Hep aynı bahane

Sıtkı Şeremetli

Hep aynı bahane

(Orhan KARATAŞ)

Türkiye’de parti kurmak, bir ezberin tekrarından ileri gidemiyor. Önce, bir seçim sonucuna veya ekonomik gidişata bağlı olarak, siyasi konjonktürün uygun olması bekleniyor. Ardından hep aynı bahanelerle harekete geçiliyor. Bütün hesaplar, Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı üzerine yapılmaktadır.

21.09.2019 10:00 

          Siyaset dünyamız son dönemlerde yeni kurulacak siyasi partiler ve AK Parti’den istifalara yoğunlaşmış görünüyor. Türkiye’de parti kurmak, artık bir ezberin tekrarından ileri gidemiyor. Önce, bir seçim sonucuna veya ekonomik gidişata bağlı olarak, siyasi konjonktürün uygun olması bekleniyor. Ardından hep aynı bahanelerle harekete geçiliyor: “Parti içi demokrasi yok oldu, kuruluş ilkelerimizden vazgeçtik. Siyaset üretemiyoruz ve hızla dibe iniyoruz. Parti belli bir zümrenin kontrolüne girdi ve vatandaş bizden desteğini çekti. Yenilenmemiz, demokrasi ve hukuku önceliğe alan bir yapıya kavuşmamız gerekiyor” diyerek, bir saldırı başlatıyorlar. Mevcut yönetimi değiştirmek veya devirmek için parti içinde bir denemede bulunuyorlar. AK Parti’de bu aşama, iktidar olmanın da avantajıyla çok hızlı geçildi. Parti içinde bir hareket başlatmaya cesaret edemediler, sadece homurtular veya dolaylı göndermelerle yetindiler.

AYRILMA BAHANELERİ

İkinci aşama, üretilen bahanelere dayalı olarak yeni adımlar atma aşamasıdır. Bu süreçte şunları duyarız:  “Biz üzerimize düşeni yaptık. Partiyi tekrar eski formatına kavuşturmak, kurucu ayarlarına döndürmek için her yolu denedik, ama fayda etmedi. Bizi dinlemediler, ciddiye almadılar ve aynı şekilde devam ettiler. Partimizde kalmak istedik, ancak bu şartlarda bize ayrılmaktan başka çare kalmadı.” Bu argümanı kullananların tamamına yakını, genellikle partilerinde çok önemli görevlerde bulunmuş, sorumluluk almış ve siyasi arenada kendilerine belli bir yer edinmiş, ancak daha sonra ya yetersizliklerinden dolayı ya da başka hesaplarla partilerine zarar verecek duruma geldikleri için kenara çekilmiş isimlerdir. Zaten bu geçmişlerine güvenerek ortaya çıkar veya çıkarılırlar, bu bagajın kendilerine yeni alanlar açacağını zannederler.

SİYASİ HAYATI TÜKENMİŞLER

Üçüncü aşama bu kırgın, küskün veya kenara konulmuş isimlerin bir araya gelme ve yeni parti kurmak için hazırlıkları tamamlama aşamasıdır. Sık sık toplantılar yapılır. Katılanlar ekseriyetle, siyasette artık sona gelmiş, bir iddiası kalmamış, yeniden milletvekili, bakan olma ihtimali zayıflamış veya tamamen yok olmuş isimlerdir. Birçoğu tükenmiş siyasi hayatına yeni bir kapı aralanır mı beklentisi ile bu toplantılara katılır. Bu süreçte sen-ben kavgalarının eksik olmadığını, katılan herkesin bir tarafa çekiştirdiğini ve bir kısmının daha başlamadan ayrı yola gittiğini de sıklıkla görürüz. Sonunda, biraz da geçmişi müsait olan ve kamuoyunda tanınan ve kabul görme ihtimali bulunan bir ismi öne çıkarır, etrafında toplanır ve son aşamaya geçerler. Davutoğlu ve Babacan örneğinde olduğu gibi, öne çıkan veya etrafında toplanılacak isim birden çok olursa, kurulacak siyasi parti adedi de buna bağlı olarak artar.

HABER KANALLARINA GÜN DOĞAR

Artık sıra, kurucuları belirleyip kesin şekli vermeye ve partiyi kurup ilan etmeye gelmiştir. Partinin ismi bir sır gibi saklanır, günlerce bu bilmecenin çözülmesi için televizyonlarda programlar yapılır. Haber sıkıntısı çeken, 24 saat yayını dolduracak konu arayan haber kanallarına gün doğar. Saatlerce, günlerce aynı isimlerle, aynı konuşmalar yapılır. Kurulacak partilere olağanüstü anlamlar yüklenir. Birileri ipuçları verir. Çok iddialı ve sanki şimdiye kadar hiç benzeri olmayan program ve tüzük hazırlandığı iddia edilir. Sonra bir gün partinin kurulduğu duyurulur.

TARİHTEKİ ÖRNEKLER

35 yıldır siyaset takip ediyorum. Yeni parti kurmanın sayısız örneklerini gördüm. 80 ihtilali konjonktüründe tek başına iktidar olma imkânı yakalayan ANAP’ı hatırlıyorum. Demirel gibi bir siyasi figüre rağmen, DYP’de olanları gözümün önüne getiriyorum. SHP ve DSP, CHP süreçlerini dikkate alıyorum. Daha kısa süre önce CHP’den ayrılıp ayrı parti kuran Emine Ülker Tarhan ve arkadaşlarını unutmadık. RP’de yaşananları bir tarafa koyuyorum. MHP’yi ele geçirmek için kurulan kirli kumpasları, tarla kurultaylarını hafızamda canlandırıyorum. Ve yanlarına şimdi AK Parti’de olanları koyuyorum. Tamamında yukarıda anlatmaya çalıştığım süreçler yaşandı. Kiminde partiler içeriden ele geçirildi, kiminde ayrılmalar ve ayrı parti kurma denemeleri yapıldı. Tamamı fiyasko. Yapabildikleri en fazla şey, İP örneğinde olduğu gibi ya bir partiye koltuk değneği olmak ya da HDP gibi bölücü partilerin işini kolaylaştırmakla sınırla kaldı. Sonuç değişmeyecektir. İlkeli, vizyon ve misyon sahibi, millette karşılığı olan partiler kaldığı yerden daha da güçlenerek devam edecek, diğerleri yok olup gidecekler veya bir tabela olarak kalacaklardır.

ASIL HEDEFLERİ, CUMHUR İTTİFAKI

Hiç kimse AK Parti örneğine sığınmasın. Bu partinin kuruluş süreci çok farklıdır. Çok uygun bir siyasi konjonktür bulmuştur. Bulduğu fırsatı iyi değerlendirmiş ve yol almıştır. İktidar olmanın avantajını iyi kullanmış ve devamlılık sağlamıştır. Şu kadarını belirtelim, eğer Sayın Recep Tayyip Erdoğan herhangi bir sebeple siyasetten uzaklaşırsa, işte o zaman siyasi dengeler değişir. Nitekim, böyle olduğu içindir ki, bütün hesaplar Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı üzerine yapılmaktadır. Kurulacak siyasi partilerin bir iktidar hedefi olduğunu kimse söylemiyor. Böyle bir iddiaları da yok. Bütün dertleri, Cumhur İttifakı’nı bozmak ve Sayın Erdoğan’ı devirmektir. CHP ve yancıları onun için bu kadar sevinçli, onun için bu kadar destekçidirler.

MHP yine tarihi bir misyon üstlenmiştir. Önce kendisine yönelik oyunları bozmuş, sonra ülke üzerindeki karanlık senaryoları yırtıp atmıştır. Milli iradeyi, Türk siyasetinin tek ve değişmez belirleyicisi haline getirmiştir. Bunu hiçbir güç değiştiremeyecektir.

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ