AYASOFYA VE BİLETTEN EZANA/Ramazan KARACA

AYASOFYA VE BİLETTEN EZANA/Ramazan KARACA

Ramazan KARACA

GÜNLERİN GETİRDİĞİ

AYASOFYA VE BİLETTEN EZANA

     Geçen yıl 24 Temmuz’da 87 yıl sonra Ayasofya Camii ibadete açılmıştı. İbadete açılmadan öncesiyle ilgili olarak bizleri de üzen anılarımız olmuştu. Bu 1 yıllık süre içinde insanlar istediği zaman gidip hem ziyaret hem de ibadet yapabiliyorlar. Bir yerde başlık atılmış, hoşuma gitti sizlerle de paylaşmak istedim: “Artık Ayasofya’ya biletle değil ezanla giriyoruz…”

Bu ezanla girmenin ne kadar anlamlı olduğuna bir anıyla değineceğim ama Ayasofya sürecini de çok kısa yazmak istiyorum…

Yıllardır tartışılıyordu ve zaman zaman gündeme geliyordu bu konu; Ayasofya “Cami mi olmalı müze olarak mı kalmalı?” Bu tartışmayla ilgili olarak o günlerde gazeteci/tarihçi Murat Bardakçı bir açıklamada bulunmuştu. Katıldığı bir programda Murat Bardakçı gerekçeleri ile birlikte Ayasofya’nın acil olarak müze olarak kullanılmaktan çıkarılıp cami olarak kullanılmaya başlanması gerektiğini anlatmıştı. Gerekçesini de, Ayasofya’nın İstanbul’un Fethini sembollemesi olarak açıklayan Bardakçı,“Kılıç hakkı diye bir şey vardır” demişti. Yani Cami olarak yeniden açılması çok sağlam bir gerekçeye dayanıyordu.

Biz de o programı izlemeden önce İstanbul’a kısa bir gezi düzenlemiştik. Sultanahmet Camii’ni ziyaret ettikten sonra bir de Ayasofya’yı gezelim istedik. Sıtkı Şeremetli Ağabey ile hemen karşıya geçtik ve içeri girmek istedik. Ancak saat 18.00’i geçtiği için ziyaretin kapandığı söylendi. Yani müze olarak gezildiği için o saatten itibaren kapalıydı. Gezemeden geri döndük. Allah’tan daha önce görmüştük. Bir de ilk defa o saatte gelen birisini düşünün…

İşte Murat Bardakçı’nın açıklamalarını okuyunca o anlar aklıma gelmişti. Cami olarak kullanımda olmuş olsa günün her saatinde, diğer yerler gibi gezilebilecek ve görülebilecek, hem de ibadet edilebilecek diye düşünmüştüm. Aynı programda sunucu “ 80 bin cami var, yetmiyor mu?” diye bir soru sorunca Bardakçı şu cevabı verdi: “Sayıyla, adetle sembolü karıştırmayın. İslamiyet’te kılıç hakkı diye bir şey vardır. Açın bakın okuyun. 80 bin caminin hangisi İstanbul’un Fethinin sembolü, göstersenize bana. İstanbul’un Fethini simgeleyen başka bir cami yoktur, cami dışında kullanılamaz ve cami olmalı…”

Ne kadar haklıydı Bardakçı, o günlerde müze olarak kullanılıyor ve ziyaretçiler tarafından geziliyordu. Yani sadece turistik amaçla kullanılıyordu. Örneğin Sultanahmet Camii çok önemli bir ibadet yeri. Aynı zamanda namaz vakitlerinin dışında turistler tarafından da geziliyor, görülüyordu. Yani Ayasofya da böyle olmalıydı. Hem ibadet yeri olarak kullanılır hem de yerli ve yabancı turistler tarafından gezilirdi. Böyle bir uygulama yapılabilirdi. Bu yıllardır yapılmamıştı…

Şimdi 24 Temmuz 2020’de açıldı. Tabii o zaman da sonrasında da Bardakçı’nın dediği gibi birilerine batmaktadır. Birilerinin ağrına gidiyor. Birileri hazmedemedikleri için açılmasını istemiyorlardı. Mesele burada düğümlenmektedir. Çok büyük infiale uğradılar. Manevi bir çöküntüye girdiler. Ama yüz yıllarca cami olarak kalmış Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması uluslararası bir mesele kimliği taşımaktadır. İslami duyarlılıkları kaşıyarak Ayasofya’yı yeniden ibadete açmak, ucuz bir politika olarak değerlendirilmişti. Ama ülkede yaşayanların ekseri çoğunluğu böyle düşünmüyor. Meseleye Murat Bardakçı’nın izah ettiği gibi bakanlar daha fazla kısacası…

Yukarıda anlattığım gibi saat geçtiği için biletle de olsa Ayasofya’ya girememiştik. Şimdi inşallah bir namaz vakti ezanla birlikte biletsiz olarak istediğimiz an gezeceğiz bu anlamlı mabedi…

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ