ya biriyle birlikte oldu ya da ona tecavüz ettiler. Bana söylemiyor. Ben Rümeysa’yı öldüreceğim’ dediğini söyledi. Yapılan araştırmada o gün mahallede bir düğün dahi yoktu. Tanık ifadesiyle bu durumları teşhis etmiş bulunuyoruz” dedi. İşte şizofrenik davranışların en önemli olgularından birisi; olmayan bir şeyi olmuş gibi var sayıp karşı tarafı suçlamak.
“EŞ KATİLİ OLDUM, BİR DE BEBEĞİMİN KATİLİ Mİ OLAYIM?”
Ama en acısı arkadan geliyor, Avukat Çallıoğlu’nun açıklamalarını okuduğumuzda içimizdeki üzüntü daha da büyüyor: “Bunun haricinde 1,5 ay önce Rümeysa’nın cinsel saldırıya uğradığı ve bıçaklandığı, olay sonrasında bıçak izlerinin dahi hala yatak üzerinde mevcut olduğunu resimlerle tespit ettik. Şöyle bir şey daha var. Rümeysa, cinsel saldırı sonucunda hamile kalmış olduğunu öğrendi. Bu konuda şüpheleri varmış ancak test yapılıp, emin olana kadar bu durumu belirtmek istememiş. Ama cuma günü yapılan test sonucunda, Rümeysa’nın 1,5 ay önce uğradığı cinsel saldırı sonucunda hamile kaldığı hususunu tespit etmiş bulunuyoruz”
Allah’ım bu nasıl bir kader?.. İnanın çok acı, hele bu gelişmeden sonra söyledikleri daha da acı. Çünkü bu durum üzerine avukatı kendisine bu hamileliği sonlandırma hakkının olduğunu söylediğinde Rümeysa:”Avukat Hanım zaten, ben eş katili oldum, bir de bebeğimin katili mi olayım? Ben bu çocuğu doğurmak istiyorum” diyor.
Bu satırları yazarken bile psikolojim alt üst oluyor. Rümeysa çok acı yaşıyor ama cesareti ve inancı da yaşadığı acılar kadar büyük.
Şimdi durum şu; eşini öldüren bir kadın, babalarını anneleri öldürmüş iki evlat ve zorla sahip olunarak hamile kalınarak dünyaya gelecek bir evlat. Peki, bütün bunların müsebbibi kim? Alkolik, uyuşturucu bağımlısı eşine yıllarca zulmeden bir koca…
Şimdi Avukat Neslihan Çallıoğlu’nun savcılığa verdiği dilekçeye gelelim ve son sözümüzü söyleyelim:
“Rümeysa’nın hamilelik durumundan dolayı tahliyesini talep ettik. Savcılığa verdiğimiz dilekçeyle, Rümeysa’nın hamilelik testini sunarak gerek bebeğin sağlığı gerek annenin sağlığı için tutuksuz olarak yargılamanın devamını talep ettik. Gerekli adli kontrollerin alınması sayın mahkemenin takdirindedir. Ancak bu süreçte Rümeysa’nın tutuksuz olarak yargılanacağı kanaatindeyiz.”
Bütün kalbimle hâkimin böyle bir karar vermesini diliyorum. Yargılama sonunda da nefsi müdafaa şartlarının oluşmuş olması da aynı oranda temennim. Bu anlamda, hâkimlerimizin kanunda yer alan bu maddeyi değerlendirecekleri kanaatindeyim.
Allah cümlemizin evlatlarını böylesi mahlûklardan uzak tutsun ve korusun inşallah…
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ