Milliyetçi Hareket Partisi teslim alınmadan bu vatanı bölemezsiniz

Milliyetçi Hareket Partisi teslim alınmadan bu vatanı bölemezsiniz
  • Güncel
  • 9 Şubat 2021 13:08
  • 1.626
Milliyetçi Hareket Partisi teslim alınmadan bu vatanı bölemezsiniz, bu devleti yıkamazsınız, bu milleti karanlığa çekemezseniz.
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
MilliyetçiHareket Partisi T.C Devletininin
sigortası,varlık garantisidir.MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli bu gerçeği en güzel bir şekilde ifade ediyor.
Devlet Bahçeli diyor ki:
”9 Şubat 1969’da millet vicdanında filizlenen partimiz tam 52 uzun yıl içinde kökleşerek, gücüne güç ekleyerek, engelleri birer birer ekarte ederek bu zamana kadar ulaşmıştır.
Müstesna bir şuurun aklıdır. Muazzam bir duruşun adıdır. Medyunu şükran duyduğumuz bir seciyenin ahlakıdır.
Geçmişten geleceğe bir nehir gibi akan milli yolculuğun son yüzyılında söz sahibi olmuş Türk milliyetçilerinin ve son 52 yılına damgasını vurmuş Milliyetçi Hareket Partisi’nin öncelikli varlık nedeni, kahramanların taşıdığı milli bekanın yıkılmadan devamını sağlamaktır.
Türk tarihinin bize yüklediği misyon budur.
Bu misyon, büyük Türk milletinin elden ele taşınan mukaddes bir emaneti ve her neslin diğerine devretmek zorunda olduğu bir ata yadigârıdır.
Biz, dünyanın en gözde ve en zorlu coğrafyasında yaşayan, bundan böyle de yaşamak zorunda olan bir milletiz.
Ne tarihimizi, ne coğrafyamızı ne de kimliğimizi değiştirme imkânına veya istediğine sahibiz.
Ama hep birlikte bu gerçeklerle daha müreffeh, daha gelişmiş, daha güçlü bir geleceği inşa etmek elimizdedir.
Biz bunun için varız, bunun için de var olmaya devam edeceğiz.
Dünyanın, ülkemizin ve milletimizin yaşadığı sorunları ve tehlikeleri bilmeden veya yorumlamadan partimizi anlamanın mümkün olmadığı açıktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin tarihi köklerini, siyasetinin derin manasını değerlendirmekte güçlük çekenler varsa, onlara söyleyeceğim söz, milliyetçilerin hiç olmadığını varsaydıkları bir Türkiye’nin özellikle son 1,5 asrını tahayyül etmeleri ve neyin eksik kalacağını düşünmeleridir.
Türk milliyetçileri olmasaydı, devrilen bir İmparatorluğun altından yeni bir devlet nasıl çıkardı?
Balkan Savaşları’nın ızdırapları, Birinci Dünya Savaşı’nın kayıpları, mütareke yıllarının acıları nasıl ve hangi vasıtalarla telafi edilebilirdi?
Bugün bol keseden sallayan lafazan ve laçka siyasetçilerin bunlara verilecek bir cevabı var mıdır?
Biliyor ve görüyoruz ki, Türk milletinin ezeli meziyetlerinden, emsalsiz faziletlerinden, yüksek kabiliyetlerinden habersiz olanların milli ve manevi değerleri bilmesi, bunlara riayet ve sadakat göstermesi hayal ötesi bir beklentidir.
Bir defa herkesin kabul etmesi, değilse bile anlaması gereken husus şudur:
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin lehine ve yararına olmadığına inandığı her tahrik veya her teşebbüs karşısında tek başına da kalsa sonuna kadar direnmiştir.
Bu meşru direniş ve mücadele bundan sonra da aynen korunacaktır.
“ALAYINIZI UYARIYORUM; GİRDİĞİNİZ YOL UÇURUM”
Türkiye üzerinde plan yapanlar, milletin vermediği yetkiyi almak için kuyrukta bekleyenler, demokrasi dışı arayışlara heves edenler, aynı zamanda dış güçlerden namertçe medet umanlar, alayınızı uyarıyorum; girdiğiniz yolun sonu uçurum, akıbetiniz mahvoluştur.
Cumhur İttifakı düşmeden, Milliyetçi Hareket Partisi teslim alınmadan bu vatanı bölemezsiniz, bu devleti yıkamazsınız, bu milleti karanlığa çekemezseniz.
Yaparız diyen varsa hodri meydan; son neferimize kadar da mücadeleye seve seve atılmaya billahi varız ve buradayız.
Türk milletinin hassasiyetleriyle oynamak, milli güvenliğimizle ve iç barış ortamıyla kutuplaşmak hiç kimseye bir fayda sağlamayacaktır.
İkazla hatırlatıyorum, Türkiye düşmanlarının dolduruşuna gelip maşalık görevine talip olanlar maşeri vicdan önünde sonuna kadar hesap vereceklerini unutmasınlar.
Bugün, Türk milletinin üzerinde oynanan oyunların başlangıcının 20.yüzyılın başındaki jeo-politik, jeo-stratejik senaryolarda saklı olduğunu görmeden bugünü yorumlamak zordur.
Bizleri doğru bir sonuca götürecek yaklaşım, Türk milliyetçiliğinin, Türk tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti içindeki yerinin doğru analizinden geçmektedir.
Bu bizi vazgeçilmez bir gerçeğe ulaştırır ki o da, ebedi vatanımızda, Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında, milli birlik ve kardeşlikle yaşamaktan başka tercihimizin olmadığıdır.
Buna tamam diyen kim varsa geleceğimiz bir ve aynıdır.
21.yüzyılın rotasını çizmek, geçmiş yüzyılların acı ve tatlı tecrübelerinden sonuçlar çıkarmak ancak sorumlu, ahlaklı, milli ve dirayetli fikir ve siyaset adamlarının marifetidir.
Bu marifet Milliyetçi Hareket Partisi’nde vardır. Bu marifet Cumhur İttifakı’nda mahfuzdur.
Partimizin 52.kuruluş yıldönümünün hayırlara ve nice başarılara vesile olmasını gönülden diliyorum.
Tarih boyunca Türklüğü yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı; bölücü terörle mücadele ederken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimizi rahmet ve minnet duygularımla yâd ediyorum.
Partimizin kurucu Genel Başkanı Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’e ve ebediyete irtihal etmiş bütün dava arkadaşlarıma Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum.
Büyük İslam düşünürü İbni Haldun’a göre siyaset; “Dünyevi maslahatların celbi ve zararların defi hususunda akli düşüncenin gereğine göre halkı sevk ve idare” etmektir.
Siyasetin bir başka önemli tasvir ve tanımı ise Farabi’ye aittir.
Fazıl siyaset ile cahil siyaset ayrımını yapan bu büyük düşünürümüz, fazilet, saadet ve toplum kavramlarını siyasetin üç sütunu olarak değerlendirmiştir.
Bu kapsamda dünyada fazilet, ahirette saadet doğru siyasetin neticesidir.
Balasangunlu Yusuf’un, “Bilgi ve akıl insan için firendir; freni olan kötü işler yapamaz” sözü, bir yönüyle hem İbni Haldun’un hem de Farabi’nin siyaset anlayışıyla örtüşmektedir.
Akıldan, faziletten, bilgiden, kültürden ve halkın öz değerlerinden mahrum bir siyasetin karmaşa ve kargaşaya hizmetkârlık yapacağı tarihi hükümlerle ve belgelerle ortadadır.
Cumhur İttifakı’nın iki ana paydaşı olan MHP ile AK Parti dışındaki partiler Türk siyasetinde çölleşmenin, hatta içten içe çürümenin yegane failleridir.
Bu partilerin siyasetleri tutsak, filleri tuzak, akılları kiralıktır.
Ne dedikleri bellidir, ne de duruşları berraktır.
Türkiye gittikçe ağırlaşan, ağırlaştıkça istikametinden sapan bir siyaset sorununun tüm emarelerine muhataptır.”
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ