İSLAM’DA ŞAKA VE MİZAH

İSLAM’DA ŞAKA VE MİZAH
Önce Hz. Peygamber (SAV) Efendimizin şu sözüyle başlayalım yazımıza: “Bir kul, Allah’ın hoşnut olduğu kelimelerden bir kelimeyi ehemmiyet vermeyerek söyler de Allah o kimseyi bu kelime sebebiyle birçok derecelere yükseltir. Bir kul da Allah’ı öfkelendirecek kelimelerden bir kelimeyi, hiç ehemmiyet vermeden söyler de, kendisi o kelime sebebiyle cehennemin içine düşer!” Buhari Rikak 23/6478
Bazen “gülmekten öldüm, karınlarım acıdı…” gibi lafları çevremizden çok duyarız. Çünkü hayatımızda gülmek, şakalaşmak veya mizah eğlenme vesilesi olduğu kadar, dinlenme ve rahatlatma aracıdır. Bu meyanda Hz. Ali (ra)’ın, “Kalpler de bedenler gibi yorulur, onları hikmetli sözlerle dinlendirin, şaka yapan yaşlanmaz” dediği bilinmektedir.
Hayat her zaman tek bir çizgi üzerinde gitmez. Bazen ağlar, bazen güleriz. Bu hayatımızın bir gerçeğidir. Aslında gülmek de bir nimet ve imtihan, ağlamakta bir nimet ve imtihandır. Çünkü içimize tıpkı diğer duygular gibi, bu duyguları veren de Allah (cc)’dır. Bu hakikat Kur’an-ı Kerim de “Şüphesiz O güldürür ve ağlatır.” (Necm; 43) ifadesi ile dile getirilir.
Bu ümmet vasat ümmettir. Dünya hayatını itidal ve denge üzerine kurmakla mükelleftir. Nasıl ki öfke ve sabır da ölçü şart ise, yeme ve içmede ölçü şart ise; ağlamanın da bir ölçüsü, gülmenin ve şakalaşmanın da bir ölçüsü vardır. Şaka ve mizahın nasıl olması gerektiği veya nasıl olmaması gerektiği noktasında ölçümüz Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber (sav) Efendimizin sünnetidir.
Hz. Peygamber (sav) Efendimiz de zaman zaman eşleri başta olmak üzere Müslümanlarla şakalaşmıştır. Sahabe de gerek Hz. Peygamber (sav) ile, gerekse kendi aralarında şakalaşmışlar, onlardan bize birçok örnekler de ulaşmıştır. Mesela bir gün (aklı kıt) bir adam, Peygamber (sav) Efendimiz’in yanına gidip, kendisini bir yük hayvanına(deveye) bindirmesini ister. Peygamber (sav) Efendimiz ona: «Biz seni, bir dişi deve yavrusuna yükleyeceğiz/bindireceğiz.» dedi. Adam: « Ey Allah’ın Resulü! Ben dişi devenin (küçücük)yavrusunu ne yapayım? (O beni taşıyamaz) » dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: «Develeri, dişi develerden başkası mı doğurur?» Edeb-ül Müfret 268
Fakat kaynaklarımızda belirtildiği üzere Hz. Peygamber “karınları acıyana kadar” hiç kahkaha ile gülmemiş, O’nun gülmesi en fazla “dişleri görününceye kadar tebessüm etmek” şeklinde olmuştur. Hatta bir seferinde “Siz benim bildiklerimizi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz” (Tirmizî, Zühd 9/2313) buyurmuştur. Hz. Ali (ra)’ de: “Çok mizah/şaka ciddiyeti azaltır, kimin şakacı mizahı daha galip gelirse aklı fesada uğrar. Kim çok şaka yaparsa ciddiyeti yok olur.” buyurmuştur.
Günümüzde her iş şirazesinden çıktığı gibi şaka ve mizah da büyük oranda ölçüsünü kaybetmiştir. Maalesef şaka ve mizah adı altında insanlık değerleri örselenmekte, bazen kutsallara saldırılmaktadır. Önce şunu iyi bilmeliyiz; İnsanların inançları ve kutsal değerleri üzerinden şaka ve mizah olmaz. Bu hususlar gülme ve eğlenme vasıtası olamaz. Sanatın veya özgürlüğün arkasına sığınarak da din ve dini değerler tahkir edilemez, mizah, oyun, eğlence ve alay konusu yapılamaz. Bu tarz fiiller dinen suç olduğu kadar insanlık açısından da suçtur.
Ayrıca insan onurlu ve değerli bir varlıktır. Onun kişiliğine hakaret içeren şaka ve mizah türleri kabul edilemez. Bu anlamda şaka ve mizah yapayım derken yalan söz söylemek, kötü lakap takmak, kişinin ayıp ve kusurları üzerinden onu rencide etmek, namusuna ve izzetine dil uzatmak asla doğru şeyler değildir. Bu söylediklerimiz üzerinden yapılacak işler şaka ve mizah değil, olsa olsa hakaret, gıybet, iftira, tecessüs olabilir.
Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Haklı bile olsa çekişip didişmeyen kimseye cennetin kenarında bir köşk verileceğine ben kefilim. Şakadan bile olsa yalan söylemeyen kimseye cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefilim. İyi huylu kimseye de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.” Ebû Dâvûd, Edeb 7.
Bir keresinde sahabeler Hz. Peygamber (sav) Efendimize “Ya Rasulullah! Sen bizimle şakalaşıyorsun dediklerinde “ (Şaka yaparım ama) ben haktan başka söz söylemem” buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifler bize şaka ve mizah yaparken haddi aşmayı yasaklamakta, her işimizin doğru bir şekilde olması gerektiği gibi bu işin de doğru yapılmasını öğütlemektedir.
Ayrıca arabayla, ateşle, suyla, silahla ve bıçakla vb. şaka olmaz. Çünkü bazı şakaların geri dönüşü yoktur. Namludan çıkan silah mermisi gibi hedefi mahveder. Bu sebeple Hz. Peygamber (sav) Efendimiz: “Sizden biriniz silâhını (ortaya çıkarıp) din kardeşine işaret etmesin. Çünkü o bilmez, belki şeytan silâhı elinden çıkarır da, bu yüzden cehennemin bir çukuruna yuvarlanır.” (Buhârî, Fiten 7; Müslim, Birr 126) buyurmuşlardır.
Şaka ve mizah amaçlı da olsa insanları korkutmak, telaşlandırmak, onları tehdit etmek, eza ve cefa vermek, endişelendirmek, tedirginliğe sevk etmek doğru değildir. Böyle durumlarda karşımızdakinin kendini güvenceye almak için göstereceği ani bir tepki, bir takım huzursuzluklara, dargınlık ve kırgınlıklara, hatta yaralanma ve ölümlere sebebiyet vermektedir. Sonra “elim kırılaydı, dilim kopaydı” gibi pişmanlık sözleri de fayda sağlamamaktadır.
Bu işin ortası tebessüm ettirecek kadar gülmek, gülerken kardeşlerimizle muhabbeti pekiştirmek, muhabbetle din kardeşliğimizi büyütmek ve fani dünyada hoş bir sadâ bırakabilmektir.
Bir bir veya daha fazla kişi ve yazı görseli olabilir
28
6 Paylaşım
Beğen

Yorum Yap
Paylaş

0 Yorum

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ