HDP’nin köleleri

Sıtkı Şeremetli

HDP’nin köleleri

(Orhan KARATAŞ)

FETÖ’ye yatırım yaptılar, boş çıktı. Gezi’de iktidar aradılar, tutmadı. Teröre sarıldılar, ellerinde kaldı. Felaketlere güvendiler, olmadı. Virüse ümit bağladılar, fos çıktı. Sokakları karıştırmak istediler, geri tepti. Ne kadar Türk ve Türkiye düşmanı varsa alayı ile iş birliği yapıp kucak açtılar, hayal kırıklığına uğradılar. Türk milletinden başka her yerde iktidar arıyor, her yere sarılıyorlar, fakat bir türlü bir ümit ışığı bulamıyorlar.

CHP’NİN TELAŞI

Terör partisi HDP’nin kölesi olmuş durumdalar. Kandil katilleri, hapishaneyi boylayan eş başkanları, Meclisteki kravatlı teröristler bile HDP’ye bu kadar sahip çıkıp, bu kadar savunamıyor. Kapatma davası HDP’ye açıldı ama büyük telaş CHP’de başladı. İP’in de onlardan geri kalır tarafı yok. Baş başa vermişler ne yapacaklarını, bu terör odağını nasıl kurtaracaklarını düşünüyorlar. HDP’nin CHP’ye ilhakı bile söz konusu ve emin olun, böyle bir şey asla sürpriz olmayacaktır. Hatta ortak bir isim bulmaları bile muhtemeldir. Bu duruma en çok sevinen de elbette resmi ittifakı CHP ile yaptığını söyleyip milletin aklıyla alay eden İP olacaktır.

ARSIZ BİÇİMDE SALDIRIYORLAR

Bütün bu kiri, bu ayıbı, bu ihaneti Türk milletine izah edebilmeleri mümkün değil ama yapabilecekleri bir şey de yok. Kızgın, ölçüsüz, arsız, fütursuz biçimde Cumhur İttifakı’na saldırıyor, gerginlikte, kavgada, krizde şanslarını deniyorlar. Feda edemeyecekleri hiçbir şey, hiçbir değer yok. Yalan söylemeleri, iftira atmaları yetmiyormuş gibi şimdi de hakarete yöneldiler. Kemal Kılıçdaroğlu’nun her konuşması, İP Başkanı’nın her açıklaması akıl tutulmasının, yerlerde sürünen seviyesinin ibret veren bir örneğini oluştururken, kızgınlıklarının ve çaresizliklerinin de bir tezahürü oluyor. Düşünün ki, Kılıçdaroğlu milliyetçilik dersi vermeye bile kalkışıyor, hem de MHP’ye. Kelimenin tam anlamıyla sözün bittiği yer. Uzun yıllardır siyaset takip ediyorum, bir parti genel başkanının bu kadar savrulduğunu, bu kadar kendini kaybettiğini ve bu şekilde alay konusu olduğunu görmedim ve duymadım. Birbirlerini tamamladıkları için İP’in başı da ondan aşağı kalmıyor ve birinin bıraktığı yerden diğeri devam ediyor.

SÖYLÜYORSUNUZ ANLAMIYORLAR

Bir de bunların uzantıları var. Hangi hesabın peşinde, hangi işin içinde, neye ve kime hizmet ettikleri malum bu zevatın görevi de bu rezilliğin üzerini örtüp, farklı bir algı oluşturmak. Gazeteci, televizyoncu, bilim insanı, araştırmacı, hukukçu görünümündeler. Aylardır, hatta yıllardır aynı ezberi tekrarlayıp duruyorlar. Söylüyorsunuz anlamıyorlar, anladıklarını kabul etmiyorlar. Dünyadan kopuk, ülke gerçeklerinden habersiz, saplantılı ve saldırganlar. Tek ve değişmez doğrunun kendi güdük zihniyetleri olduğunu zannediyor, onu dayatıyorlar. Bir konuşmanın veya bir kararın içinden cımbızla bir cümle çekip, kasıtlı biçimde başka anlamlar yüklüyor, sonra da üzerinde tepinip duruyorlar. Bütün söylediklerini çürütüp, yalanlarını yüzlerine vuruyorsunuz, bu defa da yüzsüz şekilde hakarete başlıyorlar. İşin garip tarafı, buna da sizin inanmanızı bekliyorlar. Bu zavallı zevatla muhatap olmamak için artık televizyon kanalarındaki tartışma programlarına katılmıyorum.

UÇMANIN DA BİR SINIRI OLMALI

Tek dertleri, tek hedefleri ne yapıp edip Cumhur İttifakı’nı çatlatmak. Kemal’i, Meral’i, Temel’i yetmedi, şimdi onlara bir de Serok Ahmet ve Gül’ün Babacan’ı eklendi. Bir taraftan MHP’yi, diğer taraftan AK Parti’yi tahrik edebilmek için şeytanın aklına gelmeyecek şeylere yöneliyorlar. Eski defterleri karıştırarak akıllarınca nifak sokacaklar. Bir taraftan bütün manevi değerlere saldırıyor, şanlı Türk ordusunun içine bile fitne sokmanın peşine düşüyorlar, diğer taraftan sureti haktan görünüp mutedil ve muhafazakâr vatandaşlarımıza güya sahip çıkıyorlar. Bir taraftan ihanetin zirvelerinde dolaşıyor, teröristlerle iş birliğine gidiyor, ne kadar Türk ve Türkiye düşmanı varsa alayı ile paslaşıyorlar, diğer taraftan Türklük masalları anlatıyor, milliyetçilik nutukları atıyorlar. Düşünün artık, Kemal Kılıçdaroğlu hızını alamayıp MHP’ye milliyetçilik dersi vermeye kalkışacak kadar kendini kaybetti. Siyasetteki tutarsızlığı bir kenara bıraktık, bu nasıl bir ruh hâlidir, bu nasıl bir cürettir gerçekten merak ediyorum. Uçmanın da, kaçmanın da bir sınırı olmalı.

MAKSAT BAŞKA!

Bu hâlleriyle bir de “erken seçim” diye tutturuyorlar. Maksatları seçim değil, bunun olmayacağını onlar da biliyorlar. Kaldı ki, seçim olsa Türk milletinin bunların bu zavallı hâlini görmediğini, anlamadığını mı zannediyorlar? Ne değişecek, yine boylarının ölçüsünü alıp yerlerine oturacaklar. Ancak, maksat başka. Onların derdi terörle mücadeleden tutun da salgının kontrol altına alınmasına, ekonomide yeni bir ivme yakalanmasından başlatılan yüksek projelerin tamamlanmasına kadar bu ülkenin hayrına ve faydasına olacak her şeyin önünü kesmek ve bir kaos ortamı oluşturmak. Olağan, normal, demokratik, legal hiçbir şey bunların işine gelmez. Dolayısı ile olağan dışılığa yatırım yapıyorlar ama yağma yok. Bu ülke sahipsiz değil, meydan da boş değil.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ