Başlığı aklınızın bir kenarına yazın ve unutmayın!
Günün birinde lâzım olacaktır mutlaka.
Kanser için değil sadece, hastalığın her türlüsünde,
Arkadaşlıkta, dostlukta.. Yol arkadaşlığında…
Vefasızlık varsa sonunda, ölüm de vardır!
Karamsar başladığımın farkındayım yazıya.
Sizlerin de içini kararttım, onu da biliyorum.
Gerçekler acıdır” derler bilirsiniz.
Hayattayken gerçekleri konuşmak, yazmak, söylemek gerek.
***
Arkadaşınızı, kardeşinizi, meslektaşınızı, yol arkadaşınızı,
İşler iyi giderken;
Canım.. cicim..”, “En büyük sensin..”, “Aslanım, kaplanım..”
Diyerek etrafında dört dönüp taklalar atarken..
Düştüğünde;
Senin arkadaşlığına, dostluğuna, yol arkadaşlığına en çok ihtiyacı olduğu süreçte,
Tanımamazlığa gelirsen.. Telefonlarına çıkmazsan.. 
Karşıdan geldiğini gördüğünde yolunu değiştirirsen..
Üzersin, kırarsın, kimyasını bozarsın, psikolojisini alt-üst edersin.. 
Kanser de edersin, verem de..
Sonra gaflet uykusundan uyanırsın ama..
İş işten geçmiştir!
Kafanı vursan da taşlara geri dönüşü yoktur.
***
Okan Atay‘ı kaybettik.
detail-photo-fancybox-0
İllet hastalık onu da aramızdan aldı kopardı, bizim takım bir eksik kaldı!
Okan, iyi bir futbolcuydu.
Alt yapıdan yetişti, uzun yıllar profesyonel takımın formasını terletti.
Çok iyi çalım atardı.
Rıdvan Dilmen gibi, rakiplerini sağa-sola yatırırdı, ipe dizer gibi dizerdi.
(Rıdvan’a da geçmiş olsun dileklerimizi yollayım. O da adına kanser denilen sevimli (!) hastalığa karşı mücadeleye girişti)
Pırpır” lakabı takıldı bu yüzden Okan‘a.
Balıkesirspor’a hem futbolcu, hem teknik adam olarak hizmet etti.
Günahıyla, sevabıyla güzel işler yaptı Balıkesirspor adına.
Öyle ya da böyle çok emeği geçti.
Her zaman da “sen bizim çocuksun” denilerek ağzına bir parmak bal çalındı!
Tıpkı Balıkesirli diğer futbolcu kardeşlerimize nasıl davranıldıysa, Okan’a öyle davranıldı.
Nasıl mı?
Can‘a sorun. Gökhan‘a sorun. Abdullah’a sorun. Engin‘e sorun.. Ali‘ye sorun.. Veli‘ye sorun..!
***
Dağılmasın konu. Mevzuya geleyim.
Okan Atay‘ın rahatsızlığını spor adamı  Şahin Kaman’dan öğrenmiştim bir hafta önce.
Bağırsaklarında sorun olduğunu söylemişti.
“Kolon kanseri mi?” dediğimde; “Evet, sanırım o dediğin rahatsızlık” karşılığını vermişti.
Sevinmiştim, geçmişte aynı rahatsızlığı vücudundan söküp atan biri olarak.
Çünkü, bugün daha büyüğüyle, akciğer kanseriyle mücadelesinde asla pes etmeyi düşünmeyen biri olan ben,
Kolon kanseri dediğin nedir ki? Benim için asprin tedavisi..” diyerek hafife almışımdır hep o illeti.
Bağırsak problemi yaşayan tandığım bazı insanlar da var.
Onlara da  benzeri ifadeler kullanarak moral aşılıyorum.
İyi de geliyor..!
***
Okan’ı göremedim o süreçte. Bilmiyordum rahatsızlığını.
Zaten benim de Ankara-İzmir-Balıkesir arasında mekik dokumaktan vaktimizde olmuyor, eşi dostu hatırlayacak ama..
Okan‘ın rahatsızlığını öğrendikten bir hafta sonra ölüm haberini aldığımda çok üzüldüm çok!
Cenazesinde bir araya geldiğim spor dünyası isimlerinden
Pırpır Okan“ın rahatsızlığı sürecinden ölümüne kadar geçen dönemin hikayesini dinleyince üzüntüm katlandı.
***
Çok vefasız bir toplumuz çok..
Sağlığında hatırlayıp sormadığımız..
Rahatsızlandığında; “bir eksiğin gediğin var mı?” diye gönül almadığımız..
Bir telefon açıp; “Bugün nasılsın bakalım” deme zahmetine katlanmadığımız..
Elimizden hiç bir şey gelmese bile; “Kardeşim senin için ne yapabilirim” diyemediğimiz..
Sözde arkadaşımız, kardeşimiz, meslektaşımız, yol arkadaşımız olan kişi öldükten sonra
Cami bahçesinde toplaşıp sahte göz yaşları döküyoruz.
Mezarlığa kadar gidip iki kürek toprak atmayı bile çok görüyoruz insanlığımıza..!
……
***
Bu arada bir küçük not düşeyim.
Cenazede karşılaştığım bir arkadaşım;
Kolonoskopi olmaktan çok korktuğunu söyledi.
Hiç mi hiç korkmayın!
Çok basit bir işlem.
Hekim size gerekli olduğunu söylediyse bu teşhiş yöntemini endişelenmeden kabul edin.
Unutmayın kanser öldürmez.
Geç kalmak ve vefasızlık öldürür!
…..
Son söz; 
Hergün 60-70 kişinin kemoterapi aldığı,
80-90 kişiye radyoterapi tedavisinin uygulandığı Balıkesir’de neden onkoloji doktoru yok?
Neden yok?.. Neden.. Neden….
Cumanız mübarek olsun.