Provogasyon için uğraşan bu karanlık eller kimin?

Sıtkı Şeremetli

 Provogasyon için uğraşan bu karanlık eller kimin?

Dini ve milli değerler üzerinden yaptıkları tahriklerle, Türk milletinin sinir uçlarıyla oynuyorlar. Merhum Adnan Menderes üzerinden Cumhurbaşkanına “Makûs kader” hatırlatması yaptılar, camilere saldırdılar, polislere yönelik karalama kampanyası başlattılar, kiliseleri hedefe koydular. Son olarak Kürtçe müzik yalanına sarılıp vatandaşlarımızın arasına nifak sokabilmek ve bir kaos için çabaladılar.

Provokasyon için uğraşan bu karanlık eller kimin?
04.06.2020 09:30 

KADİR YILDIZ/TÜRKGÜN

Türkiye’nin Kovid-19’la mücadelesindeki başarısı ve bölgesel hâkimiyetini arttırması Türkiye düşmanlarını son derece rahatsız etti. Türkiye’nin huzur ortamını bozmak ve bir iç karışıklık oluşturabilmek için ardı ardına provokatif eylemler sahnelendi.

Dini değerler ve etnik kimlik üzerinden yürütülen derin ve karanlık operasyonun arkasında hangi elin bulunduğu ise merak konusu oldu. Artıgerçek sitesinde “Makûs kaderden kaçış yok” adlı yazısı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, darbe sonucu idam edilen Adnan Menderes ile kıyaslayan Ragıp Zarakolu, açık şekilde darbe çağrısında buludu ve milli iradeyi yok sayan bir temenniyi dile getirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ragıp Zarakolu ve iki kişi hakkında soruşturma başlattı.

27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde, Türkiye ile meselesi olanların başını çektiği yayın organlarında darbeyi meşrulaştırmaya çalışan yazıların yer alması dikkatlerden kaçmadı. 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın açılışını gerçekleştirmesi, darbe özlemi çekenlere net bir cevap olurken, Adnan Menderes ve arkadaşlarının hatıraları ölümsüzleştirildi.

KUR’AN-I KERİM’E AĞIR İTHAM

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ramazan ayının ilk haftasındaki cuma namazı hutbesindeki “İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eş cinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan gayrimeşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi ‘zina’ olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte hareket edelim” şeklindeki konuşmasına Ankara Barosunun yaptığı yazılı açıklama, toplumun her kesiminden tepkilere neden oldu.

Ankara Barosunun açıklamasında yer alan “Şaşkınlığımız, sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir” şeklindeki sözleriyle Kur’an-ı Kerim’i hedef almasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı suç duyurusunda bulundu.

KİLİSELERE SALDIRI

Toplumun tepkisine neden olan bu açıklama, arzuladığı kaos hedefine ulaşamadı ve dini değerler üzerinden toplumsal kutuplaşma ve çatışma ortamı arzulayanların hevesleri kursaklarında kaldı. Cumhuriyet Savcılığının soruşturma başlatmasıyla art niyet sahipleri bir kez daha hüsrana uğradı. Ankara Barosunun Kur’an-ı Kerim’e yönelik kullandığı alçakça ifadelerin Baroya kayıtlı avukatlar tarafından da kınanması dinimize yönelik düşmanca tutumların ve toplumsal kutuplaşmaya yönelik girişimlerin zemin bulmayacağını gösterdi.

Kur’an-ı Kerim ve camilere saldırının ardından aradığı çatışma ortamını bulamayan mahfiller bu kez de Türk milletinin yüzyıllar boyu hoşgörüyle yaklaştığı kiliseleri hedef aldı. Ayrılıkçı hareketlerle Türkiye’de yaşayan Ermeniler üzerinden yeni bir çatışma ortamını hedef alan karanlık eller İstanbul’daki Ermeni kiliselerine saldırdı. İlk önce Bakırköy Ermeni Kilisesi’nin kapısını yakma girişiminde bulunuldu, ardından Üsküdar Kuzguncuk’ta bulunan Ermeni kilisesinin dış sokak kapısının haçı söküldü.

Türkiye’de yaşayan Ermenileri hareketlendirmeye yönelik bu girişim kilise saldırılarıyla kalmadı ve öldürülen gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’e tehdit mesajları gönderilmeye başlandı.

Türkiye’nin huzur ortamını hedef almak isteyenler etnik ayrımcılık üzerinden tehlikeli girişimlerine devam ettiler, ancak emniyet ve yargının kısa sürede faillere ulaşmasıyla bu kirli planlar da sonuçsuz kaldı.

KÜRTÇE MÜZİK YALANI

Barış Çakan isimli gencin ezan sırasında yüksek sesle müzik dinleyenleri uyardığı için öldürüldüğü belirlendi. HDP’nin yaymaya çalıştığı yalan haber kısa sürede açıklığa kavuştu. Etnik kimlik üzerinden bölücülük yapan ve terör örgütü PKK’nın siyasi sözcüleri iç çatışma ortamı için aradıkları fırsatı bulmadılar. Birçok ülkenin Kovid-19 sürecinde ekonomik daralmaya gitmesine rağmen, Türkiye’nin yüzde 4,5 büyüme göstermesi ve hem ülke içindeki mücadelesi hem de 100’den fazla ülkenin yardımına koşmasına yapılan övgüler, vatan-millet düşmanlarını rahatsız etti.

Türkiye’ye enjekte edilmeye çalışılan dini ve etnik çatışma ortamından istifa etmek isteyen mahfiller ardı ardına yapılan kışkırtma ve sosyal medya üzerinden oluşturulan yalan haberlerle amaçlarına ulaşmak istediler. Devlet ve milletin el ele verdiği bu süreçte tüm provokasyon girişimleri sonuçsuz bırakıldı. Ancak esas soru ise hâlâ muammasını korumaya devam ediyor. Bu karanlık el kimin?

POLİSLERE YÖNELİK KARALAMA KAMPANYASI

Pandemi sürecinde polislerin mücadelesine gölge düşürmek isteyenler ilk önce Vefa Destek Gruplarına saldırlar. Bu saldırıların arkasından kuralları ihlal edenler tarafından polislere yönelik saldırılar gündeme gelmeye başladı.

Türk polisini karalamaya başlayan provokatörler sosyal medya üzerinde linç girişimlerine başladılar. Sokak kısıtlamalarına uymayan vatandaşların mukavemetleri sonrasında gözaltıları ters bir algı yapılarak polis şiddeti olarak sunulmaya çalışıldı. Daha sonra yapılan resmi açıklamalar olayın iç yüzünü net bir şekilde ortaya koydu.

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamaların görüntüleriyle birlikte kamuoyuna açıklanması yapılan algı operasyonunu bozdu. Görevini kötüye kullanan polislere de müsaade edilmediği, yapılan açığa almalarla netlik kazandı.

CAMİLER ÜZERİNDEN PROVOKASYON

Türkiye’nin koronavirüsle mücadele günlerini fırsat bilen din ve millet düşmanları bu kez de İzmir’de ortaya çıktı. Kovid-19 tedbirleri kapsamında camideki ibadetlere ara verilmesini fırsat bilen kirli eller, İzmir’deki camilerin merkezi sistemine sızarak önce “Çav Bella” marşı, daha sonra da Selda Bağcan’ın seslendirdiği “Yuh Yuh” şarkısını çaldılar.

Kamuoyunda büyük tepkilere neden olan bu girişimi sosyal medya hesabından yayınlayan CHP eski İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir hakkında soruşturma başlatıldı ve tutuklandı.

Camiler üzerinden yapılan provokasyon üzerine İzmir Müftülüğü merkezi sistemden ezan okutulmasına geçici süreyle son verdi.

CUMHUR İTTİFAKI OYUNU BOZDU

Türkiye’nin hızlı bir ivme ile yükselişe geçmesinden rahatsız olan mahfillerin girişimleri ardı ardına gerçekleşirken Cumhur İttifakı’nın dirayetli duruşu bu oyunların bozulmasını sağladı.

Erken seçim söylentilerinin ısıtıldığı, hülle siyaseti ile milletvekillerinin kiralanmaya çalışıldığı, sözde memleket masası önerileri üzerinden yeni bir kaos ve istikrarsızlık arayışına girenlerin planları altüst oldu.

Cumhur İttifakı’nın sağduyulu tavrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin ortaya koyduğu milli birlik ve beraberlik duygusu toplumsal çatışma heveslilerine kapıların kapanmasını sağladı. Ardı ardına gerçekleşen provokasyonların arkasındaki faillerin kısa sürede bulunup yargılanması ise karanlık ellerin ipliğini pazara çıkardı.

TWİTTER’DAN MANİDAR PAYLAŞIM

Gezi olaylarının 7. yılında açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı Twitter’dan Nazım Hikmet’in “Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele!” dizeleriyle bir video paylaştı. Geziye katılanlara “direniş” mesajı veren bu paylaşım teslim olmadık diyerek yeni bir sokak hareketi için “hazır olun” mesajı olarak yorumlandı.

Camilerin hoparlöründen şarkı çalınmasını da hükümetin organize ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, hükümeti OHAL ilan ederek baskıcı bir rejim getirmekle suçlamıştı. CHP gençliğinin sokağa çıkarılmak istendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu gezinin yıl dönümünde verdiği mesajla sokakları aslında kimin işaret ettiğini ortaya koydu.

Türkiye’yi kaos ortamına sürüklemek olduğunu görmek istemeyen Kılıçdaroğlu yaptığı bu paylaşımıyla yangını körüklemeyi tercih etti.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ