Devrim arabasından, devrin arabasına…

Sıtkı Şeremetli

Devrim arabasından, devrin arabasına…

          Aslında “Devrim Arabası” konusunda yol alınmış olsaydı, bugün Devrin arabası TOGG’u başka bir boyutta konuşuyor olacaktık. Biliyorsunuz Türkiye’nin yerli otomobil serüveni ilk olarak 1961 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla başlamıştı. 15 Mayıs 1961’de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından Otomotiv Endüstri Kongresi açılmış ve Cemal Gürsel açılış konuşmasında şunları söylemişti:

          (…) Tarımı da yenileyeceğiz, ama sadece ot satarak bir şey elde etmek mümkün değil! Bir gemi dolusu pamuk karşılığında zar zor 7-8 otobüs alabiliriz. Bir gemi dolusu pamuğu kaldırmak için ne kadar çaba harcamanız gerektiğini bilmektesiniz. Bu nedenle sanayi gereklidir. Dengeli bir tempo ile sanayileşmeliyiz. Bu kesin bir gerekliliktir. “Sektörümüz yok mu?” Evet var, ama öyle dağınıklar ki hepsi bir yönde çalışacak şekilde düzenlenmeli. Otomotiv endüstrisi söz konusu olduğunda, modern bir ülke kendi ulaşım araçlarını üretmelidir. Günümüz dünyasında ulaşım araçları ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. Kendi ulaşım araçlarımızı üretmeliyiz, kendi araçlarımızla taşınmalıyız. İlk olarak, bazı parçaları yapmak zorundayız; sonra, iyileştirme ile bunların% 70-80’ini oluşturmalıyız. Bazı insanlar Türkiye’de otomobil üretmenin imkansız olduğunu söylüyor. Bu düşünce kara zihinlerin ürünüdür. Türkiye’nin de bizi bu şekilde teşvik eden birçok sanayi kolu var. (…)

***

Bu konuşmadan sonra yerli otomobil için talimat verilmiş, çalışmalar başlamıştı. Ama aynı bugünlerde olduğu gibi o günlerde de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in bu düşüncelerine karşı devlet kademelerinde, medyada, siyasette, bürokraside “Biz yapamayız, biz üretemeyiz” düşüncesiyle bir yaklaşım vardı ve bu konuda atılan adımlara karşı yenik bir psikolojiyle başlanmıştı. Maddi ve manevi destekten yoksun daha ziyade çok kısıtlı bir destekle Devrim Arabaları 129 günde üretilmişti. 129 günde üretilen Devrim Arabası Türk mühendislerinin bir meydan okuması, kararlılığı, inancı adına yeni nesillere ders niteliğindeydi.

Ama Devrim Arabası’nın üretiminin sonlandırılması da hem hazin hem de oldukça trajedik olmuştu.

O olayda şöyle anlatılır:

          “Dur durak vermeden geçen üç ay içinde 4 otomobil, 7 motor, üç tane de ayrı model şanzıman üretirler. İlk iki beyaz ve siyah arabanın yol tecrübeleri yarım yamalak da olsa yapılır. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 29 Ekim törenlerine bu arabalarla gitmek ister. İki araba trenle Ankara’ya sevk edilirken çok az benzin konur, asıl kaliteli benzin ertesi gün merasime giderken alınacaktır. Ama o kargaşa arasında benzin alınma işi ihmal edilir.

          Cemal Gürsel’in bindiği siyah arabayı, yapımında en çok emeği geçen Rıfat Serdaroğlu kullanmaktadır. Araba Gürsel bindikten birkaç yüz metre sonra stop eder. Kemalettin Vardar’a göre Rıfat’ın benzini unutması, benzinsiz yola çıkması imkânsızdır. Serdaroğlu’nun kendisi de sonraları olayları değerlendirirken “Galiba göstergeyi ayarlarken bir halt ettik, biraz benzin var görünüyordu, ‘İdare eder’ dedim. Galiba benim yanılgım bu oldu. İkinci bir ihtimal belki de buhar tıkacı oldu, boğduk arabayı” der.

          Ama Devrim otomobili projesine Cemal Paşa’nın “Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk” sözü damgasını vurur. Ve proje hemen durdurulur. Arabalar Demir Yolları fabrikalarına dağıtılır. Eskişehir’deki araba dışındakiler gittiklerinin haftasına hurdaya çıkarılır.”

***

30 Ekim sabahı yayınlanan tüm gazeteler ağız birliği etmişçesine “Devrim yolda kaldı”, “Devrim’in benzini bitti”, “Devrim yürümedi”, “Devrim ancak 200 metre yürüdü” başlıklarıyla çıkar. Oysa Cemal Gürsel yolda kalan bir siyah Devrim Arabası’ndan diğer beyaz Devrim arabasına biner. Önce Anıtkabir’e oradan da geçit töreninin yapılacağı Hipodrom’a gider ve geçit törenine katılır. Ama medyanın bu karalayıcı tutumu Devrim Arabaları’nın infazını gerçekleştirmiştir.

Şu özellikleri olan Devrim Arabası kaprisler, engelleyici tavırlar, vizyonsuzluğa saplanma yüzünden tarihe karışmıştır.

          Malzemenin yüzde 80’i yerliydi. Şasesi, şanzımanı, motoru yerliydi. Distribütör ve karbüratör dışarıdan alınmıştı.

Üç ileri bir geri vitesi vardı. Motoru 4 silindirli, 60 beygir takatindeydi.

Döşemelerinde Sümerbank’ın kumaşları kullanılmıştı.

          O dönem “Siyah”, “Beyaz”, “Mavi Boncuk” ve “Gecekondu” isimleri verilerek 4 adet üretilen Devrim’den sadece biri çalışır durumda günümüze ulaştı.

Ortaya çok büyük yerli otomobil vizyonu koyan Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel otomobilin yakıt sorununa kızıp mı bu projeyi bitirdi?

Yoksa başka iç ve dış etkenler mi bu otomobil projesini bitirdi hala tam netleşmedi. Ama maalesef mesele bu basitlikte düğümlenerek tarih oldu.

Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i 129 günde üreten 23 mühendisin en genci Kemalettin Vardar 2008 yılında “Devrim bizim için ’yapamazsınız’ diyenlere karşı bir namus davasıydı. Yaşadığımız birçok şey hiç kolay olmadı. 75 yaşındayım ve hálá çok öfkeliyim. Projenin teklemesinde herşey güvensizlikten kaynaklandı. Türkiye’de kimse ne bize, ne de kendisine güvenmiyordu. Devrim mecliste tekledikten sonra, bizimle dalga geçen de çok oldu. Ama biz hep iyi bir otomobil yaptığımızı biliyorduk” diyordu.

1961 yılının o teknik şart ve atmosferinde böyle bir otomobil yapıldığında engellenmeseydi, üzerine teknolojik gelişmeler eklenerek otomobil pazarında bugün Türkiye’de olabilirdi. Bu manada 1961 yılından 2022 yılına kadar geçen süre kayıp yıllar olmuştur. Ne kadar üzücü değil mi?

          “TOGG gündemi konuşulurken, Devrim gündemi nerden çıktı?” diyorsanız, dün Devrim’i engellemeye çalışan- engelleyen zihniyetler aynı psikolojiyi TOGG üzerinde denemiştir. Muhalefetmedya- trol-sanatçı birlikteliği bunun çabasını çok vermiştir. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bu çabalara “Bundan 60 yıl önce devrim otomobilini engelleyenler devrin otomobili Togg’un üretimine engel olamadılar” cevabını vererek, üretimine başlanılan TOGG’u banttan indirerek Türk milletine tanıtmış, kamuoyuna sunmuştur.

TOGG seri üretime başladı ama bu çevreler kara propaganda hızını kesmediler. Hala “Bu iş yürümez” diye fitne saçmaya devam ediyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Oturdular büyük gösteriler yaptılar, iş adamları bir araya geldi, bakanlar cumhurbaşkanları bir araya geldi, otomobil üretiyoruz dediler… Nerede? Milleti kandırmak için” şeklindeki fitnesi elinde patladı ama onun izinden gidenler, suyundan içenler, huyundan kapanlar TOGG üzerinde fitne üretme işinde birbiriyle yarışıyor. Memleket sevdaları ve milletin geleceğine dair kaygıları olmadığı için böylesine büyük bir projeye “Memleketimiz için hayırlı uğurlu-olsun” diyemiyorlar… Devrim arabasını engelleyen ruh dirilip, TOGG’u engellemek istedi ama avuçlarını yaladılar. Şimdi kendilerini “Millet aç, bunlar TOGG” şeklindeki pespaye sloganla avutmaya çalışıyorlar. Bindiği TOGG aracında dua ile yola koyulan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin inanç iklimi bunların şeytanca propagandalarına azap olmuştur.

Devrim arabası ders, Devrin arabası vizyon yolunu açmıştır. Ne mutlu dersi alanlara, ne mutlu vizyonu görenlere…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ