İSLAMDA ÖŞÜR

İSLAMDA ÖŞÜR
Cenab-ı Allah Bakara Süresin de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır. (267) Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder. Allah herşeyi ihata eden ve herşeyi bilendir. (268) Bakara Süresi
İslam dini insan odaklıdır. Emrettiği ibadetlere bakıldığında insanın hem Yüce Allah ile, hem kendisi ile, hem de bütün kainattaki varlıklarla barışık yaşamasını emreder. Her ibadetin özüne bakıldığında ve hikmetleri göz önüne alındığında dediğim husus açıkça görülecektir.
Bu ibadetlerden biri de zekâttır. Zekât zenginin malında belli şartlar çerçevesinde fakirin hakkını ifade eder. İlgili ayet ve hadisler incelendiğinde görülecektir ki zekât zenginlere malın ve mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu ihtar ederken, fakirlere de yalnız olmadıklarını göstermiştir. Zenginin vermesi ve fakirin de alması ile sosyal adalet gerçekleşmiş, İslam kardeşliği pekişmiştir. Kimlerin zekâtla mükellef olduğu ve nasıl vereceği, kimlerin de zekât alabileceği ayet ve hadisler ışığında açık olarak belirtilmiştir.
Bu açıklayıcı bilgilerden sonra öşür konusuna gelelim: Öşür fıkıhta toprak ürünlerinden tahsil edilen zekâtı ifade eder. Öşür’ün farz oluşu Kur’an, sünnet ve icma ile sabittir. Kur’an-ı Kerimde: “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’âm; 141) buyurulmuştur.
Hz. Peygamber (sav) Efendimiz de: “Toprak mahsullerinden- yağmur ve nehir sularıyla sulananlarda onda bir öşür, kova ile (el emeği) sulananlarda yirmide bir oranında öşür/zekât vardır” (Buhârî, “Zekât”, 55) buyuruyor.
Bu sebeple bir topraktan ister kendi malı olsun, isterse kiralama yöntemi ile olsun ürün elde ediyorsa ona öşür gerekir. Bu durum kişinin Müslüman olması ve ürünün mülkiyetine sahip olması yeterlidir. Zekâtta kişi öldüğünde zekât borcu zimmetten düşer. Ama toprak ürünlerinde kişi öldüğünde ürün elde mevcut ise varisleri onun öşrünü vermekle mükelleftir.
Toprak ürünlerinden maksat; ot, odun, kamış ve meyvesiz ağaçlar gibi ziraat amacı olmaksızın yetişenler dışında bütün toprak ürünleri zekâta tâbidir. İmam-Azam bütün toprak ürünlerinden öşür verilmesi gerektiği ifade ederken, talebeleri İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed çürümeden bir sene kalabilen/saklanabilen buğday, arpa vb. toprak ürünlerinden zekât verilmesi gerektiğini söylemişler, meyve ve sebzeleri istisna etmişlerdir. Fakat İmam-ı Azam ve diğer mezhep imamlarının görüşleri de dikkate alındığında meyve ve sebze de olsa kurutulabilen (domates, elma vb.), saklanıp muhafaza edilebilen(zeytin, hurma vb.), tartılabilen (keten, pamuk vb.) toprak ürünlerinin öşrünün verilmesi daha tercih edilen görüştür. Fetvada buna göre verilir.
Topraktan elde edilen ürün elde edilirken sulama, gübreleme, ilaçlama vb. gibi emek gerektiriyorsa yukarıda zikredilen hadis-i şerife göre ürünün 1/20’ i, eğer kendiliğinden oluyor ve bize sadece hasadı kalıyorsa ürünün 1/10’ nun öşrünün/zekâtının verilmesi gerekir.
Yine hadis-i şeriflerden yola çıkarak fıkıh ülemamız 5 vesk’e (hacim ölçüsü olan vesk, ağırlık olarak hesaplandığında 653 kg-1000 kg.) öşür tahakkuk eder, daha az olan ürüne ise öşür/zekât tahakkuk etmeyeceğini söylerler. Dolayısıyla buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir tarımsal ürünler bu kilolara ulaştığında öşrü verilir. Diğer toprak ürünleri ise 5 veskin en düşük değerine ulaştığında öşrü verilir. Mesela zahire fiyatlarına baktığımızda arpa ve mısır fiyatı en düşük olan üründür. Buna göre meyve yetiştiricisi elindeki ürünü 653 kğ mısır veya arpa bedeline ulaştığında öşrünü verir.
Toprak ürünlerinin öşrü yılda kaç defa ürün devşirilirse devşirilsin her ürün devşirildiğinde zekâtı verilmesi gerekir. Diğer zekât türlerinde olduğu gibi üzerinden bir yıl geçme şartı aranmaz.
Arı balı da öşür kapsamında değerlendirilir ve tarladan çıkan ürün gibi görülür. Hanefi ve Hanbeli âlimler bal’ın 1/10 oranında zekâtı, yani öşrünün erilmesi gerektiğini söylerler. Lakin balın öşrü verilirken masraflar düşülmez. Elde edilen miktarın 1/10 zekât olarak verilmesi gerekir.
Zekât ve öşür ibadettir. İbadetler Müslümana asla yük olmaz ve yük olarak algılanmaz. İslam da kural “Veren el, alan elden yücedir”. Haddi zatın da Cenab-ı Allah “ Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir” buyurmuştur. Zira biz derin düşünürsek kendimizden değil; Allah’ın bize verdiği emanetler den veriyoruz.
İzzet ALTINTAŞ
İl Vaizi
Bir yazı görseli olabilir
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ