BALIKESİRLİ MEHMET OĞLU HAKKI

BALIKESİRLİ MEHMET OĞLU HAKKI
BALIKESİRLİ MEHMET OĞLU HAKKI
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
Mehmet oğlu Hakkı evli ve iki çocukludur. Çanakkale savaşları sırasında herkes cepheye gitmeye başlayınca annesi Hakkı’ya:
“ Oğlum, karın genç, iki de çocuğun var. Ben bunlara nasıl bakayım? Evde kal Çanakkale’ye gitme..
Hakkı: “Ana, olur mu? Nasıl gitmeyeyim.?”
Anası altınlarını ziynetlerini çıkarır, önüne yığar:
“ Git bedel öde.. Askerlikten kurtul..”
Hakkı alır altınları, bozdurur. Bedel öder. Artık gitmeyecektir.
Fakat her gün köylerden gelenlerle beraber yüzlerce genç İstasyon caddesinden(bugün Milli Kuvvetler Caddesi) geçerek İstasyonda kendilerini bekleyen trene binerek Bandırmaya, oradan da vapurla Gelibolu’ya giderlerdi.
İhtiyarlar, oradan sekiz buçuk ay hemen her gün bu caddeden istasyona insan aktığını söylerler.
Hakkı her gün gidenler içinde olan birkaç arkadaşını da oradan yolcu eder, uğurlardı..
Hepsi neşe içinde vedalaşıp türküler söyleyerek gittiğinde o istasyonda kala kalır, kahr olurdu.
Akşam kahveye gitse kimse yüzüne bakmazdı.
Çünkü akranları, arkadaşları hep gitmişti.
Kahrolur. Dayanamaz. En sonunda bir gün Askerlik şubesine gider, asker olmak istediğini söyler. Şube reisi; “Ödediğin bedeli geri veremeyiz” der.
Hakkı “Olsun.! Siz beni de askere alın.”der. Israrı kabul edilir. Asker elbisesini giyer ve vedalaşmak üzere evine gider. Annesi tezgâha oturmuş bez dokuyormuş.
Geçimleri bez üzerine imiş. Annesi, karısı dokur, o dükkanda satarmış.
Anası oğlunu asker elbiseleri içinde görünce şaşırmış:
-Oğlum bu ne?
-Ana, dayanamadım, ne yapayım dayanamadım.. Artık bende gidiyorum Çanakkale’ye. Seninle helalleşmeye geldim.
-Oğlum bütün sütüm sana helâl olsun. Gel seni bir öpeyim…
Anası oğluna sarılır ve iki kaşının arasından öper. Sonra kollarını açar dua etmeye başlar:
“Rabbim, oğlum çok istiyor,ona rütbelerin en yücesini, şehitliği nasip eyle..”
Hakkı anasının elini öper, vedalaşır, helallaşır, gider.
Birkaç ay sonra Hakkı anasının rüyasına girer. Rüyada; damatlıklarını giymiş, sevinç içindedir. Alnının ortası, anasının öptüğü yer işıl ışıl parlamaktadır.
Rüyada sevinç içinde anasına:
“Ana..Ana…Müjde..! Müjde.! Müjdemi isterim.” der ve kaybolur. Anası uyanır. “Gerçekten geldi”, der hep.
Bir süre sonra bir mektup gelir:
“Oğlunuz Hakkı Anafartalar’da alnından vurularak şehit olmuştur.
Hakkı anasının öptüğü yerden vurulmuştur.
Arada birkaç ay geçmiş, her taraf yaralı dolmuştur. Hava değişimim için gelenlerden komşu çocuklarından birisi eve gelir. Kapıyı çalar.
Tanıdıklarıdır. Mahallelerinin çocuğudur. İçeri alırlar.
-Teyze, oğlun şehit olurken omuz omuzaydık, yanımdaydı. Teyze, sen ona bir dua etmişsin.. Ne duası ettin? Neydi o dua.”
“Oğlum ne duası olacak, bütün anaların yaptığı duayı yaptım…”
“Hayır, hayır teyze, başka bir dua o… Şehit olmadan birkaç dakika önce Hakkı açtı ellerini başladı avazı çıktığı kadar bağırmaya.”
“Rabbim, anamın duası..
Unutma ha..!
Anamın duası.. Anamın duası ha…Unutma..Anamın duası…”
diye bağırıyordu. Ne duası ettin ona.?”
Anne göz yaşları dökerek ellerini açar bir başka duaya başlar:
“Ey garip anaların duasını kabul eden, Rabbim. Sen hiç unutur musun.. Şehidimin nazını hoş gör.”
(Aydın AYHAN’dan alınmıştır)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ