Marmara Denizi’nde şubat ayında görülmeye başlayan müsilaj (deniz salyası) her geçen gün yayılıyor. Balıkçılık faaliyetlerini durduran, deniz canlılarını yok eden bu tehlike, İstanbul’un içlerine kadar geldi. Tekirdağ, Kocaeli, Bursa ve Çanakkale’de olduğu gibi İstanbul’un suları da siyaha büründü. Sular arıtılmayınca megaşehirde dereler ve Haliç kirlendi. “Ekolojik yıkım” olarak adlandırılan bu olay ile başa çıkmak için hazırlıklar başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 4 Haziran’da “Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı’ için çalıştay yapılacağını açıkladı.

“%70 KARASAL KAYNAKLI”
Bu arada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü koordinasyonunda 2017’de başlattığı Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi doğrultusunda seyrüseferde olan Bilim-2 araştırma gemisi, çalışmalarını Marmara’da yoğunlaştırdı. Gemiden gelen verileri analiz eden Enstitü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, taşıma kapasitesinin üstünde aşırı besin elementi girdisi sebebiyle Marmara Denizi’nde alg ve plankton artışı yaşandığını aktardı. Marmara’daki aşırı alg üretiminin, %70 oranında karasal kaynaklı olduğunu vurgulayan Yücel “Evsel atık ve su arıtma tesislerinin hayata geçirilmemesi bu durumun sebepleri arasında. Bütün dünya denizlerinin ortalama sıcaklığı 0,8-1 derece arasında ısınmış iken Marmara Denizi’nde bu oran 2-2,5 derece arasında. Tabii ki küresel ısınma da önemli bir etken” dedi.

“TEMİZLENMESİ EN AZ BEŞ YIL SÜRER”
Marmara Denizi‘ndeki yoğun salya oluşumu aslında buz dağının görünen kısmı olduğu aktaran Yücel, şunları dile getirdi: Müsilaj sadece yüzeyde değil denizin içinde de jel gibi. Bu sebeple denizdeki oksijen çok azaldı. Denizden örnek alıp incelemek için kullandığımız filtreler ve pompalar organik parçacık yoğunluğundan güçlükle çalışıyor. Türkiye denizlerinde daha önce görülmemiş büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Deniz yüzeyinin ilk 20 metresinde oksijen var, altında yeterli oksijen yok. Marmara’nın sağlıklı kalması, Karadeniz havzasının sağlığını da doğrudan etkiliyor. Aslında bu durum, uluslararası sonuçlar da doğurabilir. Karasal atıkların en az yüzde 50 oranında azaltılması, Marmara Denizi’ni beş altı yıl içinde komadan çıkarabilir. Bu konuda üç önerimiz var; ileri arıtma, yeşil tampon bölgeler ve arıtma bölgelerinin denetimi. Çözümün getireceği maliyetlere ülke olarak katlanılması lazım… Çünkü böyle giderse Marmara Denizi’nde yakında balıkların ve pek çok deniz canlısının toplu hâlde ölümünü göreceğiz.

PROF. DR. MUSTAFA SARI: DENİZİN DİBİ TOZ DUMAN
Balıkesir Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erdek ve Bandırma Körfezlerindeki son durumu aktardı. Sarı, müsilaj sebebiyle özellikle dipteki canlıların hayat alanlarında büyük tahribat oluştuğunu söyledi. Prof. Dr. “Aşağısı toz duman gibi göz gözü görmüyor. Müsilaj deniz dibini bir tabaka, örtü gibi kaplamış durumda. Bu örtü denizin dibinde sabit yaşayan canlıları, organizmaları öldürmeye başlamış” dedi. Tekirdağ’da balıkçılık yapan Hüseyin Oğuz da Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un açıkladığı Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı’nın balıkçıları sevindirdiğini dile getirdi. Oğuz, balıkçıların aylardır salya sebebiyle denize ağ atamadığını aktardı.

SORUMSUZLAR CEZASIZ KALMADI
İzmit Körfezi’ne kan kusturdular!

Marmara Denizi’ne müsilaj tehlikesi yetmezmiş gibi bir de boya döküldü. Olayı araştıran Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Deniz Kıyı Şube Müdürlüğü ekipleri, Kilez Deresi’nden İzmit Körfezi’ne kırmızı renkte bir maddenin akıtıldığını tespit etti. Ekipler, Kocaeli Başiskele ilçesi Başyiğit Caddesi’nde faaliyet gösteren bir firmanın yağmur suyu hattından dereye deşarj yaptığını belirledi. Ekipler, Kilez Deresi’ne kurulan sosis bariyer sistemle kirliliğin Körfez’e akmasını engelledi. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Mesut Önem, boyayı deşarj eden firmaya cezai işlem uyguladıklarını söyledi.TÜRKİYE