Dünya bu yükü taşıyamıyor

Sıtkı Şeremetli

Dünya bu yükü taşıyamıyor

(Orhan KARATAŞ)

Felakete, kaosa ve zulme doğru dönen dünya bir yerden sonra bu yükü taşıyamıyor ve silkeliyor. Milyonlarca çocuk açlık ve sefalet yüzünden ya ölüyor, ya da ölüm sınırında yaşıyor. Koronavirüsün insanlığa katkısı bu düzenin böyle devam edemeyeceğini göstermek olmuştur ki, şerrin hayırlı tarafını burada arayabiliriz.

16.03.2020 10:00 

Dengesiz, kontrolsüz, haksız, vahşi, zalim ve ölçüsüz gidişatın ebedi olmayacağı, bir yerden döneceği muhakkaktır. Dünyanın egemen güçleri zıvanadan çıkmış durumdalar. Zulüm ile abat olanın akıbeti her zaman berbat olmuştur. Yine aynı şey oluyor, ama ne yazık ki beraberinde mahzunları, mağdurları, mazlumları da götürüyor. Koronavirüsün insanlığa katkısı bu düzenin böyle devam etmeyeceğini, edemeyeceğini göstermek olmuştur ki, şerrin hayırlı tarafını burada arayabiliriz.

KOMPLO TEORİLERİ

Yaşadığımız dünyadan bir avuç azınlık dışında kimsenin memnun olması mümkün değildir. İnsanlık kaos, kriz, kargaşa, karanlık, kavga, kutuplaşma ve korku girdabına sıkışıp kalmış durumdadır. Bir kurtuluş ümidi görünmediği gibi, her şey daha da kötüye gitmektedir. Bunları gün geçtikçe çeşitlenen ve akıl sınırlarını zorlayan koronovirüs konulu komplo teorilerine bakarak söylemiyoruz. Bize göre ortaya atılan iddialar bir mantığa dayanmıyor. ABD ve egemen güçlerin koronovirüs üzerinden kazanç sağlamayı, dünyaya şekil vermeyi planlamış olduklarını biran için kabul edelim. Peki, kendilerinin bunun dışında kalmaları mümkün mü? Böyle bir şeyin mümkün olamayacağını şu anda bizzat yaşayarak görüyoruz. ABD dünyada en büyük paniği yaşayan ülkelerin başında geldiği gibi, kendi başkanını bile bu virüsün dışında tutamamıştır ve Trump’a test uygulamak zorunda kalmıştır.

DİP DALGALARI

İçinde bulunduğumuz asır, her şeyin çok hızlı geliştiği, buna bağlı olarak da öngörü ve tedbirlerin yetersiz kaldığı bir dönemi oluşturuyor. Gittikçe derinleşen küresel istikrarsızlık, beraberinde öngörülemeyen riskler ve tehlikeler de getiriyor. Dünya küçülmüştür. İletişim zaman ve mekân mefhumunu ortadan kaldırmıştır. Ulaşım kolay ve hızlıdır. Hiç kimse, hiçbir olumsuz gelişmenin dışında kalamıyor ve kalamaz. Suriye’deki belirsizlik dünyanın öbür ucunda sarsıntı doğruyor. Terör ve asayişsizlik her yerdedir. Sosyal ve ekonomik memnuniyetsizliklerin oluşturduğu dalga, istisnasız her yerde siyasal tepkilere, toplumsal infiallere yol açmaktadır. Avrupa ülkeleri, Rusya, ABD gibi ülkelerde çok derin dip dalgaları oluştur ve bunun bir tsunamiye dönmeyeceğini hiç kimse garanti edememektedir.

DÜNYA BU YÜKÜ TAŞIYAMIYOR

Biran için haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin vicdanlarda bir karşılığının olmadığını düşünelim. Bizim inancımız, bizim imanımız böyle bir düzenin kalıcı olamayacağını, ilahi adaletin eninde sonunda tecelli edeceğini söylüyor. Dünyanın yaratıldığı günden bu yana bir dengesi var. Felakete, kaosa ve zulme doğru dönen dünya bir yerden sonra bu yükü taşıyamıyor ve silkeliyor. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Küre üzerinde zorla, silahla, ölümle yaşamak zorunda kalan milyonlarca mahzun, yerinden yurdundan edilmiş milyonlarca garip var. Milyonlarca çocuk açlık ve sefalet yüzünden ya ölüyor, ya da ölüm sınırında yaşıyor. Böyle bir sistem, böyle bir dünya nasıl kalıcı olabilir, nasıl huzur verebilir?

CAN DERDİ HER ŞEYİN ÖNÜNE GEÇTİ

Sömürenler, kan emenler, gözyaşı ve ölüm üzerinden bir düzen kurdular. Refahı yükseltip, teknolojiyi uçuşa geçirdiler. Endüstri 4.0 konuşuluyor, dijitalleşmenin daha nerelere ulaşabileceği tartışılıyor. Ama medeni dünya bir virüs karşısında çaresiz kalıyor. Biranda elde edilenler önemini kaybetti. Can derdi her şeyin önüne geçti. Bu virüsün sebep olduğu yıkımın hangi boyutlara ulaştığı henüz bilinmiyor. Ne kadar süreceği, nasıl sonlandırılacağı kestirilemiyor. Bu konuda da komplo teorileri üretiliyor. Ekonomilerin çöktüğü veya çökeceği, toparlanmanın uzun zaman alacağı tahminleri yapılıyor. Virüsün etkisi geçtikten sonra birçok soru cevap bulacak. Kesin olan, dünyada tarihin en büyük sarsıntılarından birini oluşturduğudur.

ŞÜKREDİYORUZ

Bütün bu ölçüler içinde kendi durumumuza baktığımız zaman, şükrediyor ve Türk milletinin mensubu olmaktan, bu ülkede yaşamaktan onur duyuyoruz. Ne sömüren taraftayız, ne haksızlığa izin veriyoruz. Ne zulme rıza gösteriyoruz, ne hakkımıza, hukukumuza, varlığımıza göz dikilmesine sessiz kalıyoruz. Ne karamsar olduk, ne de şımarıklık gösterdik. Türk milleti tarih boyunca dünyaya hasletleriyle, asaletiyle, bereketiyle, insanlığa katkılarıyla örnek olmuştur. Üzerinde yapılan bütün hesapları bozmuş, bütün oyunları yerle bir etmiştir. Yine öyle oluyor. Bugün dünyanın neresinde zulme uğramış, haksızlık yaşamış bir ülke, bir millet, hatta bir insan varsa ümidi Türkiye’dir. Niyetimiz de, gayretimiz de, hedefimiz de insanlığın huzuruna yöneliktir ve karşılık bulmaktadır.

FARK OLUŞTURDUK

Koronavirüs konusunda da hükümetimizin gayreti, Allah’ın yardımıyla yine dünyaya örnek olduk. Tedbirlerimizle, hazırlıklarımızla, duruşumuzla, çabamızla fark oluşturduk. Bu gayretimizin, bu iyi niyetimizin sonucunu da şu ana kadar aldık. Etrafımız virüstün kırılırken, en sakin, en az etkilenen, en dikkatli ve en hazırlıklı ülkeyiz. Dünya ne yapar, işin sonu nereye varır, bilinmez ama, biz ülke olarak, bunu da en hafif şekliyle atlatacak ve yolumuza devam edeceğiz. Dileğiniz budur, beklentimiz budur, dualarımız bunun içindir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ