“EDEB YA HU” SÖZÜ, BİR BİLINÇ İNŞAASIDIR.

Sıtkı Şeremetli

“EDEB YA HU” SÖZÜ, BİR BİLINÇ İNŞAASIDIR.
-Ehl-i gönül Arif insanların hali, tavrı ve dili hep edep üzeredir.Onlar bırakın insanları, cansız varlıklara bile edeb üzere davranırlardı. Mesela “kapı çarpılarak gürültü ile örtülmez, yavaşça örtmek gerek”derlerdi. Ve yine Onlar “Kapıyı kapat veya kapattım” demeyi uygun görmez, Allah kimsenin kapısını kapatmasın, “kapıyı ört” yahut “sırla” derlerdi. Lamba söndürme yerine “lambayı, dinlendirmek” veya “sırlamak” gibi tabirleri kullanmanın, edebe daha uygun olduğunu tavsiye ederlerdi. Bu insanlar tabiata, canlı bir insan gibi muamele ederlerdi..
-Bugün ses kirlenmesi ve bunun insan sağlığına verdiği rahatsızlıklar, sık sık gündeme gelir. Klakson sesi, gürültülü müzik vb. en çok rahatsız olduğumuz konulardan biridir.
-İrfan geleneğinde bir arifin başkasına hafif sesle hitab etmesi; yerin de canı vardır düşüncesiyle, yerde gürültü yapmadan yürümesi, bugünün modern insanın çok zor anlayacağı önemli bir irfani inceliktir…
–İrfani gelenekte edebler cümlesinden olmak üzere şu uygulamalar zikrolunur: Kapıdan içeri girer çıkarken sırt çevrilmez, bunun için ayakkabılar hep içeri yönelik, hatta mümkünse burun kısmı Kabe’yi gösterecek şekilde yerleştirilir; uyuyan kimsenin uyarılması icab ederse, yastığına hafifçe vurularak hafif bir sesle “agâh ol erenler” denilir ve bu şekilde heyecanlandırmadan uyandırılır, yemek yerken ağız şapırdatılmaz, eşyalar canlı imiş gibi saygılı ifadeler kullanılır; çay, kahve, içerken höpürdeterek içilmez; bardak, tabak bir yere konulurken sert hareketlerle değil, yavaşça ve sessizce, bir nevi nezaket üslubu içerisinde konulur; gülmeler yine kahkaha şeklinde olmazdı..
-Arif insanlar nazik ve kibar insanlardır. Onları bu şekilde davranmaya iten, “Allah’ın her an her yerde kendisiyle beraber olduğu ve kendisini kesintisiz olarak gözetlediği (ihsan)” bilincidir. Bu husus, şüphesiz Kur’an’daki çeşitli âyetlere dayanmaktadır: “Her nerede olursanız olunuz, O, sizinle beraberdir” (Hadid-4). İşte bu âyet, bilinç olarak bir insanın kalbinde yerleşir, ahlak haline gelirse, artık o hareketini, yüce bir Sultan’ın huzurunda imiş gibi kontrol etmeye çalışır. Ve kendine her daim çekidüzen verir. İşte bu bilincin devamı için; eskiden göze ilişecek şekilde, şu levhalar asılırdı: “Edeb yâ Hû” …..
-Abdurrahman Gürses Hocamız Diyanet Haseki ihtisas merkezinde ders arası lavaboya gider.. Hocamızı gören bir kursiyer tam lavaboya girecekken geri çekilir ve “Hocam önce siz buyurun’ der..Abdurrahman Hocamız”Evladım böyle yerlere buyurun denilmez, ‘Hocam müsaittir’ denilir” diye nazikçe edeb dersi vermiş..Zira Onlar sadece öğrencilerine bilgi yüklemez edeb dersi vererek ahlaken de geliştirirlerdi…
Celal Sürgeç/Balıkesir İl Müftüsü
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ