Bir ses verin, neredesiniz?

Sıtkı Şeremetli

Bir ses verin, neredesiniz?

(Orhan KARATAŞ)

Türkiye’nin Yunanistan’ın şımarıklıklarını, çığırtkanlığını, içi boş tehdit ve oldubitti gayretlerini elinin tersiyle itip, bildiği yoldan geri dönmemesine Türk milletinin tam destek verdiği muhakkaktır. Karşımızda sadece Yunanistan olsa, emin olun bu kadar gürültüye bile değmez. Ama bir şer cephesi ile mücadele ediyoruz. Akdeniz’e çökmek isteyen Fransa gibi vahşilere karşı dik ve onurlu duruşumuzu, kirli tezgâhlara rağmen hak ve hukukumuzdan hiçbir şart altında en küçük bir taviz vermeden ilan ettiğimiz kararları hayata geçirmemizi bütün dünya dikkatle izliyor.

5 ASIR EGEMENLİĞİMİZ ALTINDA YAŞADILAR

Türk düşmanlığının Yunanistan’ın genlerine işlemiş olması, asırlar boyu oluşmuş kuyruk acısının tezahürüdür. Bu Bizans artıkları neredeyse 500 yıldır Türk’ün gölgesinde kalmış olmayı bir türlü kabullenemiyorlar. Mora Yarımadası’nın 1458’de fethi ve sonrasında bugünkü Yunanistan coğrafyasının tamamının Osmanlı topraklarına katılarak, Bizans’ın her anlamda sonunun getirilmesi ile birlikte asırlar boyu bizim tebaamız olarak yaşadılar. Şimdiki devletlerini de mertçe bir savaşla değil, tıpkı bugünkü gibi çığırtkanlıkla, onun bunun arkasına saklanarak, kirli oyunlar, kanlı katliamlar ve şeytanın bile aklına gelmeyecek entrikalarla elde ettiler. İzmir’i işgal etmeleri, Anadolu’ya asker çıkarmaları kendi marifetleri değil, başta İngiltere olmak üzere yine sırtlarını dayadıkları ağababalarının yardımları ve sağladıkları imkânlarla olmuştur ve fazla da uzun sürmemiştir. Bu hevesleri kursaklarında kalırken, tarihlerindeki en ağır yenilgiyi almış, 130 bin kayıp vererek kaçıp gitmek zorunda kalmışlardır ki, hâlâ o korkuyla yaşıyor, hâlâ Ege’de çırpınan dedelerini rüyalarında görüyorlar.

ZAVALLI DURUMDALAR

Bugün yaşananlar tarihin tekrarıdır. Yunanistan, Avrupa Birliği’nin en ağır yüküdür. AB fonları olmasa, bu devletin memur maaşlarını bile veremeyeceği herkesin bildiği bir gerçektir. Nitekim, borçlarını ödeyebilmek için bütün önemli şirketlerini Alman firmalarına teslim etmek zorunda kalmışlardır. Almanya’nın bu ülkeye arka çıkmasının altında bu gerçeklerle birlikte Fransa ile aralarındaki rekabette öne geçme gayreti vardır. Neresinden bakılırsa bakılsın, Yunanistan zavallı durumdadır ve açık ve kesin şekilde kullanılmaktadır. İşte bu perişan halleriyle yine başkalarına sığınarak, başkalarına güvenerek Türkiye’ye güya meydan okuyorlar. Fransa denilen kan emici devletin Yunanistan’ı bir piyon olarak kullandığını, AB’nin genel olarak bu asalak devletten yaka silktiğini aslında kendileri de görüyor ve biliyor. Onlar Türk düşmanlığı uğruna her türlü kepazeliği sindirmeye hazırlar.

AKDENİZ’İ YAĞMALAMA HESABI

Sayın Cumhurbaşkanı, “Tarih boyunca, hep başkalarının arkasına saklanarak varlığını sürdürmüş bir devleti önümüze atarak, kendi gizli emellerini gerçekleştirmeye çalışanların yaptıkları en büyük adaletsizliktir. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp yem etmeye çalışmak, artık komik kaçmaya başladı” derken, tam da bu gerçeklere dikkat çekiyor. Bizim karşımızda Yunanistan değil, Yunanistan’ı maşa olarak kullanan, başını Fransa’nın çektiği şer cephesi var. Bu şer ortaklarının hesabı da Yunanistan’a sahip çıkmak değil, Akdeniz’i yağmalamaktır. Bu vahşi hesabın gelip takıldığı yer Türkiye’dir. Türkiye, en zor zamanlarında bu oyunları bozdu. Şimdi çok daha güçlü, çok daha hazırlıklı, çok daha etkilidir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, bu oyun bozulmakla kalmayacak, Yunanistan’dan da başta On İki Ada olmak üzere, işgal ettiği bütün adaların, çiğnediği hukukun hesabı mutlaka eninde sonunda sorulacaktır.

BİR SES VERİN, NEREDESİNİZ?

Bizi asıl düşündüren ve üzen; bütün dünyanın gördüğü, izlediği ve sonucunu merakla beklediği bu gelişmelerde, Türkiye’yi yönetme iddiasında olan partilerin neden bu kadar sessiz kaldığı veya çok cılız bir ses çıkararak durumu idare etmeye çalıştığıdır. Bütün Türk milleti bu meseleye kilitlenmiş, Türkiye bütün imkânları ile Akdeniz’deki hakkını korumak için seferber olmuş, ama CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan günlerdir en küçük bir laf çıkmıyor. Önceki gün MYK toplantısı yaptılar, Parti Sözcüsü Faik Öztrak çok da yüksek olmayan bir tonda bir şeyler söyledi, sonra da “diyalog ve diplomasi ön planda tutulmalı” gibi bir garip lafla söylediklerini de yok etti. Karşınızda kör bir duvar var. Bu duvarı bir tekme vurup yıkmadan diyaloğu kiminle kuracak, hangi diplomasiyi öne geçireceksiniz?

YAZIKLAR OLSUN

Haber sitelerine bir haber düştü. Meğer, Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmuş, ama MYK toplantısında sadece kendi partililerine konuşmuş. Doğu Akdeniz ve Ege’de Türkiye’nin hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunması gerektiğini söylemiş. Daha doğrusu söylediği öğrenilmiş. Şu işe bakar mısınız, Türkiye’nin ikinci partisi, çok daha önemlisi Yunan’ı denize döken Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin lideri, bu kadar hayati bir meselede çıkıp da Türk milletinin önünde açık, net, kararlı ve kesin şekilde iki laf etmiyor veya kimlerin rahatsız olmasından korkuyorsa, edemiyor. Doğal olarak zilletin diğer ortakları da aynı yoldan gidiyor. Yazıklar olsun…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ