Yeni anayasa için tarihi fırsat

Yeni anayasa için tarihi fırsat

Yeni anayasa için tarihi fırsat

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, yeni bir anayasa yapmanın gereğini sıklıkla ifade ediyor ve bütün partilere çağrı yapıyordu. Bununla da kalmadı, “Cumhuriyet’in 100. yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihi, ahlaki ve milli bir sorumluluktur.” diyerek, hazırlanan anayasa teklifini bir basın toplantısı ile kamuoyuna sundu.

UZLAŞMAYA AÇIK

Bütün partiler mevcut Anayasa’dan yakınıyor ve yenisini yapmak gerektiğini söylüyor. Tarihi bir fırsat yakalanmıştır. Nitekim, Sayın Bahçeli de, “Her partinin samimi bir durum muhasebesi yapmasında sonsuz yararlar vardır. Ön yargıların giyotinine, siyasi angajmanların mayınlı alanına ülkemizi teslim etmek vatan ve millet sevgisiyle şüphesiz bağdaşmayacaktır. Türkiye Devleti’nin ana teşkilat yapısı, Türk milleti temelinde üniter bir Cumhuriyet’tir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri ve kurucu felsefesi çağın eğilim ve yönelimleri ne olursa olsun kıskançlıkla muhafaza edilmelidir. Muhtemel hangi öneri üzerinde konuşursak konuşalım ön şart, bu ilke ve felsefenin anayasanın başlangıç kısmında ve birinci maddesinde kesin bir dille temellenmesidir” diyerek, bu esaslar etrafında bir uzlaşmaya açık olduklarını ortaya koymuştur.

NEDEN GEREK DUYULDU?

Yeni anayasaya neden gerek duyulduğu şu sözlerle net şekilde ortaya konulmuştur: “İlk olarak, milli ve manevi müktesebatımızla çelişmeyen, yeni yönetim sisteminin doğasıyla katiyen çatışmayan, aynı zamanda Türkiye’nin dünyada yükselen güçlü rolünü destekleyecek yeni bir anayasaya ihtiyaç ileri düzeydedir. İkinci olarak, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında ‘demokratik ve sivil nitelikli bir anayasa’ yapma fırsatı doğmuş, siyaset kurumu ve sivil toplum kuruluşları tarih huzurunda sorumluluk altına girmişlerdir. Cumhuriyet’in 100’üncü yılı, çoğulcu, katılımcı, kapsayıcı ve demokratik usullerle yeni bir anayasa hazırlamak için büyük bir ‘şevk, heyecan, ilham kaynağı’ olarak önümüzdedir. Kaldı ki, bu değerlendirmemizin hilafına görüş beyan eden henüz hiç kimse, hiçbir siyasi parti veya sivil toplum kuruluşu da çıkmamış, görülmemiştir. Üçüncü olarak, darbeci bir özelliğe sahip ve Parlamenter Sistem’in mantığına göre yapılmış mevcut Anayasa ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrası yönetim hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani, Türk Tipi Başkanlık Modeli arasında onarımı, tamiri ve telafisi imkânsız bir çelişki ve uyumsuzluk yumağı söz konusudur. Bu çelişkinin yeni bir anayasa marifetiyle süratle aşılması acildir, elzemdir. Bahsettiğim bu uyumsuzluğu ortadan kaldırmak, başkanlık sistemini kurumsallaştırmak, Cumhuriyet’in 100’üncü yılı anısına 100 maddelik yeni anayasa yapmak, Türk milletine vefa borcumuz, demokratik görevimizdir.

YENİ YÖNETİM SİSTEMİNE UYGUN

Milliyetçi Hareket Partisi, milli değerlere dayanan, modern anayasacılığın kabullerine uygun, 21’inci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükmüne ve hükümdarlık haklarına tercüman olan, yeni yönetim sistemiyle bütünleşip birleşen bir teşkilat düzeni kurmak maksat ve muradıyla anayasa önerisini hazırlamıştır. Sayın Bahçeli, anayasa önerisinin öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı’nın ana paydaşı olan AK Parti’yle paylaşılacağını, sonrasında da yapılacak müzakere ve görüşmeler doğrultusunda diğer partilere sunulacağı açıklamıştır. Önerinin temel özellikleri özetle şu şekildedir:

TEMEL ÖZELLİKLER

Anayasa önerisi “Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Hak ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları ve Son Hükümler” şeklinde dört kısım ve 100 maddeden oluşmaktadır. Başlangıca, “Allah’ın lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş biz Türk milleti” düsturu ile giriş yapılmıştır. Devletin genel esasları ilk beş maddede düzenlen, “Devletin şekli ve nitelikleri” aynen korunarak birinci maddede ele alınmış, maddenin son fıkrasında “Bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” denilmiştir. Anayasanın ikinci kısmında “Temel Hak ve Ödevler” düzenlenmiş, birinci bölümde tüm haklara dair ortak rejimi belirleyen “Genel Hükümler” yer almış, ikinci bölümde “Haklar ve Hürriyetler” başlığı ile temel hak ve hürriyetler “sınıflandırılmadan” en geniş şekilde güvenceye kavuşturulmuştur.

Anayasanın üçüncü kısmında, üç bölüm hâlinde “Cumhuriyetin Temel Organları”, yasama, yürütme ve yargı başlıkları ile düzenlenmiş, yasama organı için “Milli birliği sağlama”, yürütme için “Kurumsallaşmış başkanlık sistemi”, yargı için “Bağımsız ve tarafsız yapılanma” anlayışı ön plana çıkarılmıştır. TBMM’nin yetkileri; kanun yapımında, antlaşmaların onaylanmasında ve sona erdirilmesinde, bütçenin kabul edilmesinde, anayasal kurum ve kuruluşlara üye seçmede, Meclis soruşturması açılmasında kuvvetlendirilmiştir. Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla milletvekilliğinin düşme sebeplerine dair belirsizlikler giderilmiştir.

Yürütme organı “Başkan” ve “İdare” şeklinde iki başlık altında düzenlenmiş, Başkanlık Sistemi, yeni anayasa bütünlüğü içinde “kurumsal yapıya” kavuşturulmuş, Başkan ile birlikte iki Başkan Yardımcısının seçilmesi öngörülmüş, Başkanlık Kabinesi anayasal statüye dâhil edilmiş, Başkanlık Hükümet Programı’nın Meclise sunulması yöntemi getirilmiş, Başkanlık Kararnameleri ile kanunların münhasır yetki alanları çatışmayacak şekilde belirlenmiştir. Üniter devlet ilkesine anayasada açıkça yer verilerek, idari yapılanmada “il esası” korunmuştur.

Son cümle her şeyin özetidir: “Türk milletinin muhkem ve muteber beklentisi, Cumhuriyet’in 100. yılında ‘Parlamenter Sistem’le geriye gidiş’ değil, gelecek yüzyılı milli ve vizyoner bir bakışla kavrayan ‘Türk Tipi Başkanlık Sistemi’nin kökleşmesi, bunun yanı sıra huzuru, refahı, birlik ve kardeşlik bağlarını tahkim edecek yeni bir anayasa yazılması ve yapılmasıdır.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ