BİGADİÇ’Lİ MEHMET ÇAVUŞ

Sıtkı Şeremetli

BİGADİÇ’Lİ MEHMET ÇAVUŞ
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
İsmail oğlu Mehmet Çavuş Balıkesir’in kazası Bigadiç’in İskele bucağının Budaklar sülalesindendir.
Oğlu olduğunda adet üzerine ona babasının adını vermiştir.
Balkan Savaşı çıkınca askere alınmış, terhis olmadan Çanakkale’ye gönderilmiştir. Oğlu İsmail’de boylu poslu olduğundan askere alınmış, o da Çanakkale’ye gönderilmiştir.
Bir hücum günü sırası gelen tabur toplanma yerinden ayrılmakta, birincisi hat siperlerine doğru gitmektedir.
Mehmet Çavuş alay sancaktarı olduğundan en öndedir. Balıkesirlilerin olduğu Alay geçerken sorar : “ İçinizde Bigadiçli İsmail var mı?”
Oğlu babasının sesini tanır. Bağırır :
“ Baba … Ben burdayım ….!”
Birden şaşırır. Kaç yıldır görmediği oğlu İsmail burdadır. Ama alayın beklemeye zamanı yoktur. Yürüyüş başlamıştır.
“İsmail’im … Siperde kal … Ben gelir seni bulurum…”
Yürür giderler …
Birinci Hatta gelir gelmez savaşa tutuşurlar. O gün Mehmet Çavuş başka türlü duygularla savaşır.
Siperlere dönüldüğünde oğlu ile beraber gelen hemşehrilerinden birisi :
“ Mehmet Dayı oğlun İsmail seni çağırıyor “ der.
Mehmet Çavuş hemen İsmail’i bulmaya gider. Bakar İsmail’i yerde yatmaktadır. Alnından yediği bir kurşunla şehit olmuştur.
Diz çöker şehidinin önüne, alır oğlunun başını dizine…
Yavrusu büyümüşte bir de asker mi olmuştur be…
Ne kadar da büyümüş görmeyeli…
Mendilini çıkarır siler oğlunun yüzündeki kanları…
Breh… Breh… Breh … Amma da delikanlı olmuştur yavrusu… Bıyıkları da yeni çıkıyor galiba…
Ne de büyümüş, güzel bir delikanlı olmuş kaplan yavrusu…
Öper, Öper, Öper yüzünü, çocukluğundan beri koklayamadığı başını tekrar tekrar koklar…
Sarılır oğluna… Sever… Öper… Konuşur yavrusuyla…
Neden sonra artık sargı mahalline götürmesi gerektiğinin farkına varır… Alır kucağına, taşır oğlunu tepelerin ardındaki sargı mahalline…
Yatırır bir yere gözyaşlarını akıta, akıta geri döner…
Akşama doğru bir kere daha görmek ister İsmail’ini ….
Sargı mahalline gider … Bir de bakar ki her yer sıra dağlar gibi yatan binlerce İsmail’le dolu…
Hepsi birbirine benzemekte.
Hiç olmazsa gömülmelerine yardım edeyim…
İsmail’lerini tek tek kucaklar, taşır açılan toplu mezara götürür yatırır..
İsmail’leri artık vatan toprağının kucağındadır.
Bunları anlattıktan sonra Mehmet Çavuş, sol kolunu havaya kaldırdı. Dirseğinden kopuktu.
Salladı. “Oğul.. Oğul.. Ben bu kolu, sizler bu gün bu topraklarda kimseye hesap vermeden, kimseden çekinip korkmadan, yaşayasınız diye, bu Vatan için Kafkas Cephesi’nde bıraktım…” dedi.
Biz o Mehmet Çavuşların kıymetini hiç bilemedik.
(Aydın AYHAN Hoca’dan alıntıdır)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ