Kerbelâ Şehitleri

Kerbelâ Şehitleri
Kerbelâ Şehitleri

 

Bütün mezhep tarikat ve cemaat ayrılıklarını ayağımızın altına alacak kadar tevhidî birer Müslüman; Ülke içindeki birlik ve mukavemeti korumak için bir o kadar da Milliyetçi’yiz.

 

Şükrü ALNIAÇIK

10 Muharrem Kerbela Şehitleri Günü vesilesiyle…

1- Hicret’in 61. yılında ehl-i beyte saldıran ve peygamberimizin torununu şehit eden Emevi ırk ve soy taassubu, 750’de Abbasi ihtilaliyle sona erdi. Türkler bu yeni dönemde, 751 Talas Savaşı’ndan sonra Müslüman oldular ve Yezid’i asla affetmediler.

2- Hz. Muhammed’in 632’deki vefatından sonra (Cennetle müjdelenmiş on sahabeden dördü olan) 4 Halife’nin üçünün siyasi suikastle şehit edildiği Arap siyaset iklimi, Tuğrul Bey’in Bağdat’a girerek Halifenin siyasi ve askeri yetkilerini üstlendiği 1055 tarihine kadar durulmamıştır.

3- Türklerin Kureyş’in kolları arasında yaşanan siyasi rekabete uzak, askeri disiplinli, yiğit ve temiz ahlaklı olması, öteden beri Harun Reşit, Mutasım gibi Abbasi halifelerinin takdirini celbettiği için Tuğrul Bey’e “doğunun ve batının sultanı” menşuru verilmesi sürpriz olmadı.

4- Tuğrul Bey’in yeğeni Alparslan, 1071 Malazgirt zaferiyle Tarsus-Tiflis hattındaki avasımı (400 yıllık Dar-ül İslam- Dar-ül harp sınırı) 1500 kilometre batıya itince, Türklerin İslâm dünyasındaki itibarı daha da arttı. Bu taze ve temiz kuvvet, yeni bir dönemin başlangıcıydı. (Bkz. Haçlı Seferleri)

5- 1096’da başlayan Haçlı Seferleri, 1448 II. Kosova Zaferine kadar dalga dalga devam etti. Papalık, bu dönemde İslâm dünyasındaki mezhep ayrılığının cazip bir stratejik avantaj olduğunu fark ederek İran Haşhaşîleri, Basra Büveyhîleri ve Mısır Fatimîleriyle derin ilişkiler kurdu.

6- Yerel güç kullanarak kendi zayiatını azaltma yönünde cereyan eden bu ilişkiler dönemine göre Franklardan İngilizlere, onlardan da Amerikalılara intikal etti.

Mezhepten “müttefik tarikat ve cemaat” boyutuna inerek soğuk savaş döneminde yeşil kuşak projesinin zeminini oluşturdu.

7- Şunu net olarak söyleyebiliriz ki Haçlı seferleri, 450 yıldır Arapların elinde olan Kudüs için veya birbiriyle çatışma hâlindeki Araplara karşı değil, askeri disiplini, adaletli yönetimi (istimalet) ve fetihleriyle Avrupa için tehdit oluşturan Türklere karşı başlatılmıştır.

8- Net bir gerçek daha vardır ki o da Türklerin Viyana’ya kadar yürümesini Haçlı Seferlerine karşı “şer kaleleri”ni yıkmak için yapıldığıdır.

Yani Türkler hariç İslâm dünyası, 732 Puvatya Savaşı’ndan beri ne geçmişte ne de bugün batı için ciddi bir askeri tehdit oluşturmamıştır.

9- Bu sebeple güncel olaylara anti-emperyalist strateji açısından ciğerli bir görüş sunmak gerekirse:

Türklerin 680 Kerbela’sından ithal mezhep ayrılıklarıyla veya Arap-Fars taklidi cemaat ve tarikat taassubuyla bölünme ve çatışma yaşaması, cinnet seviyesinde bir ilkelliktir!

10- İşte biz bunun için bütün mezhep tarikat ve cemaat ayrılıklarını ayağımızın altına alacak kadar tevhidî birer Müslüman;

Ülke içindeki birlik ve mukavemeti korumak için bir o kadar da Milliyetçi’yiz.

Bunca tecrübenin ve şuur veren tarihi çilelerin bize emrettiği duruş budur.

Saygıyla…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ