Çevreciyim diye slogan atandan korkacaksın

Çevreciyim diye slogan atandan korkacaksın
  • Siyaset
  • 27 Ağustos 2019 13:16
  • 869

Çevreciyim diye slogan atandan korkacaksın

(Hasan ÖZTÜRK)

Çevreci”ler. O kadar ki ne bir tek ağacın kesilmesine gönülleri razı ne bir plastik poşetin heba olmasını istiyorlar. O kadar çevreciler ki nerede bir çevre katliamı var orada toplanıyorlar. Fotoğraf veriyorlar. Slogan atıyorlar. Yol kesip eylem koyuyorlar.

Çevreciler. O kadar çevreciler ki ne bir dal ağaç kesilsin istiyorlar ne bir dal sigara izmariti yere atılsın. Tebrik edilecek, özenilecek, takdir edilecek haslet. Ne güzel!

Keşke böyle olsa. Keşke çevrecilikle övünenler, çevreyi, doğayı, ağacı, denizi, sahili, dağı, ormanı, toprağı, taşı korumak için özenli, dikkatli olsa. İhtimam gösterse. Bütün ideolojik saplantılardan kurtulmuş sadece doğayı korumak için eylem koysa, slogan atsa direnç gösterse.

Ne gezer..!

DENİZE VİDANJÖR BOŞALTAN ÇEVRECİLER!

Ege’nin güzel bir beldesinde bir pazar günü sahilde yürüyorum. Kumsal çoluk çocuk dolu. Aileler, gençler, analar babalar hatta dedeler nineler bile var.

Denizdekiler panikle sahile yüzüyor. “Ne oldu” diye bağırışıyor kıyıdakiler. “Ne oldu?”

Denizdekiler apar topar kendilerini sahile atarken, “Vidanjör boşaltmışlar” diye bağırışıyorlar. Denizin sahile yakın kesiminde birden lağım kokusu yayılıyor, etrafa pislik doluyor. Görüyorum. Yürüyorum.

Aynı anlarda sahilde bira ile birlikte sigara içen bir erkek, izmariti eliyle en uzak mesafeye atmaya çalışıyor. O anlarda, “Denizi de pislettiler” diye mırıldandığına şahit oluyorum. İzmarit az ötede kumların üstünde hala yanıyor.

Akşam olunca bir çay bahçesine atıyorum kendimi. Atadan yadigar çınar ağacının altında oturmuş insanlar. Okey masası kurmuş orta yaşını çoktan geçmiş kadınlar. Aralarından geçiyorum. Yüksek sesle “Kazdağı’nda ağaçları kesmişler. Hırsız bunlar” diyor biri. Bir diğeri, sigarasından bir nefes daha çekiyor. Önünde masanın üzerinde duran kültabağını görmezden gelip yere atıyor. İzmariti yere atarken öfkesi taşmış, “Kazdağlarının dünyanın bilmem kaçıncı oksijen deposu olduğunu” anlatıyor. Suratları birbirlerine ne çok benziyor!

Çay bahçesinin toprak zemininde bir kaç pet şişe duruyor, sefillik.

Az sonra çay bahçesine bir kaç erkek giriyor. Ellerinde tek tip gazete, kafalarında şapka. Biraz kavrulmuşlar biraz öfkeliler. “Eylem koymuşlar” kesilen ağaçlar için. Öfkeleri henüz tükenmemiş. Yüzleri birbirine ne çok benziyor!

Umurlarında değil, “Sıfır atık” projesi ile çevre duyarlılığını Türkiye gündemine getiren Sayın Emine Erdoğan’ın çabası… Umurlarında değil PKK terör örgütünün yaktığı binlerce hektar ormanlık alan!

Ne bilsinler, altında okey oynayıp sabah akşam hükümete ver yansın ettikleri o çınar ağaçlarını kim nasıl “koruma altına” aldırdı?

Ne bilsinler? Oysa çok iyi biliyorlar. Ne ki işlerine gelmiyor.

Çünkü!

Çünkü, hepsinin foseptik çukurları olan yüzbinlerce liralık villaları var. Hem de Kazdağları eteklerinde.

Çevreciler..! Bir tek kağaç kesilsin istemiyorlar sözüm ona, bir damla deniz kirlenmesin, bir sigara izmariti yere düşmasin istiyorlar sözüm ona. Riyakarlar. İki yüzlüler mağalesef.

Öfkeleri ağaçlar kesildiği için değil, kendilerince “kurtarılmış” alanlara halkın her kesiminden insanın gelebiliyor olmasından.

Çünkü kestikleri 300 yıllık zeytin ağaçlarının yerlerine milyon liralık villaları dikerken, etrafta başkaları olmasın istiyorlar.

Kanalizasyonu olmadığı için foseptik açanlar onlar. Foseptikleri yılda bir kaç kez vidanjörlere doldurup denize dökenler onlar.

Denizdeki pisliğe isyan ederken elindeki sigara izmaritini yere atanlar onlar.

“Çevre eylemi”nden dönüp elindeki pet şişeyi yere atanlar onlar.

Ömürlerinde tek bir ağaç dikmedikleri gibi, dikilen ağaca su bile vermeyen onlar.

Ama ne hikmetse çevreci olanlar yine onlar!

BABAM KENDİSİNE ÇEVRECİ DEMEZDİ AMA BİNLERCE AĞAÇ DİKTİ

Benim rahmetli babam, emekli bir öğretmendi. Emekli olduğu yıl ikramiyesinin epeyce bir kısmını bizim köyde zor yetişen “çam” fidanlarına vermişti. Suyu olmayan taşlı bir tarlamız vardı köyün tam karşısında. Oraya 400 metre ilerideki başka bir tarlamızdan çıkardığı bir serçe parmağı kalınlığındaki suyu kazma kürekle tek başına “Çamlığa” getirmişti.

Çam fidanlarının boyları en fazla 30 cm’di. Onları tek tek dikip suladığında şöye seslendiğine şahit olmuştum. “Siz şimdi küçücüksünüz. Gün gelecek büyüyeceksiniz kozalaklarınız olacak, üstünüze kuşlar konacak.”

Yıllar sonra babam o çam fidanlarının büyüdüğünü gördü. Altlarına yatıp onlarla yine şöyle konuştuğuna şahit olmuştum. “Ben size demedim mi kozalaklarınız olacak, kuşlar dallarınıza konacak diye. Bakın işte kocaman oldunuz.”

Babam vefat edeli 7 yıl oldu. Diktiği çamlar 30 yıllık oldu. O çamların altında civar köylerden de gelen insanlar piknik yapıp serinliyor.

Ne hikmetse ne babam ne de ona özenen bizler “çevreci” olmuyoruz da dünyada bir dikili ağacı olmayan ve çevreyi başta sigara izmariti ile kirletenler çevreci oluyor.

Çevreciliğini ideolojisini yapanların riyakralığını yüzlerine vurduğunuzda da size sadece, öfke kusuyorlar!

Yeşil bir doğal, temiz bir hava, içilebilir suyu haketmiyorsunuz… Ne yazık ki tabiatın üstüne çökmüşsünüz!

İnsan biraz utanır be arkadaş.

Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ