FATİH SULTAN MEHMET VE KADI – (ADALET)

FATİH SULTAN MEHMET VE KADI – (ADALET)

FATİH SULTAN MEHMET VE KADI – (ADALET)

Fatih Sultan Mehmet devrinde Osmanlı tebaasından bir hristiyan, kapısının önünde ağlıyor. Oradan geçmekte olan birisi: “Kardeşim, niçin ağlıyorsun?” diyor. O da derdini anlatıyor. Fatih Sultan Mehmet, Fatih Camiini yaptıracak yer arıyor. Bir yer bulmuş ama sahibi “Satmam.” diye tutturmuş. Fatih Sultan Mehmet, adamlar göndermiş. Onun kalbini kazanmaya çalışmış. Herşeyi denemiş ama adam Nuh diyor, peygamber demiyor. Fatih Sultan Mehmet onun toprağı üzerine şimdiki Fatih Camiini yaptırıyor. İşte ağlayan adam o. O ağlayan adama sokaktan geçen diyor ki:

– Evlâdım, neden ağlıyorsun? Kadıya git. Kadı efendi adaleti mutlaka yerine getirir.

– İyi ama bu kadı efendinin padişaha nesi olabilir ki?

– Nesi olduğunu görürsün. Sen git.

Ve mahkeme cereyan ediyor. Fatih Sultan Mehmet ayakta; kadı efendi oturuyor ve mahkemenin başlaması söz konusu. Fatih Sultan Mehmet müdafaasını yapıyor ve diyor ki:

– Ben orada bir camii yaptırmak istedim ve ona çok paralar vaad ettim ama hiçbirini kabul etmedi ve ben camiyi inşa ettirdim.

Fatih Sultan Mehmet sahibinden izinsiz, arsa üzerinde inşa ettirdiği cami sebebiyle elinin kesilmesi cezasıyla tehdit altında.

Kadı efendi soruyor:

– Evlâdım, bak bu bir padişah. Ama ben Allah’ın kadısıyım ve de bana emrettiği şey, böyle bir durumda onun kolunu kesmektir. Ben şimdi onun kolunu kesip hükmü eda edeceğim, yerine getireceğim.

Yabancı tebaa bakıyor ki; gerçekten kadı efendi padişahın elini kesecek. O zaman davadan vazgeçtiğini söylüyor. Kadı efendi diyor ki:

– Böyle bir davadan vazgeçersen, sana o arsanın bedelinin kaç katı büyük miktarda para verilir.

Adam davadan vazgeçiyor. Fatih Sultan Mehmet diyor ki:

– Ben ona şu anda bin altın vereceğim ve ömrü boyunca da her gün bir altın devam edecek.

Mahkeme bitiyor. Mahkeme bitince kadı efendi derhal ayağa kalkıyor ve diyor ki:

-Padişahım, şu ana kadar ben kadıydım; ben Allah’ı temsil ediyordum. Ben oturuyordum, siz ayaktaydınız. Ama şu andan itibaren mahkeme bitmiştir. Senin sadık bir tebaan olarak ben ayaktayım ve artık kadı falan değilim. Sizin sadık bir tebaanızım.

Fatih Sultan Mehmet, kadı efendinin sözlerinden sonra ne yapacağına bakıyor. Kadı efendi kılıcını çekiyor ve diyor ki:

– Eğer padişah olarak yanlış bir şey yapsaydın, seni öldürürdüm.

Fatih Sultan Mehmet de beraberinde getirdiği kılıcını çekiyor ve diyor ki:

– Eğer sen, ben padişahım diye haksız olmama rağmen beni haklı çıkarsaydın, benim de yapacağım şey bu kılıçla aynı şeydi. Ben de seni öldürecektim.

———————————————————————————–

FATİH SULTAN MEHMET “ÖYLEYSE BU BENİ NEDEN DÖVÜYOR?”

Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat, kendisini ziyarete gelen mürşidi Akşemseddin Hazretleri ile yanındaki onun yardımcısıyla birlikte konuşurken Fatih Sultan Mehmet ortalıkta dolaşıyor. Fatih Sultan Mehmet, 4 yaşında, Akşemseddin Hazretleri tarafından eğitiliyor ve babasına diyor ki:

-Sen sultan-ı iklimi rum değil misen?

Babası:

-Öyleyem. Sultanı iklimi rumum, diyor.

-Bu da senin emrinde olan tebaandan biri değil mi?

-Evet.

-Öyleyse bu beni neden dövüyor?

Akşemseddin Hazretleri ile beraber getirdiği kişi, Fatih Sultan Mehmet’in hocası. Akşemseddin Hazretleri de onun (getirdiği kişinin) hocası.

Babası diyor ki:

-İşte onun hocası olan buydu. Vaktiyle beni döverdi.

Osmanlı’da hoca o kadar önemli bir yerin sahibi olmuştur.

———————————————————————————–

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ