İBB Başkanı olduğu günden beri ağustos böceği gibi gezen, ömrünü laklakla geçiren Ekrem İmamoğlu, bir twitinde “Kentsel Dönüşüm; depreme karşı riskli yapıların yenilenmesi ya da güçlendirilmesi demektir.” Demiş… Bu cümlesiyle CHP ve İP’in politikalarına ters düşmüş olsa da, görevde bulunduğu süre içinde deprem tehlikesinin en çok konuşulduğu İstanbul için hiçbir şey yapmamıştır. Ama son yaşadığımız deprem felaketinin acısıyla ana gündem olan İstanbul’da deprem olma riski üzerinden bir şey yapıyor görüntüsüne girmeye çalışıyor.

Sel felaketinde Bodrum tatilinden dönmeyen, kar felaketinde İngiliz Büyükelçi’yle rakı-balık keyfi yapan, Elazığ depreminin hemen ertesi günü kayak tatiline giden, İstanbul hizmet beklerken siyasi hesapları için Türkiye turu düzenleyen bu ağustos böceği için İstanbul’da bir depremin olup olmamasının inanın bir önemi yoktur. Ama şimdi konu gündem olduğu için tribünlere oynamaya başladı.

Madem “Kentsel Dönüşüm; depreme karşı riskli yapıların yenilenmesi ya da güçlendirilmesi demektir.” İse CHP niçin Türkiye’nin her yerinde kentsel dönüşümlere karşı çıkıyor? Hatay’da CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP milletvekilleri “kentsel dönüşüme” karşı mücadele vermişler ve en çok yıkım ve ölüm Hatay’da gerçekleşmiştir. Yıllar önce Hatay’da yapılması planlanan kentsel dönüşümün CHP’li Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş tarafından engellendiği, hatta bunun için miting yaptığı ortaya çıktı.

Mesela CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, 2020 yılında sosyal medyada kentsel dönüşüm karşıtlığını şu şekilde ifade ediyordu: “İstanbul’un göbeğinde Fikirtepe’de kentsel dönüşüm mağdurları ile birlikteyiz. AKP’nin rant aşkı ve sevdası binlerce insanın ocağını kararttı.”

Yine CHP Adana Milletvekili Turgay Develi ise kentsel dönüşüm karşıtlığını 2014’te şu ifadelerle belirtiyordu: “30 Mart’ta halkımız ‘Kentsel dönüşüm’ adıyla yapılan rantsal dönüşüm projelerine, TOKİ vurgununa dur diyecek; yerel yönetimlere el koyacaktır.”

Deprem bölgelerinde bir tane TOKİ binası yıkılmadığı gibi o binalarda hasar da olmamış ve binlerce can bu vesileyle kurtulmuştur. Belki de CHP’nin bu vizyonsuz, çapsız propagandalarına kanan birçok insan TOKİ’nin konutlarından ev almaktan vazgeçerek hayatını kaybetmiştir. Kentsel dönüşüme karşı çık, TOKİ vurgun de işte CHP budur. Şimdi depreme TOKİ binalarında yakalanan ailelerin hepsi TOKİ yetkililerine, hükümete dua etmiyor mu?

Sadece CHP’liler değil tabii. Deprem felaketi sonrası en çok ahkâm kesen İP Genel Başkanı Meral Akşener de 27 Ağustos 2022 tarihinde Beykoz’da Tokatköy Kentsel Dönüşüm projesine karşı çıkmak için milletvekillerini ve genel başkan yardımcısını görevlendirip, oradaki vatandaşları da “Milletvekillerimizi ve genel başkan yardımcımızı alın, saat 7’de gidin. Onların dokunulmazlıkları oluyor ya, orada bir bulunsunlar. Gelindiğinde görülsün. Sizin derneğinize beyanat verilsin ben de onu alayım kamuoyuna lanse edeyim.” Şeklinde gaza getirdiği ortaya çıktı.

Kentsel dönüşümler deprem karşısında riskli yapıları yenilemek ve depreme karşı sağlam binalar kurmak için vardır. Hükümet deprem riski olan şehirlerde kentsel dönüşümleri hızlandırmalı ve deprem bölgesindeki TOKİ evlerinin referans ölçüsünde yeni yaşam alanları oluşturmalıdır.

Hükümet ve muhalefet deprem konusunda kendine ait hangi eksiklik varsa gidermeli, hangi sorumlulukları varsa hemen yerine getirmelidir. On binlerce can yitirdiğimiz, on binlerce yaralının olduğu bu deprem felaketi hepimize ders olmayacaksa başka bize ne ders olacaktır?

Depremler konusunda büyük acılar yaşadık, bundan sonra yaşamamak için olması gereken tüm tedbir ve önlemleri almalıyız.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçtiğimiz salı günü MHP Grup Toplantısı’nda çok önemli çağrılarda bulunmuştur.

2018 yılında Bina Deprem Yönetmeliği güncellenmiştir. Bir yanda yapılarda güçlendirme esaslarına ilişkin yönetmelik çıkartılırken, diğer yanda 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” 31 Mayıs 2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2021 yılında açıklanan “Yeni Kentsel Dönüşüm Vizyonu”na göre Türkiye genelinde 6,7 milyon riskli yapı tespit edilmiştir.

Kuşkusuz bu sayı çok yüksektir, acilen eyleme geçmek lazımdır.

Bununla birlikte her yıl 300 bin binanın dönüştürülmesi mezkur bakanlıkça planlanmıştır.

Depremler ve diğer doğal afetler bundan sonra da kaçınılmaz bir şekilde yaşanacaktır.

Bu yakın ve yakıcı gerçekten kaçış yoktur.

Devlet ve hükümet bu tehlikeli duruma müdriktir ve nitekim uzunca bir süredir buna müzahir siyaset üretilmektedir.

İşin özünde depreme ve ilgili yönetmeliklere uygun, dayanıklı bina yapmaktan başka ikinci bir seçenek yoktur.

Etkin bir denetim mekanizmasıyla hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.

İnsan-mekân; insan-çevre; insan-insan ilişkisini elbette yeni baştan kurgulamak durumundayız.

Mahut felaketten çıkardığımız derslerle daha güvenli, daha huzurlu, daha sağlam, daha sağlıklı bir geleceğin temelini atmalıyız.

İnsan kaynaklı hataları sıfırlamak zorundayız.

Önce tedbir alıp, sonra tevekkül içinde hayatımıza devam etmeliyiz.”

***

Deprem dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’nin de tabiat kaderidir. Ama depreme karşı önlem almanın öncelikleri kaderle izah edilemez. TOKİ’nin ve işinin ehli olan müteahhitlerin yaptığı ve yıkılmayan evler önlem almanın bir kader olmadığını ve işini sağlam yapmanın önemini gösteriyor. Tedbir, önlem ve işi ehline vermek çok hayat kurtarıyor.