Atsız ve millî kimlik

Uğurcan KÜÇÜKAĞAOĞLU yazdı

İnsan ve toplumların hafızaları tarihtir ve tarih sadece olayların akışı değil aynı zamanda bir kültür ve değerler sürecidir.

Tarihi bu akış içinde insan ve toplumlar bir kimlik kazanır.  Böylece;

-Kendini ve değerlerini tanır ve kimliğinin nasıl oluştuğunu anlar.

-Geçmişten ders çıkarır ve aynı hataları yapmamak için tedbirler alır.

-Geleceğe yön verir.

Bu tarihi süreç içinde milli kimlik kazandıran önemli değerler bazen bir fikir, bazen bir olay ve bazen de şahsiyetler olarak karşımıza çıkar.

Bu şahsiyetlerin çokluğu ve ona sahip çıkılma duygusu, milletlerin köklü ve büyüklüğünü ifade eder. Çünkü büyük milletler tarihinde yetiştirdikleri şahsiyetler kadar büyüktürler.

Bu şahsiyetler vasıtasıyla yeni nesiller, şuur kazanır, kimlik bulur ve geleceğe yön vererek milletlerin devamlılığını sağlarlar.

Milli kimlik kazanma sürecinde yol gösterici, rehber olan ve bunu kendine dava edinmiş nice şahsiyetler toplum içerisinde ön plana çıkar ve inandıkları millet ülküsünü tutuşturarak geleceğe taşırlar.

Bunlardan birisi de, hayatını, mensubu olmakla büyük onur duyduğu Türk milleti ve Türklük davasına adamış ATSIZ’dır.

Doğumunun 116. yıl dönümünde (12 Ocak 1905) ulu Türkçü Hüseyin Nihal ATSIZ Ata’yı bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Aziz ruhu şad olsun.

“Gönülleri birleşenler! Selam sizlere! /

Uzaklardan dertleşenler! Selam sizlere!
Selam sana hücrelerde benzi solan genç! /
Selam sana ey yılları heba olan genç!
İstikbalim gitti diye yaslanma sakın! /
İstikbalin değil ruhun Tanrı’ya yakın!
O yalancı istikbale bir perde indir! /
‘Gerçek yarın’ unutma ki bir gün senindir!”

Seslenir bize ta ötelerden “Selâm” şiiriyle Atsız ve her millet ve Türklük sevdalısının aklında ve yüreğindedir unutulmayan.

Yazdığı eserlerle hem edebiyat hem de fikir hayatımızda önemli bir yere sahiptir.

Türk gençliği ve Türk milliyetçilerinin milli şuur ve kimlik kazanmasında ışık ve yol gösterici olmuştur.

“Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir!” diyen Türklük davasının yılmaz savunucusudur.

Bu yolda bin bir cefa çekmiş, yine de davasından vazgeçmemiştir Atsız.

“Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan Ölümle eğlenen tunç yürekli Türkleriz” diyen kulağımızda en güçlü ses ve yüreğimizde tutuşan en coşkulu ateş olmuştur.

Milli kimlik yoksa millet olma bilinci dolayısıyla toplumların milletleşme süreci de yoktur.

Bu vesile ile;

Bazen bir şiir, bazen bir yazı, bazen bir musiki, bazen bir mimari ve bazen de fikir olarak eser bırakan ve bizlere samimi bir inanç, sevda ve ülküyü öğreten, millet olma bilinci ile milli kimliğimizi perçinleyen bu abide şahsiyetleri ve davalarını unutmayalım, yaşayalım ve yaşatalım.

Vaktiyle bir ATSIZ varmış, var olsun!

Ne Mutlu Türküm Diyene…