Kapatma dışında bir ihtimal yok

Sıtkı Şeremetli

Kapatma dışında bir ihtimal yok

HDP için kapatma davası açılmış olması, terörle mücadelede yeni bir dönüm noktasıdır. Bu kapatma davasını daha evvelkilerle karıştırmamak gerekiyor. Hepsine gazeteci olarak tanıklık etmiş biri olarak, bu davanın çok farklı olduğunu görüyorum. Öncekiler terörle mücadelenin bir gereği olarak açılıyordu. Parti kapatılsa bile terör bitmediği için siyasi uzantıları kaldıkları yerden devam ediyor, yeni bir partide buluşuyorlardı. Şimdi açılan dava, terörün tamamen bitirme noktasında olduğu bir sürece denk gelmektedir. Dolayısı ile bu ihanet yapılanmasının siyaset ayağının da kesin olarak temizlenmesi hedeflenmektedir. En azından böyle olmalıdır, bizim dileğimiz ve beklentimiz budur.

TERÖRİST OLDUKLARINI KENDİLERİ SÖYLÜYOR

Dava ile birlikte özellikle zilleti oluşturanlar ve etrafındakilerin büyük bir telaşa kapıldıklarını ibretle izliyoruz. Yaptıkları açıklamalara bakınca, başka bir ülkede yaşadıklarını düşünüyorum. Zira, söylediklerinin bu ülke gerçekleri ile bir ilgi ve alakası olmadığı gibi, terörle mücadelede de bir samimiyetlerinin bulunmadığını gösteriyorlar. Akıl ve vicdan sahibi olan, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan istisnasız herkes HDP’nin terör örgütünün ta kendisi olduğunu bilir, görür ve söyler. Bunun aması, fakatı, lakini yoktur. Zaten bunu ispatlamak için bir argümana da ihtiyaç bulunmuyor. Kendileri söylüyorlar. PKK terör örgütü ile birlikte olduklarını her fırsatta anlatıyor ve kabul ediyorlar. Başka hiçbir şey olmasa dahi, Gara harekatı sırasında ve sonrasında yaşananlar ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın sosyal medyaya ve basına yansıyan Kandil katilleri ve PKK’nın elebaşları ile ilgili beyanları her şeyi anlamaya da, anlatmaya da, bu partinin kapatılmasına da, HDP’nin bütün unsurlarının terör örgütünün elemanı oldukları gerekçesi ile yargı önüne çıkarılmalarına da fazlasıyla yeter. İddianamede yer alan bilgi ve belgelerin çok daha fazla, çok daha ileri şeyler olduğunu da bütün Türk milleti izledi ve gördü. 6-8 Ekim olayları açık ve net şekilde bir devlete isyan teşebbüsüdür ve bunun hesabının sormak hem devletin, hem hukukun boynunun borcudur.

GEREĞİ YAPILDI

Kapatma davası öncesinde HDP ile ilgili argümanları ortaya koyup, böyle bir partinin siyasi hayatta yer alamayacağını söylerken, özellikle zilletin unsurları, “eğer bu söyledikleriniz doğruysa, neden gereği yapılmıyor? Neden yargıya gidilmiyor?” gibi gerekçeler öne sürerlerdi. Gereği yapıldı, yargı harekete geçti, şimdi de aklaziyan gerekçelerle bu açık ihaneti sulandırmaya ve bağlamından saptırmaya uğraşıyorlar. HDP kapatılırsa yenisi kurulurmuş, şu kadar oy alıyormuş. Fikir ve düşünce hürriyeti varmış. Demokrasi tahammül rejimiymiş. Daha neler neler. Bu kadarla da kalmıyor, kendilerini yargı yerine koyarak hüküm de veriyorlar. Dava açılmış olması HDP’nin kapatılacağı anlamına gelmezmiş, mesela hazine yardımının kesilmesi gibi ara formüller de bulunabilirmiş.

TERÖRÜN PARTİSİ OLAMAZ

Yazının girişinde bu davanın şimdiye kadarkilerden farklı olduğunu, en azından olması gerektiğini söylerken kast ettiğim tam da budur. Bu sulandırma ve saptırma gayretlerinin ciddiye alınmaması hem aklın, hem gerçeklerin, hem de hukukun gereğidir. HDP’yle ilgili kapatma dışında her hangi bir kararın çıkması, teröre kapı aralamak anlamına gelecektir. Bu ihanet güruhu yargı kararı ile terör yapma, terörü destekleme ve yardım ve yataklık etme hakkı kazandıklarını zannederek daha da azacaklardır. Dolayısı ile temelli kapatma dışında bir formülü ciddi olarak düşünüp savunanlar HDP’nin yardım ve yatakçılarıdır. Anayasanın 69’cu maddesinin 8’nci fıkrasında, temelli kapatılan bir partinin bir başka ad altında kurulamayacağı hükmü yer almaktadır. Bu da kapatmadan sonra yerine yenisinin kurulamayacağının teminatıdır. Yani terörün partisi olamaz ve bundan sonra hiçbir şekilde olmamalıdır.

DEMOKRASİ İHANETİN KILIFI DEĞİL

HDP’nin aldığı oy oranı ile ilgili daha önce değerlendirmelerde bulunmuştum. Sadece şu kadarını söyleyeyim, terör biterse HDP’nin ne tabanı kalır, ne oyu olur, ne de esemesi okunur. Zilletin HDP oyları ile ilgili hesapları da, bu uğurda bir ihanet odağı ile iş tutmaları da sadece karanlık sicillerine bir ilave daha yapılmasından başka bir işe yaramayacaktır. Terörün, bölücülüğün ne fikir ve düşünce özgürlüğü ile ne de demokrasi ile izahı yapılamaz. Demokrasi ve özgürlükler, ihanetin kılıfı olamaz. Bu bütün dünyada böyledir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile de teminat altına alınmıştır.

KAPISINA AÇILMAMAK ÜZERE KİLİT VURULACAK

HDP bir siyasi parti değil, bir terör yapılanmasıdır. HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin yargı kararı ile düşürülmesinden sonra TBMM’de yaptıkları, bunların her fırsatta nasıl teröre yöneldiklerinin en son belgesidir. Meclis koridorlarında terör sloganları atma cüretinde bulunuyorlar, birileri hala bunları temize çıkarmaya uğraşıyor. Neyse ki, hukuk işliyor ve gereğini yapıyor. Bu eşkıya yatağı ile birlikte nasıl kapının önüne konulduysa, HDP denilen terör yapılanmasının da kapısına bir daha açılmamak üzere kilit vurulacaktır. Bundan başka ne yol var, ne ihtimal mevcut.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ