(Ahmet Şafak) Beka esastır !

Sıtkı Şeremetli

(Ahmet Şafak)
Beka esastır !
Bir iktisat filozofu olan Sabri Ülgener, sıradan iktisat teorileri yerine metodlu, hakiki iktisat bilimine ulaşmak ister. Denilebilir ki, ömrü bu çalışmanın heyecanı ile geçer. Weber’i keşfederek de amacına ulaşır.

Zihniyet dünyası ile iktisadi olayların arasındaki ilişkiyi fark etmesi için çok uzağa gitmez. Önce yakın çevresinin bakış açısına, sonra da milletinin tarihine dikkat kesilir.

Osmanlı’dan cumhuriyete geçen zihniyet dünyası hakaretle, göz ardı ederek, yok sayarak anlaşılamaz. Osmanlı, Türk zihniyeti bir bıçak gibi kesilerek cumhuriyete geçmiş değildir. Cumhuriyeti kuranlar, Osmanlı zihniyet dünyasının eseridir.

Bugünlerde Murat Bardakçı’nın kamuoyuna aktardığı Selçuklu hükümdarlarının aziz naaşlarına yapılan saygısızlığı, ellili yılların ortasında Hasan Ali Yücel’in bir makalesinde dile getirdiğini okumak şaşırtıcıdır. “Kültür Üzerine Düşünceler” isimli kitabında Konya’ya yaptığı seyahati anlatan ve Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat’ın türbesine ilgisiz kalan Demokrat Parti iktidarını eleştirmesi de trajiktir. Aynı kitapta Fatih’in türbesinden de bahseden ve bu büyük Türk hakanının hatırasını övgüyle yad etmesi ilginçtir.

Hasan Ali Yücel’in yıllar sonra bu gerçeği dile getirmesi belki de gözden düşmesiyle açıklanabilir.

Olsun.

Zihniyet, kollektif bilinçaltının eseridir: Siyasi gelişmeler göz ardı etse de, milletin şuuraltını tarih açığa çıkarmayı bilir.

Tarihi ve dolayısıyla siyaseti metodlu açıdan inceleyemeyenler günün rüzgarlarına kapılır ve hata üstüne hata yaparlar.

Açılım dönemindeki AK Parti gibi..

Şimdi de CHP gibi..

CHP, tarihi yok sayarak siyaset üretilebileceğini zannediyor. Böyle olunca kendisinin bile uzağına düşüyor. CHP, bırakın Atatürk’ün CHP’sini; İnönü CHP’sinin bile uzağındadır.

Gündelik telaşla siyaset yapmaktadır.

Devlet olgusunu şahsileştirerek, şahıslara odaklanarak geçmişin tecrübelerine sırtını dönmektedir.

CHP’nin tutarlı bir siyasi söylemi de kalmamıştır. Radikal siyasetleri temsil makamına çıkarırken ulusallık söylemini un ufak etmektedir. 1923-1938 yıllarını sadece laiklik-çağdaşlık söylemiyle dile getirirken, devletin bekası olgusunu umursamamaktadır.

Oysa devletin bekası her şeyin üstünde olmalıdır.

Çünkü devlet varsa millet var olacaktır.

Devlete, iktidarın ya da bir sınıfın bürokratik hali gözüyle bakılamaz.

Bir vakitler Jöntürkler de böyle bakardı: Abdülaziz gitsin her şey düzelir diyenler, Abdülhamit’in gelişiyle birlikte iddialarının öznesini değiştirdiler. Abdülhamit de gitti, sonra ne mi oldu? Bu sefer İttihatçılar gitsin her şey düzelir noktasına gelindi.

Hükümdarlar, erdemli cömert ve hoş görülüydü Hükümdarlar, erdemli cömert ve hoş görülüydü
Bütün özneler gitti, imparatorluk da kalmadı.

Enver Paşa, Alman denizaltısına binmeden önce, yakınlarına “Orduyu, ancak Mustafa Kemal toparlar” demek zorunda kaldı.

Mavi gözlü, yiğit adamın Samsun’a çıkışı, bir devlet ruhunun yıkıldığı yerden kalkmasından başka nedir?

Eldeki vatanı devlet ruhunu kavrayan, devleti binlerce yıllık bir ideoloji olarak gören milliyetçiler Kurtuluş Savaşı’yla koruyup kolladı.

Çünkü milliyetçilik devlet ideolojisidir.

Beka yokmuş, iktidar varmış.

Bırakın Allah aşkına, biraz tarih okuyun.

Tarih, bize hiçbir şeyin tesadüf olmadığını öğretir.

Bu öğretiyle hareket edenler, gelişen olaylara karşı tavır alır, milletlerini korur, kollarlar.

Olaylar, olgular ve zihniyetler arasında sıkı bir ilişki vardır.

Bu ilişkiyi metodlu düşünce ile ele alanlar yanlışa düşmezler.

Beka esastır!

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ