İktidarı Esad’da arayan CHP

Sıtkı Şeremetli

İktidarı Esad’da arayan CHP

(Orhan KARATAŞ)

TÜRKİYE’nin, bekasına yönelik tehdidi yok etmek için tarihi bir mücadele verdiğini bütün dünya gördü, anladı ve kabul etti. Türk milleti şanına ve onuruna yakışır bir duruş ortaya koyuyor. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bir taraftan yapılan kalleşliklerin hesabını sorup şehitlerimizin kanını yerde bırakmazken, diğer taraftan bütün kirli hesapları, kanlı planları darmadağın ediyor. Türk ve Türkiye düşmanlarının bu durumdan tedirgin olmalarını anlıyoruz da, ülkenin iktidar iddiasında olan bir siyasi partisinin niye rahatsız olduğunu bir türlü anlayamıyoruz.

İHANET NEREDE, CHP ORADA

CHP’nin, iktidarı Türk milletinin iradesi yerine olağanüstülüklerde araması siciline son derece uygundur. Ancak işi Türkiye’nin varlığını feda etmeye kadar götürmesi, sözün bittiği yerdir. Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin geldiği nokta, iktidarı devirebilmek için terör örgütleri başta olmak üzere, Türkiye ile hesabı olan herkesle iş birliği yapmak olmuştur. Nerede bir düşmanlık, nerede bir ihanet varsa CHP mutlaka onların yanında oluyor, onlarla birlikte hareket ediyor. PKK ile olan yakınlık, söz ve davranışlara yansımanın ötesine geçmiş, açık ve aleni bir ittifak oluşturmaya kadar götürülmüştür. Gezi olaylarında bölücü terör örgütlerinin zıvanadan çıkması hiç umurlarında olmamıştır, ama iktidarı sarsma ihtimalini çok sevmiş, çok sevinmişlerdir. İstanbul’a PKK’nın siyasi uzantıları ile birlikte yürürken aradıkları hak, hukuk ve adalet değil, yeni bir gerginlik, yeni bir kaos, yeni bir çatışma olmuştur. 15 Temmuz gibi, dünya tarihinin gördüğü en ağır ihaneti, bekamıza yönelik büyük ve yakın tehdit olarak görüp ona göre tavır almak yerine, ilk günden itibaren buradan bir siyasi fayda elde etmeye, bu kalleşlikten bir iktidar çıkarmaya yöneldiler, hâlâ da aynı şeyi yapıyorlar.

ESAD VE HAFTER’E GÜVENDİLER

Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı Harekâtları Türkiye için bir beka meselesiydi, CHP için “acaba buralarda batağa saplanır mıyız? Çok sayıda şehit gelir ve iktidara ve Cumhur İttifakı’na karşı toplumda bir güvensizlik olur mu?” arayışıydı. “Ne işimiz var Suriye’de?, ne işimiz var Cerablus’ta?, ne işimiz var Afrin’de?, ne işimiz var Libya’da?” diye ortalığı ayağa kaldırırken, bu beklentiler içindeydiler. Hesapları, Türk ordusunun buralarda başarısız olmasıydı. Askerimizin, milletimizin yanında olmak yerine, Esad’ın sözcülüğüne soyundular, Hafter’e güvendiler. PYD’ye hak verdiler, ABD’ye, Rusya’ya sırtlarını dayadılar. Hesaplarına göre Türkiye buralarda kaybedecek, zor durumlara düşecek, CHP; “biz söylemiştik” diye ortalığı ayağa kaldıracak, milletin zihnini bulandıracak ve iktidara olan güveni sarsarak, buradan bir kaos çıkaracaktı. Türk askeri destan yazdı, Türk milleti tam birlik ve beraberlik içinde devletinin, ordusunun yanında durdu. Kılıçdaroğlugillerin hesapları tutmadı, güvendikleri, iş birliği yaptıkları yerler kendilerini yarı yolda bıraktı.

İDLİB HESAPLARI

Geldik İdlib meselesine. Türkiye daha önce yaptığı harekâtları tamamlamak ve böylece bölücü teröristleri bir daha başlarını kaldıramayacak şekilde yok etmek, ülkemize gelebilecek yeni göç dalgasını durdurmak, Suriye’nin toprak bütünlüğü ile birlikte sınırlarımızı teminat altına almak için olağanüstü bir mücadele verirken, CHP, “acaba bize yeni bir kaos oluşturma fırsatı çıkar mı?” diye ellerini ovuşturmaya, karşımızdaki hainlere, düşmanlara cesaret vererek, onları kışkırtıp azdırmaya uğraştı. Esad’ı kutsayıp, Rusya’yı haklı çıkardı. Bir gecede gelen 33 şehit haberiyle daha da ümitlendi, daha da heyecanlandılar. Bu defa hesaplarının tutacağını zannettiler. Çünkü karşımızda artık CHP’nin bütün hesaplarını boşa çıkaran Esad değil, Rusya vardı. Hesaplarına göre, daha çok şehit haberi gelecek, Türkiye İdlib’den çekilmek, kontrol noktalarını boşaltmak zorunda kalacaktı. Türk milletinin morali bozulacak, şehitler sahipsiz kalacak ve böylece hükümeti köşeye sıkıştırıp, Cumhur İttifakı’na olan güveni yok edeceklerdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun o gece ve daha sonrasında Sayın Cumhurbaşkanını aramamasının altında bu gerçek yatmaktadır.

YİNE BOŞA DÜŞTÜLER

Yine yanıldılar, yine sükûtu hayale uğradılar, yine boşa düştüler. Türk Silahlı Kuvvetleri, bütün dünyayı hayran bırakan bir kahramanlık ortaya koydu. Esad da, onun arkasına saklandığı Rusya da ağır bir cevap aldılar. Bırakın Türkiye’nin geri çekilmesini, Türk askerinin daha fazla şehit vermesini; karşısındaki güçleri perişan edip, bütün dengeleri değiştirdi. Buna bir de sınırlarını açarak Avrupa’ya verilen dersi ekledi. Türk milleti, şanına ve onuruna yakışır şekilde tam bir beraberlik içinde oldu. Şehitlerini bağrına bastı, ordusuna sarsılmaz bir destek verdi.

ŞEHİTLER TEPESİ

CHP yine kaybetti, yine hesapları bozuldu, yine ümitleri tükendi. Kemal Kılıçdaroğlu “Şehitler tepesi boş kalacak” derken, aslında kendini ele veriyor. İktidarı Türk milletinde değil de, Esad’ın kalleşliklerinde, Rusya’nın alçak saldırılarında, AB ve ABD’nin kanlı oyunlarında arayanlar, onlara minnet borçlarını ödeyebilmek için şehitler tepesini boş bırakma teminatı veriyorlar. Ne demişti Sayın Bahçeli? “Şehitler tepesini boş tutan, Türkiye’yi boşa düşürür, Türk düşmanlarına meydanı boşaltarak teslim eder. Bize göre bunun adı vatana ihanet, şühedaya hakarettir.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ