Türkiye’de darbeciye karşı darbe yapmak yakışık almazdı!..

Böylece 78’de tavan yapan kızıl kıyım daha da arttı. Kanlı bir “toplum mühendisliği” çalışması başladı.

Askerlerin ülkeyi darbeyi mumla aratacak bir hale getirmesinin yolu açılmıştı.

Solda ahlakı ve samimiyeti denetlenemeyen yüze yakın fraksiyon vardı. Canı sıkılan bir psikopat, yanına dört tane manyak bulup fraksiyon kuruyordu.

Bizim farkımız, tek parça ve “meşru” olmamızdı. Bir siyasi partimiz vardı ve soldaki gibi namlunun ucuyla değil sandık yoluyla iktidara yürüyordu.

Bilenler bilir CHP, o günün devrimcisi için düzenin (yararlanılabilir) sol ayağıydı.

Hem halkı kazanacaktık, hem polderli polisin mermisinden kurtulacaktık hem yetmişiki fraksiyonla çatışacaktık hem de gürültü yapmayacaktık!..

Ülkücülük bu yüzden emsalsiz bir siyasi cerrahî mektebidir aynı zamanda…

Ülkücüler de siyasetin beyin cerrahı!..

…

İşte Bugün…

Ülkücülerin 12 Eylül’e karşı yaptığı en başarılı iş MHP’nin ve Ülkü Ocakları’nın yaşatılmasıdır.

Ülkücülerin 12 Eylül çocuklarına karşı yaptığı en büyük hamle, 15 Temmuz’daki Devlet Bey duruşudur.

O’nun 12 Eylül’e karşı yaptığı en güçlü politik hamle Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemidir.

Ve Ülkücülerin 12 Eylül’den alabildiği en büyük intikam “Cumhur İttifakı”dır!

MHP’nin bugünkü siyasi konumunda, 11 Eylül 1980’deki çizgisinden bir milim sapma yoktur.

Yaşanan, dışardan destekli bir “Milliyetçi Cephe İktidarı”dır!..

12 Eylül’ün Atlantis tanrılarını ve onların Olimpos çocuklarını kudurtan tarihî hakikat budur.

Aksini iddia eden Ülkücülerin, tarih bilmiyorlarsa, yaşamamış, görmemiş veya unutmuşlarsa en azından resimlere bakıp…

40 yılın kendi maneviyatları üzerinde yaptığı tahribatı gözden geçirmelerinde yarar vardır.

Saygıyla…