”Milli bekamızı yedirmeyiz, yutturmayız, asla da çiğnetmeyiz.”

”Milli bekamızı yedirmeyiz, yutturmayız, asla da çiğnetmeyiz.”

”Milli bekamızı yedirmeyiz, yutturmayız, asla da çiğnetmeyiz.”

Milliyetçi Hareket Partisi Balıkesir İl Başkanı Orhan Dereli Gazete MEYDAN’a konuştu.”Liderimiz sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği gibi,Bize göre Türkiye’nin yönetim sisteminden kaynaklanan zafiyetleri son bulmuş, nihayete ermiştir.Bu gerçeğe rağmen, sistem tartışmasını yeni baştan açmanın ne ülkeye, ne millete, ne de demokrasimize hiçbir yararı olmayacaktır diyen başkan Dereli şunları söyledi:
”Cumhuriyet’in kuruluşundan 93 yıl sonra Türkiye FETÖ işgal teşebbüsüne, senaryosu emperyalizm tarafından yazılmış kanlı ve karanlık bir operasyona direkt muhatap olmuştur.

251 vatan evladımız şehit düşmüştür.

2 bin 194 vatan evladımız ise bu hain darbe kalkışması neticesinde yaralanmıştır.

Kaleyi içten yıkmak isteyen, ülkeyi iç savaş ortamına sokmayı hedefleyen, demokrasiyi ve milli varlığı imhayı kurgulayan Pensilvanyalı teröristler eşine benzerine az rastlanır bir hıyanetle millete ve devlete kast etmek için devreye girmişlerdi.

Hamd olsun, Türk milleti tankların önüne yatarak, kanunsuz ve korsan şekilde uçurulan savaş uçaklarına ve helikopterlere meydan okuyarak istiklalini kurtardı, istikbaline sahip çıktı.

Söz konusu mücadele ruhu sokaklarda, caddelerde, meydanlarda, köprülerde devleşen milletin 15 Temmuz destanı olarak milli hafızalara kazındı.

Tutsak almak istediler, direndik.

Yıkmak istediler, engelledik.

İşgali denediler, analarından doğduklarına pişman ettik.

Çünkü biz; baş verse de başını eğmeyen, hiçbir zalime eyvallah etmeyen, hiçbir teröristten, hiçbir hain ve müstevliden aman dilenmeyen büyük Türk milletiyiz.

Bağımsızlık onurumuzu ayağa düşürmeyiz.

Milli bekamızı yedirmeyiz, yutturmayız, asla da çiğnetmeyiz.

Bu şartlar altında milli birlik ve bekamız tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yaygın bir musibete, yoğun bir tehdide maruz kalmıştır.

İşte böylesi bir ahval ve şerait içinde tarihin omuzlarımıza yüklediği ve ertelenmesi halinde çok ciddi mahsur ve maliyetleri olacak vazifemizi tatbik ve temin için kollarımızı sıvadık.

Parlamenter sistemle daha fazla mesafe alamayacağımız 15 Temmuz’da belli olmuştu.

Devletin hızlı karar alması, etkin ve verimli çalışması lazımdı.

Yasama, yürütme ve yargı arasında silikleşen sınır çizgilerinin belirgin ve berrak şekilde netleştirilmesi, bu üç erk arasındaki demokratik ayrımın belirginleştirilmesi büyük bir zorunluluktu.

Milli güvenliğimiz ağır baskı ve dayatmalar altındaydı.

İç ve dış sorunlarımız artıyor, tırmanıyordu.

Devlet yönetiminde varlığı malum olan fiili düğümün çözülmesi, bu suretle yasal ve anayasal bir hüviyete kavuşturulması gerekiyordu.

Sonuç itibariyle Türk milleti, 16 Nisan 2017 Halkoylamasıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne evet demiş, geleceğini bu yeni sistemde görmüş ve kabullenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti 16 Nisan 2017 itibariyle fiilen, 9 Temmuz 2018’de de resmen üçüncü evreye geçmiştir.

Önemle ifade etmek isterim ki, kefili milli irade ve Türk tarihi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi keyfi olarak kurulmadı.

Basit ve günlük siyasi dürtülerle harcı karılmadı.

Cılız ve çıkarcı emellerle çatısı örülmedi.

Günü kurtarma hesaplarının neticesi olarak içeriği ve rotası tayin edilmedi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşama azminin, payidarlık iradesinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün aynen tecellisi ve tescilidir.

İlaveten siyasi istikrarın teminatıdır.

Yeni sistemle beraber barajın yüzde 50 artı 1’e çıkması muhkem ve muteber bir sayısal çoğunluktan daha çok müstesna bir uzlaşmayı, muazzam bir kucaklaşmayı sağlamıştır.

Türkiye aradığı parlak yönetim sistemini pek çok badireye uğraya uğraya, birçok sorunla boğuşa boğuşa sonunda bulmuş ve benimsemiştir.

Değişen rejim değildir.

Aksini iddia ve ilan edenler müfteridir, münafıktır, müptezeldir.

Sistem değişikliğini rejim elden gitti diyerek karalamaya ve kötülemeye yeltenenler iyi niyetten yoksun bozgunculardır.

Önümüzdeki 9 Temmuz günü yeni sistemin bir yılı dolmuş olacaktır.

Kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilke ve esaslarıyla oturması, kurum ve kurallarıyla güçlenmesi zaman alacaktır.

Dünya üzerinde hiçbir hükümet sistemi kısa sürede umut edilen fayda ve sonuçları tam manasıyla vermemiş, verememiştir.

Bu da son derece normaldir, beklenen ve ölçümü yapılan bir durumdur.

Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş sürecinde var olan uyum sorunlarının aşılması kaçınılmazdır.

Bize göre Türkiye’nin yönetim sisteminden kaynaklanan zafiyetleri son bulmuş, nihayete ermiştir.

Bu gerçeğe rağmen, sistem tartışmasını yeni baştan açmanın ne ülkeye, ne millete, ne de demokrasimize hiçbir yararı olmayacaktır.”

Beğen
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ