Dünya tarihinin en uzun savaşları olan Haçlı Seferleri, (1096-1448) Müslüman Türklere karşı yapılmıştır.

İslam peygamberi tarafından müjdelenmiş olan “İstanbul’un fethi”ni Türkler başarmıştır.

Ve yine Türkler, Haçlı Seferlerinin karargâhı olan şer kalelerini yıkmak için Viyana kapılarına dayanmıştır.

Bunların hepsinde Türkler, insanın en değerli nefsî varlığı olan canını ortaya koymuştur.
İnsanın kutsal amaçlarla can verebilmesi ve fetih yapabilmesi için belli bir bilimsel, teknolojik ve sosyolojik terakkiye ihtiyaç vardır.

Türkler, Selçuklu ve Osmanlı asırları boyunca bu medeni gelişmeyi layıkıyla başarmıştır.

Bu kutsal kültürlenmenin bir sonunu olarak Türkler, düvel-i muazzamaya karşı bir de millî kurtuluş savaşı kazanmıştır.

“Kim daha iyi Müslüman?” sorusunu fertler adına sorduğunuz zaman bunun cevabını ancak Allah bilir.

Ama “hangi millet İslâm’a daha çok hizmet etti?” Sorusuna tarihin vereceği cevap “TÜRKLER” olacaktır.

Türkler, her kavimle cahiliye dönemleri için, bedevilik dönemleri için medeniyet dönemleri için ayrı ayrı yarışacak ve kazanacak güçtedir.

Yeter ki kendisini “hakem” yerine koyan hilafet sarayı soytarıları, halife Kaim bi Emrillah’ın hazinesiyle Hoca Ahmed Yesevi’nin kesesini, Bağdat’ın surlarıyla Yörük çadırının keçesini kıyaslamak gibi bir talihsizliğin hamâkat çukuruna düşmesinler!.

Maturidî – Yesevi (Buhara- Horasan) ekolünün Müslüman Türkleri, içinde bayrak, cami, namaz, ezan, Kuran olan vatanı namus bilir ve onu asla satmazlar!

Ben bu Arap hayranlığını ümmetçilik zanneden cühelâdan tarihî komplekslerini yenmelerini beklemiyorum!.

Hiç olmazsa bunu bilsinler!

Elmayla armudu, hurmayla darıyı toplamasınlar!.

Kavmiyetçilik ezberi üzerinden…

Türklüğü taciz etmeye kalkmasınlar!.

Saygıyla…