PİŞMAN EDERİZ!.. (Ezanla geldik sela ile gideceğiz) Sıtkı ŞEREMETLİ

Sıtkı Şeremetli

PİŞMAN EDERİZ!..
(Ezanla geldik sela ile gideceğiz)
Sıtkı ŞEREMETLİ
Anamızın duası ile
geldik,
hocanın selası ile de gideriz.
Türk Milletini dize getirmek
isteyenleri anasından doğduk-
larına pişman ederiz.
XXX
Biz Ülkücüler helal süt emmiş Anadolu çocuklarıyız.
Çoğumuzun doğumunda kulaklarımız ezan sesi ile tanıştırıldı.
Sonra..
Analarımız ninni olarak acıklı Çanakkale Şehitleri türküleri söyleyerek uyuttu bizi.
Doğduğumuz günden itibaren;
Türklüğümüzü bildik,
İslam’a inandık.
Sonra büyüdük..
Genç olduk.
Gür bir ses duyduk;
“Türk-İslam Ülküsü”..
Sesin geldiği yöne koştuk.
Orada MHP vardı,Ülkü Ocakları vardı.
Türkeş Bey konuşuyordu.
Bir Türk gibi,
İyi bir Müslüman gibi..
İçimizi ısıttı o ses..
Bir sürü kirli ideolojinin ve yaşam tarzının ortaya safra gibi yayıldığı bir dönemde temiz-ter temiz bir kaynağa ulaştık.
Bu Ülkü kaynağının suyunu kana kana içtik.
Bir terazi koydular ortaya.
Bir kefesinde;ihanet,imansızlık,ahlaksızlık vardı.
Öteki kefede ise;vatan-millet-devlet-bayrak sevgisi,ahlak ve Allah’a iman vardı.
Biz gençlik yıllarımızın daha başında iken kefenin doğru tarafını;
Vatan-Millet-devlet-bayrak ve Allah sevgisi olan,ahlaki ilkeleri savunan yolu seçtik.
“Ülkücü olduk,MHP’ye gönül verdik”
İyi de..
“Ülkücü olmanın bedeli ağırdır”dediler”
Önce düşündük,sonra araştırıp öğrendik.
Türk tarihini inceledik.Türk’ün varlığı için verilen kavgaları,bu yolda can veren nice şehidimizin hikayelerini,ödenen büyük bedelleri öğrendik.
İslam tarihini,Peygamber Efendimizin(S.A.V) nice çilelerle dolu yaşamını ve mücadelelerini öğrendik.
Sonra anladık ve dedik ki;
“Büyük davalar ancak büyük bedeller ödenerek muvaffak olabilir”
Ve karar verdik:
“Bu dava doğru,Hak,haklı bir davadır.Biz bu davaya gönül veriyoruz.Bu uğurda ödenmesi gerek hangi bedel varsa ödemeye hazırız”
Öyle de davrandık.
Çile çektik,
Şehit verdik,
Dar ağaçlarında can verdik,
Zindanların karanlığını yaşadık.
50 yıllık bir şanlı kavgadır Ülkücünün kavgası..
Çok acı çektik.
Çok haksızlık gördük.
Çok zulüm yaşadık.
Ama;
Asla yılmadık,
yıkılmadık..
Nice dünyalık menfaat teklifleri ile çıktılar Ülkücülerin karşısına.
“Davanı sat,zengin ol”dediler.
“İnancından vazgeç rahat yaşa”dediler.
“Ahireti boş ver,önce dünyanı kurtarmaya bak”dediler.
Bu ahlaksız teklife Ülkücülerin hepsi Peygamber Efendimiz(S.A.V)’in sözleri ile cevap verdiler:
“Bir elimize güneşi,bir elimize ayı verseniz biz yine de davamızdan vazgeçmeyiz”
Ve öyle davrandık.
İnancımızı yaşamaya ve yaşatmaya çalıştık.
Şimdi özellikle gençler soruyor:
“İşkenceler gördünüz.Zindanlarda yattınız.İstikbalinizden oldunuz.Değdi mi?”
Cevabımız:
“Evet,değdi..İnsanlar fani..Dünya zenginliği yalan..Tek gerçek var,yaradılışın manasına uyan bir yaşam.Mensubu olduğumuz Türk soyuna,iman ettiğimiz İslam’a uyan bir hayat ise yaşanan..Ne mutlu..Yok böyle bir hayat değilse yaşadığın,vay senin haline..”
Biz Ülkücülerin,geçmişimizden pişmanlığımız yoktur.
Aksine geçmişi Ülkücünün onur kaynağıdır.
Sözün özü şudur:
Doğarken kulağımıza ezan okundu,o mübarek sesle dünyaya geldik.
İnşallah ölünce de selamız verilir,bu fani dünya ile vedalaşıp ahirete göçer gideriz.
Rabbim,inşallah O’nun rızası için yaptığımıza inandığımız gayretlerimizi,katında kabul ve makbul eyler..
Ve dileriz ki,yeni nesil genç Ülkücüler bu bayrağı daha yükseklere çıkartır.
Allah’a emanet ol
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ