İslâm’da Vatan Sevgisi

İslâm’da Vatan Sevgisi

İslâm’da Vatan Sevgisi

Vatan sevgisi, insanın yaratılışında var olan aidiyet duygusunun güçlü bir eseridir. İnsan, doğduğu ve büyüdüğü yerle, genel anlamıyla da bu yerin bağlı bulunduğu memleketle güçlü bir mânevî bağ kurar. “Hubbü’l-vatân min el-îmân” sözü, yaratılıştan gelen bu fıtrî bağa işaret eder. İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri bu sözle, bir süre ayrı kaldığı Serhend’e döndüğündeki hissiyatını ifade etmiştir.

Îmân ve Amelin Teminatı Vatan İçin Nöbet Beklemek

Vatan, varlığıyla sınırları içerisinde yaşayanların îmânının ve dinin lüzûmu olan amellerin yerine getirilmesinin de açık bir teminatıdır. Bu sebeple vatana sahip çıkmak, her bireyin aslî vazifesidir.

Bizler mü’minler olarak, îmânımızın ve ibâdetlerimizi huzur ve güven içerisinde yapabilmemizin teminatı olan vatanımıza sahip çıkmalı, onun muhafazası ve daha da kalkınması konusunda imkânlarımız nispetinde destek olmaya çalışmalıyız. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu vazife bilincini faziletiyle beraber şöyle beyân etmiştir: “Allah rızası için bir gün nöbet beklemek, dünya ve dünyadakilerden hayırlıdır. Sizden birinin kamçısının cennetten işgal ettiği bir yer de, dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır.”

Duâ Ordusunun Önemi

Hadîs-i şerîfte hususan “nöbet beklemek” vurgulanmışsa da bu vazife, gücü ve imkânları nispetinde herkese şâmildir. Vazifeliler harekâtlarda fiilî olarak bulunurken, diğer vazifeliler hudut boylarında nöbet tutar. Geride kalanlar da duâlarıyla onların muhâfazası, muzafferiyet ve muvaffakiyeti için niyâzda bulunurlar. Zira duâ da bir silahtır. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) duânın, mü’minlerin silâhı olduğunu: “Duâ, mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nûrudur” ve “Sabır ve dua müminin ne güzel iki silahıdır” hadîs-i şerîfleriyle ifade buyurmuştur.

Duâ Ordusu Topyekûn Ayakta

Nakşibendî tarîkatı büyükleri, tarih boyunca dâima devletlerinin yanında olmuş, devlet adamlarının muvaffakiyeti için duâ etmişlerdir. Geçmiş meşâyıhımızdan itibaren bu âdâbı hassasiyetle sürdüren İsmailağa olarak, vatanımızın bütün şerlerden korunması ve kalkınması, İslâm’ın liderliği yolunda atılan ve atılacak adımların, düzenlenen harekâtların muvaffakiyetle neticelenmesi için hep birlikte el kaldırıyor ve Rabbimize ilticâ ediyoruz. Bütün duâlarımızın ve hassaten bu yolda yapılan duâların müstecâb olması temennisiyle…

Vatan sevgisi, insanın yaratılışında var olan aidiyet duygusunun güçlü bir eseridir. İnsan, doğduğu ve büyüdüğü yerle, genel anlamıyla da bu yerin bağlı bulunduğu memleketle güçlü bir mânevî bağ kurar. “Hubbü’l-vatân min el-îmân” sözü, yaratılıştan gelen bu fıtrî bağa işaret eder. İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri bu sözle, bir süre ayrı kaldığı Serhend’e döndüğündeki hissiyatını ifade etmiştir.

Îmân ve Amelin Teminatı Vatan İçin Nöbet Beklemek

Vatan, varlığıyla sınırları içerisinde yaşayanların îmânının ve dinin lüzûmu olan amellerin yerine getirilmesinin de açık bir teminatıdır. Bu sebeple vatana sahip çıkmak, her bireyin aslî vazifesidir.

Bizler mü’minler olarak, îmânımızın ve ibâdetlerimizi huzur ve güven içerisinde yapabilmemizin teminatı olan vatanımıza sahip çıkmalı, onun muhafazası ve daha da kalkınması konusunda imkânlarımız nispetinde destek olmaya çalışmalıyız. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu vazife bilincini faziletiyle beraber şöyle beyân etmiştir: “Allah rızası için bir gün nöbet beklemek, dünya ve dünyadakilerden hayırlıdır. Sizden birinin kamçısının cennetten işgal ettiği bir yer de, dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır.”

Duâ Ordusunun Önemi

Hadîs-i şerîfte hususan “nöbet beklemek” vurgulanmışsa da bu vazife, gücü ve imkânları nispetinde herkese şâmildir. Vazifeliler harekâtlarda fiilî olarak bulunurken, diğer vazifeliler hudut boylarında nöbet tutar. Geride kalanlar da duâlarıyla onların muhâfazası, muzafferiyet ve muvaffakiyeti için niyâzda bulunurlar. Zira duâ da bir silahtır. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) duânın, mü’minlerin silâhı olduğunu: “Duâ, mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nûrudur” ve “Sabır ve dua müminin ne güzel iki silahıdır” hadîs-i şerîfleriyle ifade buyurmuştur.

Duâ Ordusu Topyekûn Ayakta

Nakşibendî tarîkatı büyükleri, tarih boyunca dâima devletlerinin yanında olmuş, devlet adamlarının muvaffakiyeti için duâ etmişlerdir. Geçmiş meşâyıhımızdan itibaren bu âdâbı hassasiyetle sürdüren İsmailağa olarak, vatanımızın bütün şerlerden korunması ve kalkınması, İslâm’ın liderliği yolunda atılan ve atılacak adımların, düzenlenen harekâtların muvaffakiyetle neticelenmesi için hep birlikte el kaldırıyor ve Rabbimize ilticâ ediyoruz. Bütün duâlarımızın ve hassaten bu yolda yapılan duâların müstecâb olması temennisiyle…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ