Yaşamayan Asla Bilemez (Göktuğ ŞEREMETLİ)

Sıtkı Şeremetli

Yaşamayan Asla Bilemez
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
1980de trenle bir kurs için Almanya’ya gidiyorduk. Bulgaristan’a girdikten bir süre sonra, bir ara istasyonda trene binenler oldu. Binenlerden birisi de bizim kompartımana bindi. Biner binmez; “Ben İsmail.” diyerek konuşmaya başladı. Ve Sofya’ya kadar durmadan konuştu.
Türkçe konuşmaya susamış bir hali vardı. Hiç durmadan anlatıyordu. Türkçe konuşmak yasaktı. Çalıştığı yerde hiç Türk yokmuş. Aylardır tek kelime Türkçe konuşamamış. Bu sebeple yanımızda durmadan konuştu.
Yanımızdakilerden ona ikram ettik. Konuşurken çok almadı bile. Sadece cebine koyacak bir şeyler aldı. Bunları Türk arkadaşlarına ikram edeceğini söyledi.
Tren Sofya’ya geldiğinde adeta fısıldayarak;”Gazetemizi alıp alamayacağını” sordu. Verdik tabi. Büyük bir çekingenlikle alıp gömleği içine soktu. Ayrılırken gözleri yaş içinde vedalaştı ve gitti. İsmail’e bir daha hiç rastlamadık.
Onun o anda duygularını yaşamayan bilmez.
Bulgaristan’da Müslümanların isimlerin zorla değiştirildiği, Türkçe konuşmanın, Türk olmanın yasak olduğu zor yıllardı. Çok zor yıllardı.
Filibe’de(Plovdiv) bulunan Türkiye Konsolosluğunun bulunduğu sokağın iki başında nöbet bekleyen Bulgar polisleri sokağa giren, çıkan kişileri denetliyor, Türkleri tutukluyorlardı. Türkler Türk konsolosluğuna gelemiyorlardı.
Ama Filibe’de Türklerin özellikle cumartesi ve Pazar günleri çok geldikleri, sık sık geldikleri, büyük bir keyifle dolaştıkları bir park vardı. Ama o parkta bir kıyıda bir oturma bankı vardı. Bu oturma sırasında cumartesi ve pazar günleri hep oturan birileri olur, kısa bir süre otururlar, kalkar kalkmaz yerlerine birileri oturur, bir süre sonra onlar kalkınca bir başkaları gelirlerdi. Gelenler selamlaşır, kalkanların yerlerine oturur, gözlerini bir noktaya diker, bakarlar.. Bakarlar.. Bakarlardı.
Hiç boş kalmazdı orası.
Çünkü işte tam o oturma yerinden Türk Konsolosluğunun cumartesi ve Pazar günleri bayrak direğine asmış oldukları Türk bayrağı görülürdü.
Ay yıldızlı Türk bayrağı nazlı nazlı dalgalandıkça Filibeli Türkler yüreklerinde büyük bir gurur, büyük bir hasret, büyük bir sevgi ile birkaç dakika da olsa sevinirlerdi.
O sevinç dünyalara bedeldi.
Yaşamayan asla bilemez.
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ